Taner Tümerdirim

Taner Tümerdirim

21 Haziran 2025 Cumartesi

    ARİFLER VE ALİMLER…

    ARİFLER VE ALİMLER…
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ah Haydar Hocam ah… Senin Arifliğinden şüphe edenler, ön görülerini dinlemeyenler bugün büyük bir açmazla karşı karşıya kaldılar.  Hissetmek ariflere, ön görmek alimlere mahsustur demiştin.

    Bugüne kadar kalemimi kırmadım. Sözümü de esirgemedim. … Artık ömrünün son yıllarına merdiven dayamış, dünyevi beklentileri olmayan, her günü ağrı ve sızılar içinde geçen biri olarak ölümden başka merak edecek bir şeyim kalmadı.  Biliriz ki, takdir; sizi yaratıp bu dünyaya gönderen yaradanındır. Onun üstünde de başka bir güç tanımam…

    15 yıl önce Haydar hoca bu günleri görmüş, hatta cumhur ittifakı kurulmadan hepimizi ikaz etmişti. Nasıl bir ön görü ise bugünler malüm olmuş, ayni ile vaki anlatımlarda bulunmuştu. Hem Arif, hem Alim olmak herkese mahsus değildir.

    Vatanını, Bayrağını, Atatürk’ü seven ve Dinine saygı duyan, “Ne mutlu Türküm diyene” sözünü kendine rehber edinen insanlar bilsinler ki, bir terör örgütü kendini fesh etmez… En fazla yer altına iner, gizlenir… En fazla yıprananlar, yorulanlar o terör örgütü ile mücadele edenlerdir. Asla  mücadelede Pes etmezler, pek çok deneyim yaşamış oldukları için öyle yalanlara kolay, kolay inanmazlar.

    Bugün bir takım kısa saçlı aklı evveller, Türk halkının ordusu ile değil, Milli ruhu ile mücadele yolunu seçtiler.  Onu yok sayıyor, gücünü küçümseyen açıklamalarda bulunuyor, ipekböceği gibi kozayı delip çıkacakları ve kelebek olacakları, sanki bunca yıldır bu ülkeye ve insanlarına hiçbir kötülük yapmamış gibi baş role soyunuyorlar.

    Çok zor.

    50 bini aşkın şehidi bulunan, Ankarada sırça köşklerde otururken bu ülkenin gençlerini cepheye sürüp, şehit olduklarında süslü birer şehadet diploması verenler, en az 200 bine yakın şehit yakınına çocuklarının neden öldüklerini açıklayamaz ve  hesabını veremezler.  Eli kanlı katillerin elini sıkanlar, onlarla pazarlık masasına oturanlar ilk seçimlerde sadece koltuklarını kaybetmekle kalmayacaklar, halk içindeki itibarlarını da yitireceklerdir.

    Ülkemizde siyasetin okulu yoktur. 

    Siyasetçi olmak için tepeden inme atamalarla bakan olmak, yönetici olmak, sözcü olmak hiçbir şey ifade etmez…

    Siyaset talebe örgütlerinde, iş adamları derneklerinde, sendikalarda, sivil toplum örgütlerinde halka emek veren yönetimler ile, kısacası toplum sorunları ile uğraşan kurumlarda çalışmayı, inandığı partinin savunuculuğunu yapmak üzere yönetim organlarında aşama, aşama görev almayı gerektirir.  Bu kurum ve kuruluşlarda sadece siyaseti değil, insanları, ülkenin sıkıntılarını, zorlukları tanır; çözüm yollarının neler olduğunu öğrenirler.  

    Eğer bir makama milletin oyları ile değil, paraşütle geliyorsanız bu sıcak bir yaz günü çınar ağacının altında uyuyup rüyanızda kendinizi cennette sanmanızla eş değerdir. Oysa siyaset tam bir cadı kazanıdır. Ne uyutur, ne de uyursunuz…

    Biliyoruz ki, Önümüzdeki günler her yönden iyi ve kötü süprizler ile doludur. Hissetmek farklı, ön görmek farklı iki kavramdır. Hissetmek Ariflere, ön görmek Alimlere mahsustur. Bunu söylerken sadece halkın yokluk ve açlık sınırındaki halini gördüğümüz için dillendiriyorum.  

    Biran önce gücü elinde bulunduranların bu aymazlıktan kurtulup, yanlış kararlarını değiştirmeleri ve ülkenin varlığını sürdürecek, birliğini güçlendirecek, eski günleri aratmayacak “Milli” bir politikaya geri dönmeleri, parlamenter sistemi tesis edecek tedbirleri almaları kaçınılmazdır.

    Hoş bizim ülkemiz, zamanında Saddamı tahtından indiren “Kesnizani”lerin oyunlarına gelmeyecek kadar akıllı bir gençlik kitlesine sahiptir. Bu gençlerin ellerinde tuttukları akıllı telefonlarla neler yapabileceklerini, nerelere ulaşabileceklerini hiç kimse kolay, kolay akıl edemez.

    Bugün Milli birlik ve beraberliğe her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var…

    Tıpkı Ariflerin hislerine, Alimlerin ön görülerine dikkat etmeye ihtiyacımız olduğu gibi…

    Taner TÜMERDİRİM

    [email protected]