GÜZEL ÜLKEMİN DEĞERLERİ

GÜZEL ÜLKEMİN DEĞERLERİ
2

BEĞENDİM

ABONE OL

Bir yanda savaş, bir yanda yüzyılın en büyük salgını COVİD 19 yıkımı çok büyük olmuştu.

Ama en çok kaybı, acıyı liyakatsiz yöneticilerin iktidar olduğu ülkelerin halkları yanında sağlık emekçileri ve doktorlar vermişti.

Birçok insan gibi biz de bu yıkımdan payımızı almıştık.

Ben, genç yaşta erkek kardeşimi, ben yaşlarda kız kardeşimi kaybettim.

Eşim, kızımız gibi sevdiğimiz, dünyanın en temiz yürekli kız kardeşini, yanlış aşı nedeniyle kanısında olduğumuz annesini ve ağabeyini kaybetti.

İnsan acılara dayanabilen varlıklar olduğu için kaybettiklerimizin acısını diğer insanlar gibi yüreğimizin en önemli yerine yerleştirdik.

Hani büyük ozanın dediği gibi; ‘’acıyı bal eyledik’’

Yaşam tüm acılara kayıplara rağmen sürüyordu.

Yeğenimizin evliliği nedeniyle ailenin en büyükleri olan eşimle Antalya’ya geldik.

 

Antalya’ya her geldiğimizde bacanağım Behçet’le gittiğimiz Çınaraltı (Kapalı Yolda) Sarmaşık Aile Çay Bahçesinde çay içmeye gittik.

Üç yıldır oraya gitmemiştik.

Orada çalışan Batman’lı Ferhat ÇELİK eşime: ‘’Hoş geldiniz öğretmen Hanım!’’ diyerek selamladı.

Üç yıl önce gittiğimizde eşimi görünce ‘’Benim öğretmenime çok benziyorsunuz!’’ Demişti.

Her geldiğimizde bütün masaların dolu olduğu bir çay bahçesinde üç yıl sonra öğretmenini eşime benzetmesi nedeniyle eşime özel saygı duyması öğretmeninin iyi bir öğretmen olduğunun kanıtıydı.

Ferhat, içtenlikli gözlerine uyumlu gülen yüzüyle çok az insanda görülen bir içtenlikli biriydi.

Gerçekten Türkiye dünyada ender görülen her köken ve inançtan insanlarından oluşan Çiçek Bahçesi gibidir.

Arada bir art niyetli her kesimden bu birlik ve kardeşlikten hoşnut olmayan ırkçı, kötü niyetli insan sıfatında yaratıklar halkları birbirine düşman etmeye kalksalar da, çoğunluk barıştan kardeşlikten yanadır.

Bunun en yakın kanıtını son seçimlerde görmüştük.

Çanakkale’yi geçilmez yapan Türk-Kürt-Laz-Çerkez-Boşnak-Arap-Ermeni ve daha nice Mehmetçik kimliği ile bu insanlardır.

Afyon’da, Sakarya’da, Dumlupınar’da, Urfa’da işgalcilere kurşun atan, Maraş’ı kahraman yapan, İzmir’de işgalcileri denize döken bu gül bahçesi Türkiye’nin sahipleri değil midir?

Ankara’da Büyük Millet Meclisinde Osmanlı’nın köle kalmasını sağladığı Türk kökenli okur-yazar azlığı nedeniyle Ermeni yurttaşlar Meclis Kâtibi olarak kurtuluşun yazışmalarını yapmışlardı.

Çınarcık’ın yerli halkı Ermeni, Musevi, Rum ve Türklerden oluşmaktadır.

Çınarcık’ta denize birlikte girer, birlikte yer, çayımızı- kahvemizi içerdik.

Asıl ismini hatırlayamadığımız tanıdıkların Enişte dediği için biz de enişte derdik.

Bana Çarlık döneminde bazı Ermeni çetelerce yapılan kıyımlarda Türk komşularını evlerinde nasıl sakladıkları yanında, Tehcir döneminde de Türk komşularının Ermeni komşularını evlerinde sakladıklarını anlatırken, gözleri dolardı.

Bina komşumuz Musevi kökenli İsmail (İsrafil) ile kimsesiz kedi yavrularını birlikte beslerdik.

Biz hepimiz bu gül bahçesi Laik Cumhuriyetin gerçek sahipleriyiz.

İsmimiz, ayrı olsa da hangi inançta veya inançsızlıkta olursa olsun!

Bu ülkenin kurtuluşu için can veren bütün insanlar bu ülkenin sahibidir.

Ne ırkçılar, ne inancı çıkarı için kullananlar bizi bizden ayıramazlar!

YILDIZ AKALIN