TEKEL İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ

ABONE OL
11:55 - 23/10/2020 11:55
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yurtdışındaki vatandaşlarımız da mutlaka izliyorlardır. Haftalardır Ankara’da özelleştirme nedeniyle kapı dışarı edilmekten beter hale sokulan Tekel çalışanları kararlı bir direnişi sürdürüyorlar. Direnişe neden olan durum, kadrolu iken 4 C adı verilen bir statüye geçirilmek istenmeleri. 12 ay yerine 11 ay ve şimdiye kadar aldıklarının yarısı kadar ücret almaları öngörülüyor. Türkiye’yi dünyanın diğer ülkelerinden daha fazla sarsan şu ekonomik kriz ortamında sosyal devlet anlayışına da hakkaniyete de uymayan bu dayatma karşısında işçiler direnmeyi sürdürüyorlar. Dün, yani 17 Ocak Pazar günü Ankara’da katılımı çok büyük olan bir mitingle ülkenin her yanından gelen emekçilerle birlikte protestolarına yeni bir boyut eklediler. Neyse ki o ilk günlerde olduğu gibi polisin orantısız saldırısına hedef olmadılar bu kez. Anımsarsanız, sıkılan biber gazı ile hak aramaktan başka bir amacı olmayan emekçiler yerlere serildiler, dövüldüler. Aralarındaki bir CHP milletvekili de polisin nazik(!) davranışından nasibini aldı. Demokratik saygı anlaşılan sadece Molotof kokteyli atan, polise saldıran, cam çerçeve indiren terörist uzantıları için geçerli ülkemizde.

Evet, sözü özelleştirmelere getirmek istiyorum. Son günlerde basına da yansıyan bir tartışma var. Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Fransız devletinin de % 15 oranında ortağı olduğu Renault otomobil firmasının Clio’nun yeni modelinin Türkiye’de üretme niyetine şiddetle karşı çıkıyor ve bu arabanın imalinin herhalde ülkesi insanlarına kazandıracağı istihdam olanağı nedeniyle Fransa’da gerçekleştirilmesini istiyor. Görüldüğü gibi Fransız devleti bir otomobil fabrikasına ortak. Aşağı Saksonya Eyaleti’nin neye ortak olduğunu bilmem söylemeye gerek var mı? Bizde ne oldu pekiyi? Bırakın Türk Telekom’un Ortadoğulu birilerine yok pahasına satılmasını, Yeni Rakıyı bile Amerikalılara sattılar. Ortada devletin pek bir şeyi kalmadı. Bir türlü akılcı bir açıklama bulamadığım bir başka satış da henüz gerçekleşmedi neyse ki. O da ülkemizdeki hayır hasenat kurumlarının en önemli gelir kaynağını oluşturan Milli Piyango. Bunu hangi amaçla satmak isterler, bilen varsa lütfen söylesin.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran zihniyet, yüzyıllar boyunca geri bıraktırılmış ve yarı sömürge haline sokulmuş bir ülkenin toplumuyla dayanışma içinde kalkınması için karma ekonomi modelini geliştirmiştir. Yani, zaten ilk yıllarda var olmayan veya çok sınırlı kapasitesi bulunan özel sektörün önüne düşülmüş ve devlet yatırımları ile ekonomide inanılmaz bir kalkınma hızına erişilmiştir. Atatürk döneminde ulusal çabaların ürünü olan, dışarıdan kuruş borç alınmadan gerçekleştirilen yıllık büyümenin oranı ortalama % 9’un üstündedir. Zamanla özel sektörümüz gelişmiş, sermaye birikimi artmış ve doğal olarak devletin bazı sektörlerden çekilmesi gerekmiştir. Buna bir itirazımız olamaz. Fakat stratejik alanlarda faaliyet gösteren devlet işletmeleri veya bilinen adıyla KİT’lerin veya özel sektör elindeki milli kuruluşların önünü ardını düşünmeden yabancılara satılmasının açıklaması benim anlayacağım bir şey değil. Hele ki bir özel bankamızın % 100’ü bugünlerde çok ciddi ekonomik darboğaza giren ve Euro bölgesini de sıkıntıya sokan Yunanistan’a satıldı. Adını vermeyeceğim Yunan bankasının özellikle Trakya bölgemizde çiftçimize cömertçe kredi dağıttığı ve karşılığında arazilerini ipotek ettiği söyleniyor. Bunun değerlendirmesini de siz sayın okurlarıma bırakıyorum.

Fransız devleti bir otomobil fabrikasının yatırımı konusunda bu duyarlığı gösterirken ve de bize özelleştirmeyi sihirli reçete olarak sunanlar kamu yararınadır deyip devlet işletmelerini korurken çalıştığı kamu işletmesi özelleştirildiği için kışın ortasında sokaklarda yatıp kalkarak ısınmak için sarıldığı battaniyenin altından cılızlaştırılmış sesini duyurmaya çalışan TEKEL emekçisinin bu hali benim vicdanımı kanatıyor.

İyi bir hafta dilerim.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.