TÜRKİYE`DE SANAT SAĞIN ELİNE GEÇMEZ

0

BEĞENDİM

ABONE OL

TÜRKİYE`DE SANAT SAĞIN ELİNE GEÇMEZ


Türkiye de sanatın sağın eline geçme ihtimali, benim milli takımda oynama ihtimalim kadardır.

Türkiye`de eskiden ezelden sanata büyük destek verirler. Hatta partiler seçime giderken en büyük bütçeyi sanat için harcayacaklarını vadederler. İş o merhalededir ki artık, hükümetler programlarında her şeyden önce; bağımsız sanat için neler yapabilecekleri düşünürler.
İşte o yüzden; bizim tarihte bildiğimizi bazı sanatçıların yaşamları hakkın da ki bilgilerimiz külliyen yanlıştır. 
Örneğin: Nazım Hikmet hiçbir zaman hapis yatmamış hatta yurt dışına kaçmak zorunda bile kalmamıştır. Sebahattin Ali’nin kafası taşla ezilmemiştir. Yılmaz Güney, salon filmlerini yerle bir edip sokağı yani; birebir hayatı anlatan filmler yaptığı için sektörün düşmanı ilan edilmemiştir. Ahmet Kaya ben artık Kürtçe kaset yapacağım dediği için linç edilmemiştir. İnsan durumu en iyi kendinden bilir. Örneğin ben: 1986 senesinden buyana yaptığım tüm albümlerden dolayı hakkında en fazla dava açılan sanatçılardan değilimdir. Hatta 12 Eylül de işkence bile görmemişimdir. Hiçbir sanatçımız düşüncesinden dolayı eziyet görmemiştir ve hapis yatırılmamıştır. Ve hatta haklarında başlatılan linç kampanyalarından ve tehditlerden dolayı; apar topar yurtdışına çıkmak zorun kalmamışlardır ve hatta devletin imkânlarıyla rahatça yurtdışına çıkarılmışlardı. Örneğin memleketimiz de gerçek sanat üreten sanatçılar hiçbir zaman Sivas’ta yakılmamıştır. Madımak diye de bir otel yoktur zaten. Üretip paylaşmak istediği için hiçbir gerçek sanatçı siyasilerin önünde eğilip bükülmediği için bilakis ödüllendirilmiş, takdir edilmiş ve hiçbir zaman aç bırakılmamıştır. Bilakis özel fonlarla sanatı ve üretimi desteklenmiştir. 

Oysa; her devrin zanaatçısı olmayı başaran, siyasilerin el bebek gül bebek zanaatçıları öyle midir? 
Onlar; hep zulüm görmüşler, ekonomileri ellerinden alınmış, bırakın sanat yapmayı, ev kiralarını bile ödeyemeyecek hale getirilmişlerdir. İşte; her devrin zanaatçısı olmayı başarabilen, entelektüel yanlarına hayranlık duyduğumuz, icra ettiği ve yaptığı zanaatı konusun da ki birikimini bizlere aktarırken, ağzımız açık dinlediğimiz, bu milli takım kıvamın da ki zanaatçı kadrosunu; Televizyonla da ki Show programların da, gazetelerin sadece magazin sayfaların da sıkça görebiliriz. İşte bu yüz den onlar hep milli takım kadrosundadırlar.
Hayat benim için şu gerçekle akıyor: 
Hiçbir siyasinin önünde eğilip bükülmem.
Ama, bizlere başka bir Dünya’nın kapılarını açan, 
Ülkem ve Dünya sanatına emek vermiş,
Tüm sanatçı meslektaşlarımın önün de saygıyla eğiliyorum.

Sonuçta; Türkiye de sanatın sağın eline geçme ihtimali, benim milli takım da oynama ihtimalim kadardır.

Haluk Özkan