TERÖRLE YAŞAMAK

ABONE OL
18:12 - 01/10/2020 18:12
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

TERÖRLE YAŞAMAK

Emperyalizmin desteğiyle ülkemiz, terörle yaşamaya alıştırılmak istenmektedir. Hatta bazı kendini bilmez yöneticiler açık açık “terörle yaşamaya alışmalıyız” demektedirler. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünyada Barış” sloganını bırakıp, ‘komşularla sıfır sorun’ politikasını uygulayan aciz iktidar, ülkemizi Ortadoğu ülkeleri konumuna getirmiş ve sürekli terör eylemlerine davetiye çıkartmıştır.

Büyük kentlerde arka arkaya gelen bombalı saldırılar karşısında halk sokağa çıkamaz duruma getirilmiştir. Bu hain terörün asıl amacı, halkı sindirmek, iç savaş havası yaratmak ve sonuçta ülkemizde yaşayan insanları, ‘ver, kurtul’ psikolojisine sokmaktır. Bu amaç kısaca şöyle özetlenebilir: ‘Güneydoğu’yu ver, kurtul; yoksa sana hayatı zindan ederim.’

Bugün PKK terör örgütünü, bu terörün sorumlusu olarak gören ve rahatsızlık duyan siyasi iktidar da, Tayyip Erdoğan da samimi değildir. Çünkü bu terörün sorumlularıdır. Açılım yapıyoruz diye, 19 Ekim 2009 tarihinde PKK terör örgütünün 34 militanının, Habur sınır kapısından ülkemize giriş yapmalarına destek olmuşlardı. Bebek katili Öcalan posterleri ve PKK terör örgütü bayraklarıyla Habur’dan giriş yapan bu teröristler için seyyar mahkeme kurdurulmuş, talimatla savcı ve hakim görevlendirilmişti. 

Bunların ardından PKK terör örgütüyle Oslo’da gizli pazarlıklar yapılmış, ülkemize silah ve bomba sokmalarına ses çıkartılmamıştı. Üstelik beğenmedikleri vali, kaymakam ve emniyet müdürlerinin görevden alınabileceği için teminat bile verilmişti. Oslo’daki görüşmelere, 9 Ocak 2013 tarihinde Paris’te öldürülen terörist kadınlardan birinin iki kez katıldığı da ortaya çıkmıştı. Bu teröristle Oslo’da pazarlık yapan bir hükümetin, aynı teröristi Fransa’dan istemesi, devlet ciddiyetiyle bağdaşmaz ve terör böyle bitirilemez.

10 Temmuz 2014 tarihinde AKP, CHP, HDP’nin oylarıyla TBMM’de kabul edilen 6551 sayılı “Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na aykırı olduğu gibi, Türkiye’nin bölünmesine, parçalanmasına yol açacak bir yasadır. TBMM dışında İmralı’da yapılan gizli görüşme sonucu üzerinde anlaşmaya varılan 6551 sayılı yasayı, Anayasa Mahkemesi’ne taşımayan ana muhalefet partisi yöneticilerinin de, kusurları çok büyüktür ve gelinen noktada ‘gaflet’ ile ‘dalalet’ sınırları aşılmıştır.

Terörle mücadeleyi bırakıp, terörle müzakere yapılması sonucunda hergün yeni bir terör eylemiyle karşılaşmaktayız. Ülkemizin her yerinde patlayan bombalar sonucunda ölen ve yaralanan onlarca insanımız,  toplumu üzüntüye ve umutsuzluğa sürüklemektedir. Bu umutsuzluğun oluşturacağı belirsizlik, ülkemizde karanlık güçlerin egemenlik kurmasına yol açacak ve 12 Eylül 1980 öncesine benzer olayların yaşanmasına neden olacağı gibi, ileri faşizme doğru gidişi hızlandıracaktır.

Bugün terörün yeniden tanımlanmasını istemeye gerek yoktur. Çözüm süreci boyunca örgütün yığınak yapmasını seyreden bütün siyasilerin, bürokratların ve medyadaki destekçileri ile akil adı verilenlerin, terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan tutuklanmaları gerekir. Çünkü resmi tutanaklara dayanan suç, sabittir. Bu aşamada muhalefet partileri “iktidar terör için önlem alsın” demektedir. Terörü hortlatan iktidardan, terörü bitirmesini bekleyen muhalefet partileri varoldukça bu terörün bitmeyeceği de bellidir. 

Ancak her türlü karanlık ve ileri faşizme karşı tüm vatanseverlerin birleşerek, örgütlü mücadele yapmaları gerekmektedir. Bu örgütlü mücadele ile vatan hainlerine ve emperyalizme karşı yeniden savaş başlatılmalıdır. Büyük önderimiz Atatürk’ten aldığımız inanç ve ışıkla, bu mücadeleyi kazanacağımıza güvenmeliyiz..

Suay Karaman

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.