SÜT HAZIMSIZLIĞI

ABONE OL
18:52 - 01/10/2020 18:52
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Milli Eğitim Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın ortaklaşa olarak 2 Mayıs Çarşamba günü başlattığı Okul Sütü Projesi, büyük bir skandala neden olmuştur. Proje kapsamında 7.2 milyon ilkokul öğrencisine ”okul sütü, akıl küpü” markalı ücretsiz süt dağıtımı yapılmıştır. Ancak daha gün bitmeden yaklaşık otuz ilde, beş bine yakın öğrenci hastaneye kaldırılmıştır.
Bu büyük skandal üzerine, bozuk sütleri savunmak için hükümetin bakanları arka arkaya açıklamalar yapmaya başladılar. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç: ”Çocuklar sütü ilk kez içtiğinden aşırı doz nedeniyle rahatsızlanmış olabilir.” Tarım Bakanı Mehdi Eker: ”Şikayetlerin bünyeleri süte hassas olan çocuklardan geldiği dikkat çekmiştir.” Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu: ”Alerji kaynaklı.” Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer: ”Elde ettiğimiz bilgiler bir zehirlenme vakası değil. Sorun, sütten değil, süt içme tecrübesi olmayan çocuklardan kaynaklanıyor. Çocuklardan bazılarının süt içince midesi bulanmış.” Sağlık Bakanı Recep Akdağ: ”Süt hazımsızlığından, süt şekeri hassasiyetinden doğmuştur…”

Hastanelere yapılan başvuru sayısının bin beş yüzü bulduğu Sivas’ta, Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan 150 öğrenciye ”sütten kaynaklanan gıda zehirlenmesi” raporu verildi. Sivas Valisi Ali Kolat, dağıtılan sütlerin bozuk çıktığının uzmanlarca tespit edildiğini ve zehirlenmelerin bozuk sütten kaynaklandığını açıkladı.
İlçe merkezlerine bir ay, il merkezine bir hafta tüketilecek süt verilerek, bu sütlerin saklanması için okullara dolap, soğutucu gibi araç gereçler almadan, hijyenik ortam sağlamadan, nereden geldiği belirsiz sütleri dağıtmak, ”okul sütü, akıl küpü” kapsamında akıl olmadığının kanıtıdır. Ortaya çıkan bu sorumsuzluk, çok daha ciddi, hayati tehlike doğuracak olaylar meydana getirebilirdi. Gerçi hayati tehlike meydana gelseydi, hükümet üyeleri bunun için de birbirinden ilginç ve bilimle ilgisi olmayan filimsel açıklamalar yaparak, kamuoyunu bilgilendirirlerdi.
İzmir Anakent Belediyesi yaklaşık yedi yıldır ”Okul Sütü Projesi” ile çocuklara sabah süt dağıtıyor. Dağıtılan süt, İzmir Tire’de kurulan Tire Süt Kooperatifi’nden alınarak, üreticinin, köylünün kazanması sağlanıyor. Bu projede, bugüne kadar hiç bir olumsuzluk görülmemiştir. Siyasi iktidar ise süt dağıtma projesine yeni başladı ve dağıttığı sütlerle yüzlerce çocuğu zehirledi. Yedi yıldır belediyenin dağıttığı sütte sorun yaşanmayan İzmir’de de, iktidarın dağıttığı sütler ile çocukların zehirlendiği haberi geldi. İzmir Anakent Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Okul Sütü Projesi’nde kamuyu zarara uğrattığı için yargılanmaktadır. Ancak nereden alındığı ve markası belli olmayan sütlerle, yüzlerce çocuğu zehirleyenler hakkında hukuki işlem yapılmamakta, buna karşın pişkinlikleri ise artarak devam etmektedir.
Ülke olarak süt hazımsızlığı ile boğuşurken, yabancılara toprak satışı yasası TBMM’den geçirildi. Bu yasa ile karşılıklılık ilkesi de kaldırıldı. Yabancı maden şirketlerinin de bu yasadan yararlanarak istedikleri maden alanlarını alabilmelerinin önü açılmıştır. Bu alımlara Yap-İşlet-Devret yasası, maden yasası, 2B yasası gibi yasalar da hizmet edecektir. Bunun sonucunda ülkemizin en büyük kaynaklarından bor minerallerimiz de özelleştirilerek, emperyalist devletlere peşkeş çekilecektir.
PKK terör örgütünün şehit ettiği Mehmetçiklerimiz bile artık haber değerinden yoksun kalmaya başladı. Başbakanın talimatıyla Devlet Tiyatroları’nın özelleştirilmesi için çalışmalar yapılmaktadır. Bu özelleştirme talanının ardındaki asıl amaç, tiyatro başta olmak üzere tüm güzel sanatlara son vermektir. Yüzyılın soygunu deniz feneri davasının sanıklarına dokunulmazken, sanıkları sorgulayan önceki yargıçlar, yargılanmaya başlamıştır. Ulusal bayramların kutlanmasıyla ilgili yönetmelik değiştirilerek, sadeleştirme adı altında, ulusal bilincin yok edilmesi amaçlanmaktadır. Emperyalist güçlerin denetiminde Oslo’da ve İmralı’da yapılan görüşmelerde yeni anayasa yapımı konusunda uzlaşanlar, muhalefet partilerinin de desteğiyle bölücü bir anayasanın yazımına başlamışlardır. Bunların yanında ekonomik kriz, yoksulluk, yolsuzluk, hukuksuzluk süt hazımsızlığının ardında geçici olarak unutulmuştur.
Gündemdeki süt hazımsızlığı konusu gelip geçmiştir. Asıl konuşulması gereken konu siyasi iktidarın Mustafa Kemal Atatürk hazımsızlığı, demokratik ve laik cumhuriyet hazımsızlığıdır. Atatürk’ü ve cumhuriyeti savunan yurtseverleri Silivri’de zorunlu zulüme zorlayanlar, ”ileri demokrasi” kandırmacasıyla korku salmaktadırlar. Ancak gidiş ne kadar karanlık olursa olsun, aydınlık için toplumun örgütlenerek, bu korkudan sıyrılacağının, Atatürk’e ve cumhuriyete sahip çıkacağının bilinmesi gerekir.

Suay Karaman
Tüm Öğretim Elemanları Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.