Adil Hacıömeroğlu

Adil Hacıömeroğlu

17 Haziran 2025 Salı

    TÜRKİYE KUŞATILIRKEN SİZ NE YAPIYORSUNUZ?

    TÜRKİYE KUŞATILIRKEN SİZ NE YAPIYORSUNUZ?
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Ülkemiz, dört bir yandan kuşatılmakta. ABD, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs ittifakı bu kuşatmanın özneleri. Avrupa’nın tek dişi kalmış emperyalistleri de bu ittifakı her koşulda desteklemekte. Bu ülkelerin düşmanca tutumları açıkça görülmekte. Buna karşın TBMM’de temsil edilen siyasal partilerin iktidar ve muhalefetiyle bu durumu görmemeleri ya da görüp de görmezden gelmeleri çok ilginç.  Oysa bu kuşatmayı siyasal uyanıklık ve ulusal birliği güçlendirerek yarabiliriz.

    Çözüm bekleyen onlarca sorun var önümüzde. Bu sorunları ortak akıl, ulusal çözüm yollarını tartışarak, iç cepheyi sağlamlaştırarak, günlük kısır siyasal çekişmelerden uzak durarak aşabiliriz. Ne yazık ki ülkemiz siyasetinde söz sahibi partilerin ivedilikle çözülmesi gerektiren sorunlar karşısındaki vurdumduymazlıkları bağışlanır gibi değil. Bu konuda AKP ve CHP yönetimlerinin sorumsuz tavırları ilgi çekmekte. Nedense Ekrem İmamoğlu üzerinden başlanan yolsuzluk soruşturması, günlük siyasetin ana konusunu oluşturmakta. Yargının çözeceği bir sorunun neredeyse her gün yirmi dört saat her ortamda tartışılması soruşturmanın da yargılamanın da sağlıklı yürümesini tehlikeye düşürmekte.

    Türkiye’nin ulusal birliğini, toprak bütünlüğünü bozmayı amaçlayan yaşamsal sorunlarımızı; bir yazı dizisi olarak anlatmaya çalışacağım dilim döndüğünce.

    Ülkemizi en çok ilgilendiren sorunların ilki, ABD-Çin arasında başlayan ekonomik, siyasal savaş. Bu savaşın, dünyanın bütün ülkelerini etkileyeceği kesin. Hiçbir ülke, bu çekişmenin dışında kalamaz. Bu yalın gerçeği görmemek, büyük aymazlık. Bu çekişme, tüm alanlarda kendini gösterecek. ABD-Çin savaşı, bazı ülkeleri zor durumda bırakırken bazılarının karşısına da yeni fırsatlar sunacak. Doğaldır ki fırsat, kişinin ya da ülkelerin avucuna gökten düşmez. Fırsatı yakalamak için bu savaşta doğru yerde durmak, ülke çıkarlarını öncelemek, öngörülü olmak, siyasal saplantılardan kurtulmak, emperyalizme teslimiyet alışkanlığından vazgeçmek, Türkiye’nin önünü açacak siyasetler ve bakış açıları gerekir.

    Muhalefet, değişen dünya koşullarına uygun politikalar üreterek iktidarı yönlendirerek yanlışlarını göstermeli. Bu konuda yürekli, sorumlu davranmalı.

    Atlantik’in gerilemeye, Asya’nın yükselmeye başladığı bir çağdayız. Bu nedenle dünyanın bu gerçeğine uygun siyaset izlemek zorunluluk.

    Gerileyip çökmekte olan batı emperyalizmine bel bağlamak, batı merkezli emperyalist ittifakların ülkemize karşı düşmanca düşünce ve eylemlerini görmemek Türkiye’ye yarar sağlamaz. Dost görünümlü düşmanla gerçek dostları birbirinden iyi ayırt etmeli. Bile bile düşmanın yanında görünmek, ülkemize yarar sağlamaz. Böyle bir duruş, düşmana hizmet değilse nedir?

    ABD, yüksek teknolojik ürünler üretmekte Çin’in epeyce gerisinde kaldı. Bu nedenle bu eksikliği gören Trump, seçimlerden önce Elon Mask başta olmak üzere yüksek teknoloji alanında üretim yapan birkaç varsılı yanına aldı. ABD, büyük bir üretim atağına hazırlanıyor, ancak toplumsal ve siyasal koşulları buna uygun değil.

    ABD emperyalizminin çökmekte olduğunu herkes görmekte. ABD’yi ayakta tutan en önemli ekonomik kaynaklarından biri, dolar… Doların dünya ticaretindeki etkisi azalırsa ABD ekonomisi önemli bir darbe alır. Bu durum, ülke içindeki siyasal ve ekonomik çelişkileri keskinleştirir. Bu da geri dönülmez çözümsüz sorunlara yol açar. Bu nedenle başta Türkiye olmak üzere dünyanın tüm ülkeleri ulusal paralarla dış ticarete geçmeli. Bu, dolar egemenliğini sona erdirir.

    Türkiye, iktidar ve muhalefetiyle ABD-Çin savaşında safını belli etmeli. Her iki ülkeye göz kırpmak, “denge politikası” denen dengesizlik siyasetinin içinde debelenmemeli. Savaşan her iki tarafın yanındaymış gibi görünmek, bu savaşın amacını anlamamak olur. Böyle bir durum, kolayca fark edilir her iki ülkece. Böylece ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranılır. AKP’nin 22 yılı aşan iktidarı döneminde “denge politikası uygulandı güya. Bu politikayla dostla düşman birbirine karıştı. Ülkemizin geleceğini, bütünlüğünü ilgilendiren birçok konuda olumlu tavır takınılmadı, sağlam duruş gösterilmedi. Herkesi idare edip memnun etmeye çalışan, kimseyi memnun edemez.

    Adil Hacıömeroğlu