Okan Bent Önok

Okan Bent Önok

22 Haziran 2025 Pazar

    ALEVİLİK HEPİNİZDEN BÜYÜKTÜR!!!

    ALEVİLİK HEPİNİZDEN BÜYÜKTÜR!!!
    2

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Alevilik bu toprakların vicdanıdır. Hakk’a, halka, adalete, emeğe dayalı bir yaşam felsefesi olan Alevilik; Anadolu’yu Anadolu yapan, Mezopotamya’yı yoğuran en kadim kültürel ve inançsal değerlerden biridir. Ama bugün bu değer, siyasi iktidarların kirli oyunlarına, mezhepçi ayrımcılığa, seçim dönemi popülizmine ve ideolojik araçsallaştırmalara kurban edilmek isteniyor. Buna izin veremeyiz. Çünkü Alevilik, bu ülkenin ruhudur. Alevilik, hiçbir siyasetçinin kirli hesaplarına sığmaz.

    Son günlerde Alevilik yeniden tartışma konusu yapılıyor. Ancak bu tartışma, yapıcı bir yüzleşme değil; ayrıştırıcı, küçümseyici, dışlayıcı bir dilin yeniden diriltilmesidir. Devlet Bahçeli’nin Aleviliğe dolaylı göndermelerle yüklendiği açıklamalar, AKP sözcülerinin hâlâ “Cemevleri ibadethane değildir” inadını sürdürmeleri, bazı bakanların Alevilikle ilgili küçümseyici sözleri ve Diyanet’in her geçen gün daha da sertleşen dışlayıcı tutumu, Alevi yurttaşlarda haklı bir öfke ve kırgınlık yaratmıştır.

    Üstelik bu dışlama sadece iktidar blokundan gelmiyor. Sözde muhalif kimi çevreler de Aleviliği ya “gizlenmesi gereken” bir kimlik gibi görüyor ya da seçim dönemlerinde “kullanılabilir bir oy havuzu” olarak istismar ediyor. Örneğin, CHP içinde bazı Alevi adayların “toplumda tepki yaratır” denilerek geri plana itilmesi, DEM Parti’nin Aleviliği etnik kimlik siyasetiyle iç içe sunmaya çalışması, sol-sosyalist çevrelerin Aleviliği sadece laiklik üzerinden okumaları bu istismarın farklı yüzleridir.

    Ama Alevilik ne bir etnik kimliktir, ne bir ideolojik aparat. Alevilik, kendi başına bir inançtır, bir kültürdür, bir yaşama biçimidir. Pir Sultan Abdal’ın direnişiyle, Hacı Bektaş Veli’nin hoşgörüsüyle, Seyit Rıza’nın vakarıyla yoğrulmuş onurlu bir duruştur. Alevilik; sadece Cemevi’nden, semahından ibaret değildir. O, aynı zamanda bir vicdan ahlakıdır. Alevilik, “eline, beline, diline sahip ol” diyerek insanı, toplumu ve yaşamı kutsayan kadim bir öğretidir.

    Bugün bu öğretiye saldıranlar, sadece Aleviliğe değil; bu coğrafyanın hafızasına, vicdanına, ortak yaşam kültürüne saldırıyor. Cemevlerini ibadethane olarak tanımayan bir devletin laikliğinden; Aleviliği hâlâ “sapkınlık” olarak gören bazı tarikatların barındırıldığı bir sistemden, kimsenin “eşit yurttaşlık” adına söz etme hakkı yoktur.

    Devletin görevi, yurttaşlarını inançlarına göre sınıflandırmak değil; her bir inancı eşit biçimde tanımak ve korumaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti devleti bu görevi yüz yıldır yerine getirmemekte direniyor. Alevilik resmî olarak tanınmıyor, Cemevleri hâlâ ibadethane statüsünde değil, Alevi inanç önderleri devlet memuru sayılmıyor, Alevi çocuklar Sünni müfredatla zorla eğitiliyor, Alevi köylerine cami yapılıyor, ama Cemevi yapılmıyor. Bu sadece bir inanç sorunu değil, aynı zamanda bir insan hakkı ihlalidir.

    Tüm bunların ötesinde bir başka tehlikeli oyun da sahnede: Aleviliği kutuplaştırmanın aracı yapmak. Toplumu mezhep ekseninde bölmek. Bunu yapmaya çalışanlar şunu bilsin: Aleviler, sadece Alevi değildir. Aleviler bu ülkenin emekçisidir, sanatçısıdır, köylüsüdür, akademisyenidir, işçisidir. Alevilik bu halkın vicdanında yer edinmiş bir yaşam biçimidir. Sadece inananlarının değil, insanım diyen herkesin sahiplenmesi gereken bir ahlaki değerdir.

    Son günlerde barış üzerine yapılan söylemlerin de içi boşaltılıyor. Barış, üç partinin masa başında kendi seçmenini konsolide etmek için vardığı geçici mutabakat değildir. Gerçek barış; bu halkların, inançların, kültürlerin, dillerin eşit yaşadığı bir toplumsal sözleşmeyle mümkündür. Toplumsal barış, Aleviler tanınmadan kurulamaz. Barış, cemevlerini görmezden gelen bir anlayışla sağlanamaz. Barış, Alevi kimliğini siyasi şovlara malzeme edenlerin ağzında değil, halkın vicdanında yeşerir.

    Buradan açıkça söylüyoruz: Alevilik siyasetin mezhepçi diline alet edilemez. Alevilik, sağın da solun da istismar edeceği bir kimlik değildir. Alevilik, bu halkın ta kendisidir. Bu toprakların sesi, sözü, sazıdır. Alevilik, bu ülkenin yarınıdır. Alevilikle uğraşanlar, aslında bu ülkenin geleceğiyle uğraşıyor.

    Ve bizler bu oyunu görüyoruz. Aleviliği hedef alarak toplumda yeni fay hatları yaratmak isteyenleri, Alevileri yaftalayarak kitlelerini konsolide etmeye çalışanları, Aleviliği sadece “siyasi vitrin” olarak kullananları reddediyoruz. Çünkü biz biliyoruz: Alevilik bu halkın vicdanında yer etmiş en köklü öğretidir. Ve bu vicdanı istismar eden herkes, eninde sonunda halkın adaletine çarpar.

    Artık yeter! Aleviliği seçim kozu olmaktan çıkarın. Aleviliği ayrıştırmayın. Alevilere saygı gösterin. Cemevlerini ibadethane olarak tanıyın. Alevi öğretisini yozlaştırmaya, araçsallaştırmaya, ideolojik kalıplara sıkıştırmaya çalışmayın. Alevilik hepinizden büyüktür. Çünkü Alevilik; bu toprakların sesi, halkların nefesi, vicdanın özüdür.