17 Haziran 2025 Salı
Berlin'de on binlerce kişi "Gazze için birlikte" yürüyüşüne katıldı
Hamburg’da Tiyatro 4 Çeyrek’ten Unutulmaz Gala: “Boşver Be Doktor” Ayakta Alkışlandı
FERDİ ZEYREK´İ YAŞATMAK!
HASAN ALİ YÜCEL, CAN YÜCEL VE GAZİ YAŞARGİL´İN YOL AYRIMI
BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRELİM!
İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINDA TÜRKİYE´NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
Türk Eğitim derneği konferanslar serisine devam ediyor. 2024-2025 çalışma yılının ilk konferansını Prof.Dr.Necmettin Alkan verdi. İkinci Konferansı Alevi dedesi Uğurcan Asku verdi.
Asku Goete Üniversitesinde İslâm Teolojisi okudu. Elan aynı üniversitede Mastır yapmaktadır. Master konusu: “Alevilerin yazılı kaynaklarında Alevilik.”
Dede Asku; “Alevilik din değildir, tarikattır.” Dedi ve konuşmasını şöyle sürdürdü; “Alevi bir ailenin çocuğu olmak demek Alevi olmak anlamına gelmez. Alevi olabilmek için ikrar vermek gerekir.” Dedi.
Dede Asku özetle şunları söyledi;
“Alevi-Bektaşi yolunda tarikata giren talip, Dört Kapı’da (Şeriat, Tarikat, Marifet ve Hakikat) ilerlemek ve kemale ermek için mürşidinin buyruklarına uyacağına özel bir törenle söz verir. Bu törene “ikrar erkânı”, verilen söze “ikrar vermek”, şeyhin ikrarı kabul etmesine de “ikrar almak” denir.
Anadolu Aleviliği yanlış bir tabirdir. Dinimizin adı Alevilik değil İslamdır. İslâm’da iki yol vardır: Ehl-i Sünnet ve Ehl-i Beyt yolu. Ehl-i Sünnet kendi arasında mezheplere ayrılır. Ehl-i beyt de öyledir. İsmaililer, Zeydiler, Nusayriler, 12 imamlar Şian’ın kollarıdır. Alevilik de 12 imamlar koluna bağlıdır. Hoca Ahmet Yesevi kolundan gelir. Başlangıçta Horasan Bölgesinde çoğalmışlardır. Oradan bütün Osmanlı topraklarına yayılmışlardır. Alevilikte Dört kapı 40 makam vardır. Şeriat, tarikat, marifet ve hakikat kapıları. Bu kapıdan geçenler insanı kâmil makamına ulaşırlar.
Cem Alevilerin ibadetidir. Peygamberimiz Muhammed(s) Miraç dönüşü kırklar meclisine uğramıştır. Orada semah dönen insanlarla karşılaşmıştır ve o da onlarla birlikte semah dönmüştür. Semah oradan gelir.
Cem ibadetiyle Allah‘ın, Muhammed’in ve Ali’nin nurları tavaf edilir. Cemi ibadetini Sünnilerin Kâbe’yi tavaf etmeleri gibi düşünmek lazımdır. Onlar nasıl taş bir binanın değil de o bina ile sembolize edilen nurun etrafında dönüyorlarsa, Alevilerde cem ibadetiyle aynı şeyi yapmaktadırlar.
Bir de Çerağ vardır: Çerağ Farsça bir sözcüktür. Türkçe karşılığı Güneş, ışık ve nur’dur. Alevi inancında çerağ veya delil (yol gösterici, rehber, kılavuz) çok önemli bir yere sahiptir. Bu iki kelime Alevi inanç dilinde ve ibadetinde içiçe geçmiştir. Zaten ikisi de biribirini tamamlamaktadır, birisi ışık (Alevi inancında Nur olarak söylenir) diğeri ise elindeki bu ışıkla yolun rehberidir. Alevilere göre nur yaratılışın evvelidir, Alem-i ummanda yeşil bir kandil vardır, bu kandilin içindeki nur Muhammet-Ali nurudur, Kainatın, bu nur’un hürmetine yaratıldığına inanılır. Nur, alevi inancında ve ritüellerinde çok önemli bir yere sahiptir. Yaratılışın temelini ve varlık aleminde zuhur etmiş cümle varlıkların özünü oluşturur. Hemen bütün erkânlarımızda temsili olarak canlandırılır. Her Alevi Perşembe akşamları mutlaka evinde ‘‘Teberrik‘‘ lerin bulunduğu bir köşesinde, ziyaret yerlerinde, türbelerde, Yaratan’ın Nur’u aşkına bir mum yakar… Cem erkanında ise kendine has kurallarla çerağlar uyarılır…
Cem evinde ibadetin yapılacağı günün akşamı, (ibadet başlarken yakılan çerağlardan başka) önceden ilahi nuru temsilen bir çerağ uyandırılır. Cem bittikten sonra görevli kişi, çerağı ‘sırlar’ ve cemevinin kapısını kilitler, ertesi güne kadar sır, içinde kalır, kimseler cemevine giremez…
“Bektaşi inancına göre çerağ şu ayete dayandırılır “Biz seni Allah yoluna ışık saçıcı bir Güneş olarak gönderdik.” (Ahzab Suresi-46)
Cemevinde … ’’Eşiğin tam karşısında üç basamaklı ve oniki çırağı taşıyan bir çıraklık bulunurki buna “Taht-ı Muhammedi’’ de denir….
