22 Haziran 2025 Pazar
Merz hakkında 'kirli iş' sözleri nedeniyle suç duyurusu
Hamburg’da Tiyatro 4 Çeyrek’ten Unutulmaz Gala: “Boşver Be Doktor” Ayakta Alkışlandı
FERDİ ZEYREK´İ YAŞATMAK!
HASAN ALİ YÜCEL, CAN YÜCEL VE GAZİ YAŞARGİL´İN YOL AYRIMI
BİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRELİM!
İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞINDA TÜRKİYE´NİN TAKINMASI GEREKEN TAVIR
. Ulusal güç unsurları nelerdir?
. Bağımsız bir devlet için askerî güç, siyasî güç, ekonomik güç, sosyal, kültürel güçlerin önemi çok büyüktür.
. Bir devletin ulusal sınırlarını koruması ancak iç ve dış düşmanlarına karşı güçlü ve çağdaş bir askerî güce sahip olmasıyla sağlanabilir.
. Askerî yönden güçlü olan bir devleti başka devletler istilâ etmeye cesaret edemez.
. Ülke içerisinde de sağlanılan güvenlik sayesinde, halk huzurlu bir şekilde yaşar.
. İlk büyük savaş ülkemizin sınırlarını zorlamıştı ve yabancılar kendi askeri güçlerini yurdumuzun içerilere sokmuştu.
. Osmanlı Devleti’ni en zayıf anında yakalayarak parçalamak istemişlerdi.
. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emekleriyle, gayretleriyle, önderliği ile yapılan “Türk Kurtuluş Savaşı” batının emperyalist özellikli devletlerine karşı verilmiştir.
. Yoktan var edilen bir güç yaratılmış ve tüm halkımız ele vererek, tüm yokluklara rağmen yeni bir devlet “Türkiye Cumhuriyeti” kurulmuştur.
. Türkiye Cumhuriyeti “kuruluş ilkelerine” bağlı kalarak, kalkınan ve ilerleyen çağdaş bir devlet olma yoluna girmiştir.
. Cumhuriyeti kurmuş ve demokrasi yoluna girmiştir.
. Batının “emperyalist” gücü bunu hiç bir zaman hazmedememiştir.
. Ve hiç durmadan bu ülkede ele geçirebileceği her bir alanı, kitleyi ve her bir değişik adla kendine bağlamayı becerebilmiştir.
. Bugünün savaşı ve çekişmesi işte budur!
. Bu zorlu günler “emperyalist” güçlerin dayatması ve oyunları ile ortaya çıkmaktadır.
. Türk halkı “ulus devlet”e, var olan ulusal “değerlerine” ve kendi “tarihine” sahip çıkmalı ve bu amaç etrafında birleşmelidir.
. Var olan tüm siyasi partiler, dernekler ve diğer tüm kuruluşlar, ülkenin her bir yanı, insanımızın her biri “yarına çıkabilmek”, parçalanmamak, “güçlü” bir devlet olabilmek, “huzurlu” bir toplum olabilmek için çok, ama çok sağ duyulu ve akıllıca düşünebilmek ve ona uygun davranabilmek zorundadır.
. Ortaya atılan “sahte” gündemler ile, “boş” konular ile karşılıklı “çekişmeler” ile “ulusal gücümüzü” yok etmemeliyiz.
. Bütün bunların yanı sıra ekonomik ve kültürel kalkınmayı gerçekleştiremediğimizde başka devletlerin tehdidi altında kalmaktayız.
. Gelişen, kalkınan bir toplumda ülkenin “kendi öz sermayesini” kullanması, “yer altı ve yer üstü zenginlik kaynaklarını”, “denizlerini, toprağını, insan gücünü” kendi ülkesinin yararına kullanması en temel görevdir.
. Bu temel bilinç ve sorumluluk ile birlikte ülkenin egemenliği ve bağımsızlığı için her türlü duruşu ve kararları alması devletin ve yurttaşların temel hakkı ve de sorumluluğudur.
. Kültürel çöküşle birlikte ahlaksal çöküş ve çözülmeler başlar ve toplumda ulusal birlik ve beraberlik ülküsü tehlikeye düşer.
. Son dönemlerin en önemli gelişmesi olan dijital çağ, internet ve internet üzerinden iletişi ile tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok büyük değer yitirmeler, yozlaşmalar ve yepyeni “kişilik arayışları” kendisini göstermektedir.
. Ülkenin, devletin “temel” sorunları ile ilgilenip, “fikir üretebilecek” yurttaşlar yerine daha çok tüketim özentili, bireyci kişilikler oluşmakta ve bu durum endişe yaratmaktadır.
. Dışa bağımlılıktan ve dışa borçlanmaktan, dışarıdan satın almaktan kendimizi kurtarabilmeliyiz.
. Ekonomide, sanayide ve ilk adımda tarım ve hayvancılıkta çok büyük bir devlet planlaması ve desteği ile atılımlara girişilmelidir.
. Vergi sisteminin, hukuk devleti ilke ve uygulamalarının tam olarak yerine getirilmesi gerekir.
. Kara para, kayıt dışı ekonomi, vergi kaçakçılığı, mafyalaşma, çeteleşme, rüşvet, iltimas ve kayırmacılıklar kesinlikle önlenmelidir.
. Devlet yönetimi çağdaş, parlamenter, demokratik, anayasal, sosyal hukuk devleti olarak tam anlamıyla uygulanabilir olmalıdır ki ülkenin tüm ulusal güçleri desteklenebilsin, toplanabilsin.
. Eğitim ve öğretimdeki çarpıklıklar, bozukluklar, düzensizlikler de bir an önce tam anlamıyla bir ulus devlete yakışır biçimde anayasanın ve yasaların ön gördüğü gibi çağdaş ve eşitlikçi bir modele evrilmelidir; özelleştirmeler ve farklı sınıflar yaratmak engellenmelidir.
. İnsan kaynağımız, gençlerimiz bizim için yine en önemli bir “ulusal güçtür”; onların en iyi biçimde geleceğe dönük olarak eğitilmeleri, öğretim görmeleri ve “iyi bir yurt sever” olarak “bilinç kazanmaları” sağlanmalıdır.
. Ekonomide, sanayide ve tarımda yapılması gereken kalkınma hamleleri ile de işsizlik önlenmelidir.
. Her birimiz yeni baştan ve ilk yola çıktığımız noktadan bakarak, yine dünyanın uygar ve kendine yetebilen, kalkınan ülkelerinden olabilme yolunun açılması için yeni bir “akıl” geliştirerek, gayret etmeliyiz.
. Saygılarımla…
Gönen ÇIBIKCI