“Almanya tarihi hatanın bedelini, Filistin halkına ödetmemelidir”

“Almanya tarihi hatanın bedelini, Filistin halkına ödetmemelidir”

ABONE OL
16:00 - 24/03/2024 16:00
“Almanya tarihi hatanın bedelini, Filistin halkına ödetmemelidir”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türk Eğitim Derneği (TED)ikinci iftarını verdi. TED Mekân yetersizliğinden dolayı Ramazan boyunca her cuma iftar sofrası kuruyor. Dernekte, iftar öncesinde 30 dakika dini sohbet yapılıyor. Sohbeti yapan Rüştü KAM. İftardan sonra da davet edilen hatip sunum yapıyor. Bu haftanın hatibi Hürriyet Gazetesinin Avrupa Koordinatörü Ahmet Külahçı idi.

Misafirler arasında, Humboldt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serdar Kurnaz ve kıymetli eşi Belkıs Kurnaz, ha-ber.com internet gazetesinin sahibi M. Sefa Doğanay, Alperenler Derneğinin eski başkanı Ali Şen ve Âdem Sarı, Kalp cerrahı Dr. Mustafa Yiğitbaş, Müstakil İş adamları Derneği (MÜSİAD) adına, Yavuz Pederlioğlu ve Cemil Solak sofrada hazır bulundular.

Çok sayıda kadın ve erkek davetlinin katıldığı iftar sofrasının programı 17.30 da başladı. İlk sözü İlahiyatçı- Yazar Rüştü Kam aldı. Zekât ibadetinin önemini anlattı. Kam, günümüzde zekât ibadetinin amacına uygun olarak yapılmadığından ve dolayısıyla zekatların çar-çur edildiğinden söz etti. Kam özetle şunları söyledi:

“Maalesef zekatlarımız Allah’ın rızasına uygun olarak verilmiyor. Zekât mükellefleri tribünlere oynuyorlar. Kişi başına verdikleri yüzer Eurolarla -bir matahmış gibi- övünüyorlar. Allah zekâtın kimlere verileceğini Kur’an’da belirlemiştir. Miktarını ise bizlere bırakmıştır. O gün, yani 1.500 sene önce Peygamberimiz tarafından belirlenen zekât olarak verilecek miktarı yüzde iki buçuktur. Bugün bu miktarın Almanya’da en az yüzde beş olması gerekir. Toplanan zekatlar da zekât mükelleflerinin yaşadığı yerde harcanmalıdır. Zekât, fakir ve miskinlere nakit olarak verilebileceği gibi, onlar için yapılacak kurumlara da verilebilir. Mesela; zekât parasıyla öğrenci yurtları yapılabilir, kültür merkezleri kurulabilir, hastane kurulabilir, İslâm’ın tanıtımı için konferanslar, sempozyumlar düzenlenebilir, gazete ve dergi çıkarılabilir, Allah yolunda yapılacak olan her türlü faaliyet zekât fonundan karşılanabilir. Bunlar zor bir şey değildir. Para vardır. 300 bin insanın yaşadığı Berlin’den her sene en az beş milyon, on Milyon Euro zekât toplanıyor. Bu paralar Berlin’in dışına çıkarılıyor. Buradaki insanların ihtiyaçlarına merhem olmuyor zekât, böylelikle amacı dışında kullanılıyor. Yanlış yapılıyor.

40 yıldan beri Filistin’e zekât gönderildi. Çözüldü mü Filistin meselesi. Daha beter oldu. İşte bugün geldiği yer belli. Bu arada, olan bizim çocuklarımıza oluyor. Gözümüzün önünde kayıp gidiyorlar. Allah sadakaların en yakındakilerden başlayarak verilmesi gerektiğinin altını kalın bir şekilde çiziyor. “Aklınızı çalıştırmazsanız sizi pislik içinde bırakırım” diyor. Pislik; kaostur, anarşidir, neslin yozlaşmasıdır, ailenin parçalanmasıdır, bireyselleşmedir, dünyevileşmedir, sorumluluk üstlenmemektir. Bunların hepsi bugün şahit olduğumuz gerçeklerdir. Akıllı olmak lazımdır. Bu işlerde heyecan değil, akıl belirleyici olmalıdır.”

