TÜRK EKONOMİSİ VE İŞÇİ DÖVİZLERİ

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Futbol heyecanının benliğimizi sardığı şu günlerde ele aldığım bu ciddi konu okuyucularımıza pek sempatik gelmeyecek, biliyorum. Ancak yurtdışındaki Türklerle ilgili öne çıkarılan pek çok hususun yanında giderek arka sıralara düşen bir alana, işçi dövizleri olarak adlandırılan, aslında yerleşikliğe geçildikçe bu kapsamın dışında ele alınması gereken bir konuya değinmek istiyorum. Batı ülkeleri dışındaki ülkelerde, örneğin Suudi Arabistan’da, Kuveyt’te, çok azalmış olmasına karşın Libya’da ve bu arada Türk yüklenicilerin iş aldığı Avrasya coğrafyasında hala konuk işçilik yapan yurttaşlarımız var, döviz tutarları azalmış olsa da konu Türkiye için tümüyle önemini yitirmiş değil.

İlk kez 1961 yılında Türkiye’den yurtdışına işçi gönderdik. Bu süreçle birlikte işçi dövizlerinin Türk ekonomisine kazandırılma çabası da başlamış oldu. Aslında ilk işçilerimiz Sirkeci Garı’ndan trenlere binip Almanya’ya doğru harekete geçerken Türk işçilerinin bu serüvene girmesine karar veren ve ilk uygulamaları da başlatan “Milli Birlik Komitesi Hükümeti” henüz iktidardaydı. Zamanın hükümeti ve sonraki iktidarlar işçi dövizlerini ülkenin bozulan dış ödemeler dengesinin düzeltilmesine katkı sağlayacak bir unsur olarak görmüşlerdi ve o günlerin koşullarında bu görüşlerinde haklıydılar.

Yurtdışında emeğini satan ve ülkemizdeki yakınlarına gönderdikleri tasarrufları ve çeşitli yatırımlarıyla Türk ekonomisinin döviz girdilerinde çok önemli bir yer işgal eden işçilerimiz hiç kuşkusuz ülkemizin kalkınmasına ciddi katkılarda bulundular. Sadece 1978 ile 2000 yılları arasında Türkiye’ye gönderilen döviz tutarı 75 milyar dolardı. İşin başından bugüne kadar resmi ve gayrı resmi yollardan ülkeye giren işçi dövizinin yaklaşık 200 milyar dolar olduğu tahmin edilmekte. Takdir edersiniz ki, bu çok önemli bir tutar. İşçilerimiz olmasaydı bu meblağ Türk ekonomisine kazandırılamayacaktı demek mümkün. Kısaca, Türk işçilerinin dövizleri Türkiye için daima önemli bir girdi olmuştur. Gönderilen sıcak paranın neden olduğu tüm enflasyonist baskılara ve daha yüksek yarar getirici biçimde kullanılamamasına rağmen! Nitekim 1975 yılında DPT adına Prof. Dr. Nermin Abadan Unat tarafından yapılan “Boğazlıyan Araştırması” işgücü göçünün başlangıçta umulan makroekonomik yararı getirmediğini ortaya koydu. Fakat ben yine de işçi ailelerinin sosyal ve ekonomik refahlarının yükselmesi açısından bu gönderilen dövizlerin olumlu yanını görmek istiyorum.

Şimdi bu döviz konusu açıldığında hemen akla gelen bir noktaya değinmek gerekiyor. Çok kullanılan basmakalıp bir söylem vardır: Türkiye, yurtdışındaki işçilerin dövizine göz dikmiştir, gerisi onu ilgilendirmemektedir. Bu düşünceyi zaman zaman haklı çıkaracak yaklaşımlar elbette ki sergilendi geçmişte. Yani, “döviz gelsin de yurtdışındaki vatandaşlarımız ne yaparsa yapsın”, diye düşünen siyasilerimiz kuşkusuz olmuştur. Bunları hep kınadık. Fakat ben sözünü ettiğim yanlış yaklaşımın yaşadığımız yaklaşık yarım asırlık göç sürecinde süreklilik arz ettiğini sanmıyorum. Gelmiş geçmiş Türk hükümetleri, kimi az kimi belki daha çok, yurtdışındaki vatandaşlarımıza sadece “döviz kaynağı” olarak bakmamış ve devletin – çoğu zaman çok eleştirilen – hizmetlerini de sunmaya gayret etmişlerdir.

Yurtdışındaki işçilerimizin çalıştıkları ülkelerden resmi yollardan yurda gönderdikleri dövizler bugün 700 milyon dolar düzeyine inmiş bulunuyor. Geçtiğimiz yıllarda “yeşil sermaye” olarak adlandırılan ve ne yazık ki saf vatandaşlarımızın mağduriyetine neden olan sahtekârlıklarla toplanan ve Türkiye’ye gönderilen “buharlaşmış paralar” hariç, normal vatandaşlarımızın döviz havaleleri sürekli azalma gösterdi. Bunda, Almanya’da ve diğer Avrupa ülkelerinde neo-liberal politikaların bir sonucu olarak ortaya çıkan fakirleşme olgusu kadar yurttaşlarımızın değişen dokusu da rol oynuyor. Aileler artık yurtdışında yaşıyor, yurda sadece tatile gidiliyor ve pek para gönderilecek yakın da kalmadı galiba. Çünkü günümüzde çalışanların çoğunu kendileri işçi çocuğu olarak Almanya’ya gelenler oluşturmakta. Yani, döviz gönderilerindeki düşüş normal karşılanmalı.

Ancak bugün yurtdışındaki Türk yatırımcılarının küçük çapta da olsa karlarının bir bölümünü Türkiye’de ortaklıklarla yatırıma yönlendirmelerinin mümkün olacağını düşünüyorum. Bunun için yasal ve finansal güvencelerin yanında Türk girişimcilerle Türkiye’deki girişimcilerimizi bir araya getirecek bir mekanizma oluşturulmalı. Böylece herkes için bir ekonomik yarar oluşturulması mümkün olacak. Bu konunun girişimcilerimiz, onların meslek kuruluşları ve akademisyenlerimiz tarafından ciddiyetle ele alınması sanırım uygundur. Avrupa’dan gönderilen işçi dövizi tartışmaları geride kalırken Türk girişimcilerin katkısıyla yaratılacak sinerjinin olası sonuçları doğrusu heyecan veriyor. Bilmem, siz de katılır mısınız bu görüşüme?

Dr. O. Can Ünver

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.