ALMANYA VE TÜRKİYE’DEKİ SİYASAL AHLAK

0

BEĞENDİM

ABONE OL

Almanya’da şu anda gündemi meşgul eden konuların başında Sosyal Demokrat Partinin (SPD) genç, umut vaat eden Federal Milletvekili Sebastian Edathy’e Çocuk Pornosu bulundurduğu suçlaması meşgul ediyor.

Bundan üç hafta önce ansızın Politikadan çekildiğini duyuran Edathy çekilme nedeni olarak sağlık sorunlarını öne sürmüştü.

Sebastian Edathy Alman bayanla evli Hintli Protestan Papazı olan bir Babanın oğlu ve son zamanlarda özellikle İç ve Göçmenler politikasında yıldızı parlayan 44 yaşında bir politikacıydı. Edathy kendisine yapılan suçlamalara var gücüyle karşı çıkıyor ve Çocuk Pornosuyla alakası olmadığını iddia ediyor, suçlamaları şiddetle reddediyor.

Bazı çevreler ise işi daha da ileri götürerek tüm bu senaryoların “Alman derin devleti” tarafından da yapılabileceğini, Baba tarafından göçmen kökenli genç politikacının önünün kesilmiş olabileceğini de söylüyorlar.
Sebastian Edathy’nin beklenmedik bir şekilde Federal Politik sahneden çekilmesini yeni büyük Koalisyonda Bakanlık almamasına bağlayan çevreler şimdi şaşkınlık ve merak içerisinde yargıya ulaşan soruşturmaların sonucunu bekliyorlar.

En son dün çıkan bir habere göre de bundan önceki CDU – FDP Hükümetinin çok tartışılan İçişleri Bakanı Hans Peter Friedrich’in polis kovuşturmasının hemen başlangıcında SPD Başkanı Sigmar Gabriel’i durumdan haber ettiği ortaya çıktı.

Bu haber Alman kamuoyunda büyük yankı yaptı özellikle de Muhalefetteki Hür Demokratlar, Sol Parti ve Yeşiller Birlik 90 partisi soruşturmanın gizliliğini bozup, üçüncü şahsa bilgi aktaran eski İçişleri şu anki Tarım Bakanı H. Peter Friedrich’i topa tuttu istifasını istediler.

Yazıma başlarken adı geçen Bakan da bugün yaptığı açıklamada kendisi hakkında Savcılığın soruşturma açması durumunda kesinlikle Bakanlıktan ayrılacağını söyledi. Soruşturmada açılınca şu an itibarıyla o da Bakanlıktan istifa etti.

Şimdi tüm bu olayı incelerken, ya da bu konuda medyada çıkanları izlerken ister istemez aklımıza Türkiye’deki son Rüşvet, Yolsuzluk iddiaları, Bakan çocuklarının, Yüksek bazı Bürokratların tutuklanmaları ve olayları kapatma, soruşturma Savcılarının, Polis şeflerinin tayinleri, azledilmeleri aklımıza geliyor.

Almanya’da deyim yerindeyse genelde tıkır tıkır işleyen Hukuk sisteminin bu olayı gün açıklığına çıkaracağına inanıyoruz.

Bu gibi kamuoyunu direkt ilgilendiren özellikle kendilerini, ülkeyi yöneten Politika ve Politikacıların kriz anında ve hassas konularda Almanya ve Türkiye arasındaki fark ortaya çıkıyor.

Burada Kamuoyunun çok daha bilinçli, duyarlı olması ve Politikacıların bunu dikkate alması, Kamuoyunun baskısından korkması ve kanunsuz bir şey yapmadan önce on kez düşünmesidir. Siyaset, kökleri Arapçadan gelen bir kelimedir. At eğitmeni at terbiyecisi.

At bakıcısı anlamında olan Seyis kelimesinden türemiştir.

Kelimenin aslına baktığımızda

Atların bakımı, idaresi ve düzenini sağlayan eylemlerin bütününe siyaset dendiğini görürüz ama ne Halkımız attır ne de siyasetçi Seyistir.

Şu anki Pratik ve Muamele aslında Seyis ve At’ı aratmaktadır.

Çünkü bazı Politikacılar içinden çıktıkları Halka o kadar yukardan bakıyorlar ki affedersiniz Halkı Sürü kendilerini de çoban sanıyorlar.

İstisnalar hariç Türk siyasetçisi halkından çok uzaklaşmış, kendine, özüne yabancılaşmıştır.

Bunda Vekillerin, Başkanlara verilen haklar, tanınan imtiyazlar onları özel, elit bir sınıf yapmaktadır.

Birçoğumuz biliyoruz ki geçmişte Türkiye’de adı Skandallara karışan birçok Politikacı, Bürokrat, Aydın, Sanatçı, Sporcu zaman zaman kahraman olarak da tarihe geçmişlerdir.

