Okan Bent Önok

Okan Bent Önok

22 Haziran 2025 Pazar

    İZMİR: CUMHURİYETİN KALBİ, DİRENİŞİN SEMBOLÜ!!!

    İZMİR: CUMHURİYETİN KALBİ, DİRENİŞİN SEMBOLÜ!!!
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    İzmir yalnızca Türkiye’nin batıya açılan penceresi değildir. O aynı zamanda cumhuriyetin kalbidir. Aydınlığın, çağdaşlığın ve halkçı bir iradenin yaşadığı şehirdir. Ne zaman memlekette bir karanlık çökse, İzmir’in sokaklarından umut filiz verir. Bugün yine öyle oldu. Belediye işçilerinin greviyle sarsılan kentte bir kez daha görüldü ki, İzmir halkı her zaman omurgalıdır, asildir. Kendi iradesine sahip çıkar, kendi seçtiği yöneticinin arkasında durmayı bilir.

    Günlerdir İzmir sokaklarında çöp dağları oluştu. Kokular arttı, görüntü kirliliği yükseldi. Herkesin aklında aynı soru vardı: “İzmir halkı bu duruma ne diyecek?” Bazıları sabırsızca halkın sabrının taşmasını, belediye yönetimini protesto etmesini bekliyordu. Özellikle iktidar destekli sendikalar ve medya, bu grevi fırsata çevirmek için organize oldular. Ama evdeki hesap İzmir halkına uymadı. Çünkü İzmirli, neyin ne olduğunu anlama yeteneğine sahiptir.

    Grev mi, Operasyon mu?

    Belediye bünyesindeki bazı işçilerin başlattığı grev, sadece bir emek mücadelesi değil, aynı zamanda siyasi bir operasyona da benziyordu. Grevin zamanlaması, örgütlenme şekli ve kullanılan dil; bunun klasik bir işçi hakları mücadelesinden çok, seçilmiş belediye başkanlarını zora sokma amaçlı olduğunu düşündürdü.

    Bu grev, Türkiye’nin başka şehirlerinde benzer biçimlerde görülmedi. Nedense özellikle muhalefet belediyelerinde ve bilhassa da İzmir’de yoğunlaştı. Kamuoyuna yansıyan görüntülerde grevi yürütenlerin bazı iktidar yanlısı sendikalarla yakın temasta olduğu açıkça görüldü. Hatta bazı grevcilerin iktidar partisinin gençlik kolları ya da farklı bağlantılarla ilişkili olduğu iddiaları da gündeme geldi. Bu da halkın gözünde grevin meşruiyetine gölge düşürdü.

    Ancak İzmir halkının asaletini gösteren asıl şey, bu çetrefilli durumda takındığı tavır oldu. Ne belediye başkanlarını hedef aldılar, ne provokasyona geldiler. Onlar sabırla bekledi, sessizce ama onurlu bir direniş sergilediler.

    Çöpünü Toplayan Halk !

    En dikkat çekici sahnelerden biri buydu: İzmirli yurttaşlar ellerine poşetlerini, süpürgelerini aldılar ve kendi sokaklarını kendileri temizlemeye başladılar. Evlerinin önündeki çöpleri topladılar, apartman sakinleriyle organize olup küçük çaplı temizlik birlikleri kurdular. Bu manzaralar yalnızca bir temizlik faaliyeti değildi; aynı zamanda bir demokrasi dersiydi.

    “Biz sizi seçtik, arkanızdayız,” mesajı verdi İzmir halkı. Belediye başkanlarını yalnız bırakmadılar. Çünkü biliyorlardı ki, bu grev onların oy verdiği yönetimleri itibarsızlaştırmak için planlanmış bir hamleydi. İzmirli, bunu yutmaz.

    Birçok sokakta, “Başkanımız yalnız değildir”, “İzmir sahipsiz değildir” gibi yazılar camlara asıldı. Sosyal medyada binlerce paylaşım yapıldı. Gençler, kadınlar, yaşlılar, öğrenciler… Herkes kendi çöpünü kendi toplamaya başladı. Belediyeye düşmanlık beslemek yerine, ona destek oldular. Türkiye’nin birçok yerinde görülmeyecek bir dayanışma örneği sergilendi.

    Sessiz Ama Kararlı !

    İzmir halkının sessizliği bir kabulleniş değildi, aksine yüksek bir bilinç seviyesinin dışavurumuydu. Onlar gürültüyle değil, davranışlarıyla konuşmayı tercih ettiler. Bugün belediyeye sövenler yarın bir başka talimatla başkasını hedef alabilir. İzmirli bunu bilir. Çünkü bu kent, tarihi boyunca darbeler, baskılar, manipülasyonlar görmüş; ama her seferinde kendi iradesine sahip çıkmıştır.

    Bu grevde de aynısı oldu. Belediyenin haklı ya da haksız olduğundan önce, bu eylemin arkasındaki niyeti sorguladı İzmirli. Siyasi iradeyi itibarsızlaştırmak için seçilen zamanı, medyadaki organize yayınları, sosyal medya hesaplarının eş zamanlı manipülasyonlarını fark etti. Ve buna boyun eğmedi.

    “Ah Güzel İzmir”

    Tarihin her döneminde bir “başka” olmuştur İzmir. Sadece coğrafi konumuyla değil, halkın bilinç düzeyiyle, siyasal zekâsıyla, sosyal adalet anlayışıyla da her zaman öne çıkmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın simgesi olan bu şehir, şimdi de yerel yönetimlere sahip çıkma mücadelesinin öncüsü olmuştur.

    Ah güzel İzmir… Sana yönelen kumpasları yine bertaraf ettin. Halkınla bir oldun, birlik oldun. Bir kez daha gösterdin ki bu şehirde halk iradesine saldırı cezasız kalmaz. Birileri çöp dağlarıyla halkı kışkırtmak istedi ama sen o çöpü bile onurunla temizledin. Kirli hesapları boşa çıkardın. Ve yine tarih yazdın.

    Bu süreç, sadece bir grev olarak tarihe geçmeyecek. Aynı zamanda halkın iradesine, seçilmiş yöneticilere ve yerel demokrasiye sahip çıkma örneği olarak hatırlanacak. Türkiye’nin diğer şehirlerine de bir mesaj verecek: Sandıktan çıkan iradeye saldırmak kolay değildir. Hele ki halk arkasındaysa, hiç değildir.

    İzmir, Türkiye’ye bir kez daha ders verdi. Kriz anında sağduyusunu koruyan, siyasi provokasyonlara kanmayan ve yöneticilerinin arkasında duran bir halk topluluğu olduğunu gösterdi. Belediyeler eleştirilebilir, hizmetler sorgulanabilir. Ama seçilmiş iradeye karşı planlanan operasyonlar, halk nezdinde meşruiyet kazanamaz. İzmir, bunu çöp toplarken bile gösterdi.

    İzmir’in bu asil duruşu, sadece bugünün değil, yarının da teminatıdır. Cumhuriyetin kalbi, yine yerli yerinde atıyor.