17 Haziran 2025 Salı
Antalya'da 220 kuş türü gözlemlendi
Hamburg’da Tiyatro 4 Çeyrek’ten Unutulmaz Gala: “Boşver Be Doktor” Ayakta Alkışlandı
FERDİ ZEYREK´İ YAŞATMAK!
HASAN ALİ YÜCEL, CAN YÜCEL VE GAZİ YAŞARGİL´İN YOL AYRIMI
BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRELİM!
İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINDA TÜRKİYE´NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
Kadın ve erkeği eş yapan ev kurmalarını sağlayan şey, birbirlerine karşı duydukları içten saygı ve sevgidir. Sevgi ve saygının olmadığı bir yerde kadınla erkek eş olamaz. “Eş” demek, “eşit” demek. Eşit olmak için de sevgi ve saygı, bir evliliğin iki temel direği olmalı. Bu direklerin üstünü örten çatı da güven…
Kimi zaman kadınla erkek evlenir, ancak eş olamazlar. Bazen biri bazen de ikisi birden üstünlük yarışına girer. Eşlerden birinin diğerine karşı üstünlük kurma, onu değiştirme ya da küçümseme, adım başı karşısındakine kusur bulma tavrı evlilikleri çatırdatır. Ne yazık ki böyle bir tutum, çocuklara kötü örnek oluyor. Onların tinsel gelişimlerini olumsuz yönde etkiliyor.
Eşler, zaman zaman çocuklarının gözü önünde birbirlerini içtenlikle övmeli. Bir eş, diğerine ne kadar değerli ve güzel özelliklere sahip olduğunu, onunla evlendiği için ne denli şanslı olduğunu söylemeli. Bu; çocuk için mutluluk, güven, erinç ve geleceğe uzanan sevgi, saygı, güven ve umut yolu olur. Bu yolu açan da kapatan da anne ve babadan başkası değil. Eşe söylenecek bir çift güzel sözün çocuklarını nasıl güvenli bir geleceğe yönlendirdiğinin ayırdına varmalılar öncelikle.
Kişi, eşiyle övünmeli. Övgüleri, çocuğunun yanında dile getirmeli. Bu övgüyü eşe, tüm içtenliğiyle söylemeli; yapmacık olmamalı. Çünkü çocuklar, içten olamayan yapmacık davranışları çok kolay fark eder. Unutmamalı ki çocuk söylenene değil, yapılana bakar. Onun için sözden çok, davranış etkili. Bu nedenle davranışlar ölçülü, içten, etkileyici ve örnek olmalı. Övgüyü dile getiren eşin duruşu, bakışı, ses tonu, beden dili, el ve kol devinimleriyle yüzünün biçimi çok önemli. Bütün bunlar doğallık ve içtenlikle birleştiğinde çocuk etkilenir bundan. Böylece çocuk, yaşadığı doğru, içten, mutlu anne ve baba ilişkisine bakarak gelecekteki kendi ilişki örneğini şimdiden oluşturur belleğinde.
Ne yazık ki bazı anne ve babaların birbirlerini, çocuklarının yanında kötülemeleri geri dönüşü çok zor olan tinsel kopmalara neden olur. Eşlerden biri bunu yaparken asıl zararı, biricik yavrusuna verdiğini bilmeli.
Çocuk, anne ve babasının ilişkisine bakarak erince, tinsel dinginliğe kavuşur. İçinden “Benim annem/babam iyi biri. İyi ki onların çocukları olmuşum.” der. Bu da onun gelecekte kuracağı evin temelini oluşturur.
Anne, çocuğa: “Bugün baban, seni gezdirmek için işini gücünü bıraktı. Zamanını, senin gezip eğlenmen için kullanacak. O, olmasaydı bir kanadımız kırık kuş gibi olur, uçamazdık.” dediğinde o küçük yürekte filizlendirdiği mutluluk fidanının köklerinin ne denli derinlere gideceğini bilmeli, dallarının da geleceğe uzandığını.
Baba, çocuğuna: “Annen, senin için olağanüstü güzel giysiler seçti. Bunu kutlamak için de senin sevdiğin yemekleri pişirdi. Annen, her saatini bizler mutlu olalım diye harcıyor. O olmasa bir yanımız eksik kalır.” dediğinde, yaşamındaki en önemli varlığının içinde nasıl bir sevgi, güven duygusu oluşturduğunun ayırdına varmalı.
Çocuk, emeğe saygıyı evinde öğrenir. Anne ve babanın birbirlerinin yaptıkları işleri övmesi, çocuk için değerli, vazgeçilmez, iyi bir örnek. Pişirilen bir yemeği, düzenlenen bir sofrayı, hazırlanan bir izlenceyi, gidilecek bir geziyi övgüye değer bulmak; çocuk için çok önemli. Bir iş için harcanan emeği, akıtılan alınterinin değerini bilip karşısındaki eşe “Sağol” demek, çocuğun emeğin değerini bilmesini sağlar. Bu da onda duygudaşlığı geliştirir.
Bir evde saygı, sevgi kadar önemli. Eşler arası ilişkide saygılı bir dil kullanılması, çocuğun tinsel sağlığı için çok gerekli. Eşler arasında saygının vazgeçilmezliğini yaşayarak öğrenen çocuk, gelecekte kuracağı yuvanın temelini saygıyla atar. Saygı gösteren, saygı görür; düşüncesi doğrultusunda önemli bir yaşam ilkesini benimser bu yolla.
Eşe, çocuğunun yanında söylenecek bir “Sağol” sözcüğünün onun tinsel sağlığı üzerindeki büyük etkisi açıkça görülebilir. Bu nedenle günlük yaşamada eşinden bir “Sağol” demeyi esirgemenin ev yaşamının büyük eksikliği değil mi?
Çocukların rol modellerle büyüyüp kişilik kazandıkları gerçeğini, usumuzdan çıkarmamalı. Bu, anne ve babaların vazgeçilmez gerçeği. Eşlerin birbirinden esirgediği övgüler; aslında çocuklarının içinde yeşerecek olan ve onun yaşamının tümünü etkileyecek sevgi, saygı, güven, umut, dayanışma fidanlarını soldurur. Bu da eşlerin çocuklarına yaptıkları en büyük kötülük…
Eşe yapılan övgüler, çocuğa ve ailenizin geleceğine yaptığınız büyük bir yatırım. Anne ve babanın çocuklarının yaşamına küçük bir dokunuşla nasıl büyük, sağlam, önemli bir işi başarabileceklerinin örneğidir bu. Bu nedenle eşler, hem birbirlerine karşı özverili olmalı hem de çocukları için.
Unutulmasın ki bugünün kötü insanları, cana kıyanları, toplumun erincini kaçıranları, mutsuz bir yaşam sürdürenleri, sağlıksız bireyleri, psikiyatristlere koşanları, çevresine yaşamı zehir edenleri, yaşamı boyunca sevgiyi tatmayanları, yaşamın her alanındaki saygısızları, başarısızlıktan başarısızlığa koşanları, kendisiyle barışık olmayanları, (dilim varmıyor ama) suç makinesi olanları dün birer masum bebektiler. Hepsini, bu duruma getiren temelin anne-baba ilişkileriyle atıldığını üzülerek söylemeliyim.
Adil Hacıömeroğlu