Daha sonra ezan okundu yemekler yenildi. Taze demlenmiş ÇAYKUR çayından da birer bardak alındıktan sonra, günün hatibi duayen gazeteci Ahmet Külahçı takdim edildi. Kendisini tanıtarak söze başlayan Külahçı özetle şunları söyledi:

“Ben Konyalıyım. Almanya’da gazetecilik okudum. 1980 yılından beri gazetecilik yapıyorum. O tarihten beri Almanya’da görev yapan devlet ricalinin hepsiyle röportajlarım vardır. Alman siyasetini yakından tanırım. Önce Batı Almanya’da çalıştım. 2.000 yılından beri de mesleğimi Berlin’de icra ediyorum. Dolayısıyla bugün burada ‘Almanya- İsrail ilişkisi’ konusunu anlatacak en doğru kişiyi seçmiş oldunuz.”

Devamla Külahçı, nihayet Almanya’nın, Gazze konusunda yaptığı yanlışın farkına vardığından bahisle, orada sivillerin katledildiğinden ve hastanelerin bombalandığından söz etti. Külahçı şunları söyledi:

“Tamam, Hamas ‘Aksa Tufanı’ adını verdiği ilk roketli saldırıyı başlattı (7 Ekim 2024), siviller öldü. Bu yanlış bir çıkıştı. Bunu anladık ama asla onaylamıyoruz. Fakat ondan sonra altı aydır devam eden bir savaş var. Bu mübarek Ramazan ayında hâlâ savunmasız insanlar katlediliyor. Bebekler öldürülüyor. Kadınlar öldürülüyor. Hastaneler bombalanıyor. İnsani yardımlara müsaade edilmiyor.

Almanya Yahudilere yaptığı soykırımın diyet borcunu ödüyor, bunu da anlıyoruz ama bu kadarı da fazla. Dünyanın gözü önünde, Birleşmiş Milletler (BM)’in gözü önünde, göstere göstere yapılan bu katliamın tasvip edilmesi mümkün değildir. Filistinlilerin Kudüs’te Cuma namazı kılmalarına bile müsade edilmiyor. İnsanların ibadet hürriyetine müdahale edilemez. Bu insan haklarına aykırı bir engellemedir. Hukuk tanımazlıktır. Yanlıştır.

Şimdilerde Almanya yaptığı yanlışın farkına vardı ve iki devletli çözümden bahsetmeye başladı. İnsani yardımların Gazze halkına ulaştırılmadığından dem vuruyor. Arzu edilen noktaya gelindi. Bu hal, Almanya’dan beklediğimiz bir gelişmedir. Birkaç olumlu adım daha atılmalıdır.

Evet iki devletli çözüm mümkündür. Ancak burada büyük bir sorun vardır. Devletin birisi bellidir; İsrail devleti. Ama ikinci devletin namzeti ortada yoktur. Filistin ile Hamas öncelikle bir masaya oturup devlet hâline gelecek adımları atmalıdırlar. Muhatap olarak alınmaları için bu gereklidir. Ortada devlete namzet aday olmayınca iki devletli çözüm nasıl olacaktır. Bu ortada duran büyük bir sorundur. Ortak bir akıl bu konuyu çözmelidir. Hem de acilen çözmelidir. Çözülür mü derseniz; tam olarak emin değilim.”

Soru ve cevaplarla genişleyen sohbet sırasında zaman zaman sesler yükselse de sonunda tatlıya bağlandı ve hatıra fotoğrafı çekilerek program sonlandırıldı.

ha-ber.com/Zülfikar KAM/Berlin

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.