Bu oniki çırağın arasında veya önünde bir büyük çirağ daha vardır ki bunun başı Bektaşi tacı biçimindedir ve altında dört bölüm olup dört kapıya simgedir. Yukarısıda oniki imama simge olarak oniki dilimlidir. Bu oniki dilimin tam ortasında bir düğme bulunurki , bu düğme gerçeğe (Hakikat) simge olup Muhammed ile Ali’nin birliğini gösterir….Öbür çerağlarda bundan uyandırılır… Avrupa da yapılan Cemlerde Aleviler genellikle yaratılışı temsil olarak üç çerağ uyandırırlar bunlardan ilki yaratıcının aşkına, ikincisi Nübüvvet’in (Peygamber Muhammet Mustafa ) aşkına, üçüncüsü ise velayet’in (İmam Ali ) aşkınadır. İmam-ı Cafer buyruğu kaynak olarak okunmalıdır. Başkaca kaynaklar da vardır.
Aleviliği temel ahlaki kuralı ’’ Eline, Diline, Beline ‘’ sahip olmaktır. Hakikat Ceminde, cinsiyet yoktur, can vardır. Eşik’ten içeriye adımını atan MUHAMMED-ALİ divanındadır, bu divanda Hak’tan gayrisine yer yoktur.. Alevi düşmanları, kendilerinin icat ettikleri saltanat dinini sorgulayan, hurafelere biat etmeyen, korkuyu değil, sevgiyi ön plana alan Alevilere asırlar boyu birçok iftiralarda bulundular, bunlardan biri de Cem erkânının bitiminde sırlanan çerağa ilişkin olarak dile getirdikleri ’’Mum söndü’’ iftirasıdır. Bu iftira, Şeriatçı yobaz düşüncenin kendileri gibi düşünmeyenler hakkında uydurdukları yüzlerce iftiradan sadece biridir, bu iftiralar neden olarak kabul edilip tarihsel süreç içinde toplumsal olarak Alevilere katliam fermanları çıkarılmış ve yüzbinlerce Alevi katedilmiştir. Bu zihniyetin mirasçılarının en entel geçinenleri bile, bugün ülkede egemen hale getirilmek istenen şeriat düzeninin ve sarayın teşviki ile bilinç altına yerleştirdikleri bu iftiralarını dışa vurmaktan çekinmemektedirler.. Karanlık ne kadar koyu olursa olsun, Aleviler onu ellerindeki çerağlarla dipsiz kuyuların içerisinde hapsedeceklerdir…Aleviler, Tarihsel süreç içinde ve günümüzde yanlız Ehli-beyt düşmanlarının yaptıkları karalama ve iftiraya maruz kalmamış, içeriden de bazı misyonerlerin bölme, parçalama, itibarsızlaştırma faaliyetleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Bunlardan, Aleviliği egemen Emevi-Abbasi saltanat Din’i veya diğer mezhepler içerisinde eritip yok etmeye çalışanların yanısıra, Kadim Alevi inancının olmazsa olmazlarının içini boşaltarak, inancı temelsiz, savunmasız, harabeye dönmüş boş bir kaleye çevirmek isteyen ve kendilerine Aleviyim diyenleri de unutmamak lazım.”
Sorulara verilen cevaplardan sonra hatıra fotoğrafı çekildi ve konferans son buldu.
Rüştü KAM