Okan Bent Önok

Okan Bent Önok

22 Haziran 2025 Pazar

    YAKINDA KASET SAVAŞLARI!

    YAKINDA KASET SAVAŞLARI!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Son günlerde Ankara’nın siyasi kulislerinde buram buram Kıbrıs’tan gelen bir “kaset kokusu” dolaşıyor. Bu koku ne parfüm, ne de dedikodu; doğrudan siyasetin arka odalarında pişen, vakti geldiğinde ortaya sürülmek üzere bekletilen kirli dosyaların habercisi. İddialara göre bu kasetler, sadece kişisel skandalları değil, büyük paraların döndüğü yasa dışı ağları, kamu kaynaklarının nasıl paylaştırıldığını ve devletin bazı mekanizmalarının nasıl partizanca kullanıldığını gözler önüne serecek nitelikte. Merkezde ise AKP bürokrasisi, bazı üst düzey siyasetçiler ve dolaylı olarak Cumhur İttifakı yer alıyor.

    Devlet Bahçeli için bu tablo her zamanki “devlet için susma” refleksiyle sineye çekilecek cinsten değil. MHP’nin yıllardır savunduğu ahlak, hukuk ve devlet disiplini vurgusu, bu kokular eşliğinde boğuluyor. Üstelik parti içinde de bu skandalların gölgesinde “biz niye hâlâ bu gemideyiz?” sorusu daha yüksek sesle sorulmaya başladı. Bahçeli’nin AKP’ye verdiği desteğin sınırına geldiği aşikâr. Zira hem parti tabanı, hem de ülkücü kamuoyu, bu yolsuzluk iddialarının ve “kasetli karanlık siyaset”in bir parçası olmaktan rahatsız. Bahçeli’nin sabrını taşıran ise sadece skandallar değil, aynı zamanda AKP’nin yıllardır sürdürdüğü nobran, buyurgan ve MHP’yi gölgede bırakan siyaset tarzı.

    Bu ortamda dikkat çeken bir başka gelişme ise, Bahçeli’nin son dönemde CHP’ye karşı daha yumuşak ve mesafeli bir dil kullanmaya başlaması. Özellikle Özgür Özel’e yönelik sert eleştirilerin dozunun düşmesi, hatta bazı çıkışlarının CHP’nin tezlerine dolaylı yakınlık içermesi, “Bahçeli CHP’ye yeşil ışık mı yakıyor?” sorusunu gündeme getirdi. Elbette Bahçeli bir anda “Kılıçdaroğlu’na destek” türü radikal manevralar yapmaz, ama siyasette kapalı kapılar ardında verilen sinyaller her zaman yüksek sesle söylenen sözlerden daha belirleyici olur. CHP’nin devlet kurumlarına dönüş, anayasal denge, yolsuzlukla mücadele gibi başlıklar altındaki söylemleri, Bahçeli’nin ideolojik çizgisine AKP’den daha yakın hale geliyor olabilir.

    Tüm bu gelişmelerin ortasında, bir başka dikkat çekici konu ise barış sürecinin bir anda gündemden buharlaşması. Daha kısa bir süre önce ısıtılıp yeniden masaya sürülmeye çalışılan bu konu, kaset kokularının siyaseti esir almasıyla birlikte sessizce rafa kaldırıldı. Kimileri bu suskunluğu “gündem karartma” olarak yorumlarken, kimileri de “iktidar içindeki kırılganlığın işareti” olarak okuyor. Barış süreci gibi devasa bir gündemin bile bir anda unutulabilmesi, Türkiye siyasetinin geldiği çalkantılı durumu net bir şekilde gösteriyor.

    Cumhur İttifakı’nın temelleri ise artık iyice zayıflamış durumda. AKP ile MHP arasındaki farklar sadece politik tercihlere değil, artık temel anlayışlara da yansıyor. Ekonomi, göç, güvenlik, hukuk, liyakat gibi konularda AKP’nin attığı adımlar, MHP’nin kamuoyuna anlattığı “devletin bekası ve adalet” söylemiyle açık şekilde çelişiyor. Skandallar ve kaset söylentileri işin tuzu biberi. MHP’nin bu tabloya daha ne kadar tahammül edebileceği ciddi bir soru işareti.

    Devlet Bahçeli’nin siyasi geçmişine baktığımızda, gerektiğinde yön değiştirme konusundaki ustalığı herkesin malumu. 180 derece dönüş onun için sadece siyasi değil, stratejik bir tercihtir. Bugün Cumhur İttifakı’na omuz veriyor gibi görünse de, yarın “misyon tamamlanmıştır” diyerek yeni bir yön belirlemesi kimse için sürpriz olmaz. Hele ki CHP’ye zemin yokluyor, kasetler havada uçuşuyor, barış süreci tekrar rafa kaldırılmışsa, tüm taşlar yeniden dizilmeye hazır demektir.

    Cumhur İttifakı artık sadece bir ittifak değil, aynı zamanda bir yük haline gelmiş durumda. Kasetlerin kokusu ağır, barış sürecinin yokluğu dikkat çekici, Bahçeli’nin CHP’ye verdiği yumuşak sinyaller ise stratejik bir pozisyon değişikliğinin ayak sesleri olabilir. Bahçeli’nin siyaseti sürprizlerle doludur; ama bu kez ipleri gerçekten koparmaya hazırlanıyor olabilir. Ve eğer öyleyse, bu siyasi satrançta taşlar çok yakında yeniden dizilecek demektir.