Türkiye’de son aylarda Hukuk sistemindeki oynamalar, güçler dengesinin bozulması burada Alman Kamuoyu ve Politik çevreleri tarafından endişeyle izlenirken Türkiye üzerine algı negatif anlamda hızla değişiyor.

Türkiye’de siyasi ve özellikle ekonomik krizin tepe yaptığı dönemlerde yozlaşma ve kirlenme daha çok gün ışığına çıkmakta daha belirgin hale gelmektedir.

Bu durum, ülkedeki siyasi ve idari kurumların güvenilirliğini, inandırıcılığını ve etkinliğini zayıflatmaktadır.

Ülkeler arası kıyaslamalarda da yurt dışında bizlere ülkemizdeki, özgürlükler kadar demokrasi kadar değer verilmektedir. Bu nedenle ekonomik ve sosyal kriterler yanında siyasi etik değerlere ilişkin göstergelere giderek daha fazla önem verilmektedir.

Kirlenen siyaset ve siyasi kurumlar toplumun bütününü ilgilendiren bir konudur. Toplumsal Erozyonun, çöküşün bir an evvel durdurulması ve bunun bilimsel açıdan çeşitli boyutları ile ele alınması gerekmektedir.

Almanya’da Türkiye’deki benzeri siyasi çalkantılar olsa aynı durumlarda Bavullar toplanır, Bürolar boşaltılır, makamlar başkalarına devredilirdi.

Örnek mi istiyorsunuz?

Almanların SPD’li Efsane Başbakanı Willy Brandt Danışmanın bir Doğu Alman Ajanı çıkmasıyla, eski kuzey Almanya’daki Schleswig Holstein Eyaletinin seçimler esnasında SPD’li rakibi Björn Engholm’un telefonlarını gizlice dinleten sonra İsviçre’de bir Otel odasının Küvetinde ölü olarak bulunan Uwe Barschel, Bonus uçuşları yüzünden Türk kökenli Politikacı Cem Özdemir, Doktora çalışmalarında izinsiz alıntı yapan eski Savunma Bakanı Karl-Theodor zu Guttenberg ile Eski Kültür Bakanı Annette Schavan en son 1,5 yıl öncesine kadar Cumhurbaşkanı olan Christian Wullf 780 €uroluk bir hesap yüzünden koltuklarını kaybettiler. Willy Brandt ile Cem Özdemir’in dışında tüm bu politikacılar sağ muhafazakâr politikacılardır.

Şu aşamada yukarda belirttiğim konuda Almanya’da Soruşturmayı yürüten Emniyet yetkilileri, Savcılar ve tanınmış Hukukçular bilgi sızdırılmasının kabul edilemeyeceğini ve şokta olduklarını söylüyorlar.

Her ne kadar iki ülke elmayla armut gibi birbiriyle kıyaslanamazsa da ülkelerin ve halkların birbirinden öğreneceği çok şey olduğuna inanıyorum.

Ayrıca Alman halkının siyasetçisinden gördüğü değer kadar Türkiye insanı da kendi siyasetçisinden o değeri saygıyı görmelidir ve hak etmektedir.

Yine genelleme yapmadan Alman siyasetçiler bizim siyasetçilerden çok daha mütevazi ve alçak gönüllüler.

Almanya’da yaşayan ve Sosyal alanda çalışanlarda bilirler ki çoğu zaman Almanya’da bir Alman Belediye Başkanını, Milletvekilini, Yüksek Bürokratı ya işe Bisikletiyle ya da korumasız toplantılara giderken, kendi makam arabasını sürerken veyahut düzenlenen çok kültürlü Şenliklerde, Festivallerde Döner, Yemek ya da Meşrubat, Bira kuyruğunda görebilirsiniz.

Ne kadar teklif etseniz de onlar özel hizmeti, imtiyazı, başkalarının hakkına saygı göstererek kabul etmezler.

Dileğimiz Türkiye’nin de bir gün Evrensel değerlere saygı gösteren, insanları ve bölgeler arasında ayrım yapmayan, yalan söylemeyen, demokrasiyi kendisine ya da çevresine işletmeyen, lüks ve ihtişamı sevmeyen, temel amacı Halkına hizmet olan adalet ve özgürlük yanlısı siyasi kadrolar tarafından yönetilmesidir.

Günün sözü: Efendilik ağaç gibidir, kökü yerde, başı göktedir…

Mehmet Tanlı
Sosyal Pedagog

Yazarın Notu:

Bundan böyle bende ha-ber.com ailesinde Almanya, Türkiye ve Dünyada gündemi oluşturan, bilgi sahibi olduğum bazı konularda hem fikirlerimi sizlerle paylaşmaya, sizleri aydınlatmaya hem de yazılarımla zaten değerli olan bu siteye değer katmaya ve katkı sunmaya çalışacağım.

ha-ber.com okurlarına selam ve saygılarımla…