17 Haziran 2025 Salı
Berlin'de on binlerce kişi "Gazze için birlikte" yürüyüşüne katıldı
Hamburg’da Tiyatro 4 Çeyrek’ten Unutulmaz Gala: “Boşver Be Doktor” Ayakta Alkışlandı
FERDİ ZEYREK´İ YAŞATMAK!
HASAN ALİ YÜCEL, CAN YÜCEL VE GAZİ YAŞARGİL´İN YOL AYRIMI
BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRELİM!
İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINDA TÜRKİYE´NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
Atalarımız, adam olacak çocuğun b.kundan belli olacağını söylemişler yüz yıllar önce. Bu sözdeki değişmece anlam düşünülmediğinde söylenmek istenen anlaşılmaz nedense.
“Adam olacak çocuk b.kundan belli olur.” atasözü, “Bir kişinin başladığı işte başarılı olup olmayacağı işe nasıl başladığından anlaşılır.” anlamında. Demek ki bir işe iyi başlayıp iyi bitirmeli.
Evet, bir çocuk; ilk adımlarını attığında, okula gittiğinde, evde yaptığı işlerde, ders çalışmaya başladığında, yaşamı algılama biçiminden gelecekte neler yapabileceği anlaşılır. Burada çocuğun ilk çocukluk döneminde, anne ve babanın ona kazandıracağı bazı alışkanların, disiplinin, düzenin, planlı davranmanın, izlence oluşturmanın büyük önemi var.
Anne ve baba, çocuklarına değerli olduğu duygusunu kazandırmalı. Çocuk da bunu içselleştirmeli. Kendini değerli olarak düşünüp duyumsayan çocuk, buna koşut olarak özgüvenini geliştirir kolayca. Zaten başarının yolunu açan da özgüven değil mi?
Bir çocuğun kendini değerli olarak görmesi, kendisiyle barışık olması demektir. Kendisiyle barışık birinin çevresindeki kişilerle özellikle de arkadaşları ve öğretmenleriyle barış içinde olmasını sağlar. Böylece sağlam bir uzlaşma kültürünü de benimsemiş olur. Uzlaşmacı kişi; tartışmayı, karşısındakiyle düşünce alışverişi yapmayı iyi bilir. Bu yol, onun öğrenmesini hızlandırır. Ayrıca bir yaşam disiplini kazanmasını da sağlar.
Bir çocuğun değerli olduğunu düşünüp duyumsaması, kendini olduğu gibi kabul etmesi demek. Günlük yaşamında yaptığı doğruları da yanlışları sahiplenmektir kendini değerli olarak görmek. Bu; doğruları çoğaltmayı, yanlışlardan ders çıkarmayı sağlar. Yanlışlardan ders çıkarmadan yaşam yolunda amaca yürünmez. Yeryüzünde, her insan yanlış yapar. Kişi, yanlışlarını öğrenmenin bir aracı olarak görmeli. Bazı anne ve babalar, çocukları yanlış yaptığında sanki büyük bir felaket olmuş gibi üzülür, söylenir, yakınır, içgüçleri (moralleri) bozulur, karamsarlıkla bir çıkmaz sokakta debelenirler. Oysa yanlışı, çocuk yapmışsa onu doğruya çevirecek olan da odur.
Kimi anne ve babalar, çocuklarını değersizleştirmek için çabalarlar bilerek ya da bilmeyerek. Bu, çocukların özgüvenini yıkar. Çocuğun başarıya ulaşma amacına giden yoluna birçok engel koyar. Ne yazık ki birçok anne ve baba bu kötülüğü yapar çocuğuna bilinçsizce.
Çocuk, istekli olmalı; çalışmak, başarmak, üretmek, yaşamı güzelleştirmek, yararlı işler yapmak için. İsteksiz bir kişinin başarması, yapması, üretmesi, kendisiyle barışık olması, öğrenmesi, kendini aşması olanaksız. Bu nedenle küçük dokunuşlarla onları isteklendirmeli. Kişi, istediğinde başarır. Çocukların içindeki isteği genellikle yok eden anneler, babalar, bazı öğretmenler, biraz da çokbilmiş bazı aile büyükleriyle konu komşu. Çocukları olumsuz etkilerden uzak tutmak her anne ve babanın başlıca görevi. Bu arada önce kendilerinin de olumsuz etki yapmaması gerekir.
Çocuğun ulaşacağı bir amacı olmalı. Amaç olmadan, başarı olmaz. “Gideceği liman belli olmayan gemiye, hiçbir rüzgâr yardım etmez.” sözünü çocukların usundan çıkarmaması gerekir. Liman, kişinin amacı, hedefi. Bu nedenle her çocuğun varmak istediği bir liman olmalı. Amaçsız olmak, boşuna kürek çekmektir. Hedefler belirlenirken kişi; kendi yeteneğini, becerilerini, birikimlerini göz önüne almalı. Belirlenen gerçekçi hedeflere kısa zamanda, kolayca ulaşılır. Çocuk, kimi zaman düş sayılabilecek hedefler de seçebilir. Böyle hedefleri seçti diye onun içgücünü bozmamak gerek. Bu hedefler, uzun erimli… Kişi, şunu bilmeli ki düş olmadan gerçek olmaz Birçok buluş, önce düşlenmiş, sonrasında yaşama geçirilmiştir.
Çocuk, bir işe başladığında kararlı olmalı. Kararlı olmak, işte sürekliliği getirir. Kararsızlık; başarıyı, hedefe varmayı engeller. Bu nedenle çocuklarımızda kararsızlığa neden olacak onların içgücünü bozucu söz ve tavırlardan kaçınmalı. Kararlı olmak, hedefe giderken yolumuza çıkacak engelleri aşmada bize kolaylık sağlar. Kısacası kararlılık, zoru kolay kılar.
Çocukların en çok gereksinim duydukları şey, sabır… Çocuklar, hemen hedefe varıp başarmak ister. Oysa bir işi başarmanın, hedefe varmanın bir süreci var. Bunun için de emek harcamak ve alınteri dökmek gerek. Sabretmeden yapılan çalışma, başarı meyvesini vermez. Atalarımızın “Sabırla koruk helva olur, dut yaprağı atlas.” sözünü, akıldan çıkarmamalı. Sabretmek, kimi zaman kişiye zor gelebilir. Ancak sabrın sonunda ulaşacağımız başarının verdiği mutluluk; bu yolda çektiğimiz sıkıntıları, acıları, zorlukları birden unutturur bize.
Çocuk; değerli, sabırlı, hedefli, kararlı ve istekli olmayı içsese dönüştürmeli. Bu içsesi, zaman zaman dinlemeli, ona kulak vermeli. Bu konuda anne ve babalara büyük iş düşüyor, öğretmenlere de. Çocukların duygu ve düşüncelerine bu içsesleri işlemek anne, baba ve öğretmenlerin birincil görevi. Bunu savsaklamak, toplumumuzun geleceği olan çocukları başarısızlığa tutsak etmek değil de nedir?
Adil Hacıömeroğlu