Okan Bent Önok

Okan Bent Önok

22 Haziran 2025 Pazar

    TÜRKİYE KOMEDİSİ!!!

    TÜRKİYE KOMEDİSİ!!!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Bir milletin sarayla avutulup simitle sınandığı yılların özeti

    AK Saray yapılmasaydı ne olurdu? Devletin itibarı mı kalırdı! Koskoca bir ülkeyi 1.150 odasız nasıl yönetecektik? Misafir mi ağırlanırdı, vizyon mu çizilirdi, çay mı içilirdi öyle mütevazı bir binada? Düşünün: Japonya imparatoru hâlâ 100 yıllık sarayında yaşıyor. Yazık. Biraz karizma, biraz şaşa, biraz da “burası muz cumhuriyeti değil” mesajı vereceksin kardeşim. Ekmek yoksa itibar yesin halk!

    İstanbul yeni havalimanı yapılmasaydı? Yahu millet Frankfurt’tan uçağa biniyor, biz hâlâ Atatürk Havalimanı mı kullanacaktık? Gerçi eskisi şehre yakın, kolay ulaşılır, işleyen bir sistemdi. Ama biz ne yaptık? “Mühim olan çalışması değil, büyük görünmesi” dedik. Pistleri kuş göç yollarına, kuleyi de ego yüksekliğine göre inşa ettik. Mis gibi oldu. Biri inip biri kalkamıyor, ama hava büyük!

    Şehir hastaneleri yapılmasaydı? Çok büyük kayıp olurdu. Hastalanırsan anca bir futbol sahası büyüklüğünde hastaneye düşersin, bulabilirsen tabii. Ama dert etme, devlet senin hasta olmanı zaten garantilemiş. Hasta garantili hastane… İşte inovasyon! Hasta yoksa ödeme de yoktu, olur mu öyle şey? Yatırımcı üzülmesin, vatandaş zaten perişan.

    Sahi, zarar eden projelerin hiçbiri yapılmasaydı? Düşünün: O köprüden geçmeden para ödemeyecektiniz, tünelden geçmeyene ceza kesilmeyecekti. Otoyol kullanmasanız da müteahhitin villası tamamlanmayacaktı. Olur mu canım! Bu nasıl bir vatandaşlık bilinci? Geçmediğin köprüyü ödemek, çağdaş fedakârlığın yeni tanımıdır. Hem senin cebin boşalsa da müteahhitin içi rahat.

    S-400’ler alınmasaydı? NATO bizi ciddiye almazdı! Onlar demedi mi zaten: “Almayın.” Biz ne yaptık? Aldık! Ne yaptılar? F-35 programından kovdular, ambargo koydular. Eee, olsun. Hem yerli, hem millî, hem Rus! Ne diyorduk, bağımsız savunma sanayi. Bu arada S-400’ler hâlâ depoda yatıyor ama hava savunmamız çok güçlü. Çünkü psikolojik savunma içindeyiz, moral yüksek!

    Suriyeliler ve Afganlar alınmasaydı? Camiye cemaat, inşaata işçi, esnafa ucuz eleman nereden bulunurdu? Yahu “ensar” olmak kolay mı? Avrupa “alırım ama seçerek alırım” dedi. Biz ne yaptık? “Kim varsa buyursun gelsin” dedik. Sınırlar delik, sistem yok, denetim yok ama biz çok insanîyiz. Türk vatandaşı işsiz, evsiz, güvencesiz mi? O detay. Önce insanlık, sonra vatandaş!

    “Faiz sebep, enflasyon sonuç” politikasına gelince… İşte o bambaşka bir seviye. Bilimi tersinden okuduk. Nobel bekliyoruz hâlâ. Faizi düşürünce fiyatlar uçtu, döviz patladı, halk süründü. Ama önemli olan niyet! Enflasyonu düşürmek değil, ekonomiyle inatlaşmak marifet. Bilim neymiş? ABD faiz artırıyor diye mi biz de artıracağız? O zaman sömürge oluruz (!)

    Peki bugün ne kazandık? Enflasyon %70’lerde, tabii TÜİK rakamlarına göre. Gerçek hayatta o yüzde 140. Ama asgari ücretli çok şanslı, çünkü 17.000 TL kazanıyor! 1.000 dolar değil, olsun. Artık dolar zengine lazım, fakirin derdi zaten euro olmuş. Ev kiraları mı? İstanbul’da 20.000 TL’ye ev bulursan dua et. Zaten gençler evlenmiyor, kira yok, dert yok.

    Emekliler? Onlar zaten sabırlı insanlar. 10.000 TL maaşla markette vitrin geziyorlar. Biraz peynir, yarım ekmek, iki domates… Lüks bu ülkede başka türlü tanımlanıyor artık. Emekliysen, hayattaysan, şükret yeter. Yurtdışı tatilini zaten YouTube’dan izliyorsun, ne gerek var gitmeye?

    Peki Merkez Bankası? Rezervler ekside ama önemli değil. Kağıt üstünde var gibi gösteriyoruz. Swap’la makyajladık, dış borçla pudraladık. Kimse anlamasın yeter. Hem ekonomi güven işidir. Yani bizim gibi yönetenlere güveniyorsan… Eyvah.

    Dış borçlar? Patladı. İç borç? O da fena değil. Ama vergi veriyoruz ya sürekli, sorun yok. En büyük milli spor: Vergi vermek, hizmet alamamak. Bunu Japonlar bilmez.

    Eğitim desen paramparça. Liyakatsiz kadrolarla sistem çökmüş, ama hâlâ “en büyük reformlar” bizde. Bilimsel eğitim? O zaten Batı’nın oyunu. Biz değerler eğitimiyle Mars’a çıkacağız. En azından cami açılışında kurdele kesmeye uzaylılar gelse şaşırmayız.

    Peki ne kaybettik? Aslında hiçbir şey! Çünkü zaten hiçbir şeyimiz kalmadı ki… Gençliğimiz gitmiş, umut tükenmiş, beyin göçü hızlanmış. “Bu ülkede yaşanmaz” artık halk deyişi oldu. Ama ne mutlu ki saray var, havalimanı büyük, yollar dört şerit!

    Eğer bu projeler yapılmasaydı, Türkiye belki bugün:

            •       Enflasyonda tek haneli rakamlarda olurdu,

            •       Asgari ücret 1.000 dolar olurdu,

            •       Emekliler insanca yaşardı,

            •       Kiralar 250 doları geçmezdi,

            •       Döviz rezervlerimiz artardı,

            •       Gençler kaçmaz, umutlar göç etmezdi.

    Ama siz geldiniz, memleketi “şekillendirdiniz.” Sağ olun, sayenizde sabah simit lüks, peynir fantezi, et ise efsane oldu.

    Gerçekten bravo! Bu kadar hatayı üst üste yapıp hâlâ “başarı hikâyesi” anlatabilmek… İşte bu, her ülkenin harcı değil.