0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır’da okunan mektubundan sonra beklenen gelişmeleri, PKK’ye yakınlığıyla bilinen Fırat Haber Ajansı bakın nasıl açıklamış.
Ajans; İmralı’da bir uzlaşma metni imzalandığını belirtiyor, AKP iktidarından beklenen adımları kendi ifadeleriyle şöyle sıralıyor:
– Savunma alanlarına (Kandil, Hakurk, Zap ve Haftanın gibi Irak’taki PKK kamplarına) yönelik hava saldırılarına son verilmelidir. Yani; silahların çift taraflı susması için taraflar, hiçbir komplekse kapılmadan, üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Çünkü; barış sürecinin olmazsa olmaz koşullarından birisi, çift taraflı ateşkestir.
– Abdullah Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve “özgürlük” koşulları, „hızla”, düzeltilmelidir. İmralı sürecinde öngörüldüğü gibi, Öcalan’ın daha aktif ve direkt olarak sürece katılması için olanaklar oluşturmalıdır. Hükümet, atacağı adımlarla İmralı sistemine artık son verdiğini göstermelidir.
Burada bir ayraç açalım ve öğrenmek için soralım. Bunlar alemi kör herkesi sersem sanıyorlar ya hani! Soralım bakalım biz körler ve sersemler:
Bu „özgürlük” ne anlama geliyor?
Serbest bırakma mı? Ev hapsi mi? Kontrollü serbestlik mi?
Hükümet hangi olanakları oluşturmalıdır ki; Apo sürece daha aktif ve direkt olarak katılabilsin?
Biz; aktif yerine etkin, direkt yerine doğrudan sözcüklerini koyalım gene de. Daha kolay anlarız.
– Silahlı unsurların sınır dışına çekilmesi kararının hayat bulması için hükümet tarafından gerekli politik ve yasal güvenceler hızla sağlanmalıdır. Öcalan’ın, “Artık silahlı unsurlarımızın sınır ötesine çekilmesi aşamasına gelinmiştir.” sözü bir sürecin başlangıcı olarak algılanmalıdır. Hükümet, üzerinde anlaşılan uzlaşma metnini bir oyun olarak algılarsa, çekilme başlamadan biter.
Bir sorumuz daha var. Siz; burada Türkiye Cumhuriyeti’ni tehdide mi yelteniyorsunuz?
„İş bu noktaya geldikten sonra sıkıysa çekilmeyin! Hele bir çekilmeyin de görün!” derse hükümet ne yapacaksınız?
Cinayetlere devam mı?
Size güvenilebilir mi?
– Hükümet; İmralı’da başlatılan süreci ilerletmek için yeni reformları hızlandıracağının açık sinyallerini vermelidir. Örneğin, KCK adı altında yürütülen ve binlerce Kürt siyasetçinin esir alındığı (tutuklandığı) siyasi soykırım davalarını kökten düşürmelidir. Rehin tuttuğu DTK eski Eşbaşkanı Hatip Dicle başta olmak üzere, BDP’li tutuklu vekiller (Faysal Sarıyıldız, Selma Irmak, Kemal Aktaş, Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhan)  dahil tüm seçilmişleri serbest bırakmalıdır.
Süreç nerede başlatılmış?
Hızlandırılmaları istenilen bu reformlar neme nem şeylerdir?
Özerk Kürdistan, Bağımsız Kürdistan da var mı bu reform paketinin içinde?
Bu köprünün altından daha çoook sular akacak. Dileriz bir sel yıkımına dönüşmezler ve bu sel önüne kattığını alıp götürmez.
Ne demişti İsmet İnönü bunların örnek aldıklarına?
„Sizi ben bile kurtaramam!” mı demişti?
Bakalım bunlar kendilerini nasıl kurtaracaklar?
Ellerini verdiler. Kollarını kurtarsınlar da görelim.

Hasan Arslan
Türkçe Öğretmeni