PISA SONUÇLARI

ABONE OL
18:58 - 01/10/2020 18:58
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 PISA sonuçları denince akla gelen Türk öğrencilerinin durumudur. Bununla ilgili Yeşiller Partisi Öğretim Politikası (Bildungspolitischer Sprecher) Sözcüsü Özcan Mutlu’nun düzenlediği toplantı basında oldukça ilgi gördü. Kendi yorumlarımla değerlendirmeyi tamamlamak istiyorum.

Berlin Parlamento binasında başka toplantılara da gidiyorum. Yeni yılda alınan tedbir beni önce şaşırttı. Aynı havaalanlarında olduğu gibi teker teker kontrol edildik. Bilhassa erkekleri arayan memur görevini çok titizlikle yaptı. Seksen yaşındaki insanın vücudunda kontrol etmediği yer kalmadı.
Toplantı tam dakikasında başladı. İnsan zamanına saygı, kurallar ülkesinde yaşamak ne güzel dedirtiyordu. Politikacılar dahil hiç kimseye yer rezervesi yapılmamıştı. Katılımcılar, vatandaşın temsil edildiği bu muhteşem binada eşit muamele gördü. İster istemez Berlin’de Türk Kültürevi’nde en az iki sıra unvanı olanlara rezerve edildiği gözümün önüne geldi. Düşünceler çok hızlı uçuyor. Didim’de bir edebiyat toplantısında unvanı olanların önüne üzerinde içecek ve bir de çiçek konmuş vazolu masa aklıma geldi. Belediye Başkanı Mümin Kamacı yalnız olursa halktan birisi olur. Toplantılarda nerede oturduğuna dikkatle bakmadan bulamazsınız.
Okurlarımdan birisi bu kültür farkını yazmayı unutma, dedi.
Toplantıya katılan çok sayıda öğretmen, veli ve öğrenciler vardı. Bu hoş sürpriz tüm öğrenimle ilgili etkinliklerde gelenek haline getirilmeli. Demek ki Özcan Mutlu hedef gruplarına ulaşmayı güzel organize etti.
Moderasyonu yapan Potsdam Üniversitesi Öğretim Üyesi Meral Dollnick toplantıyı kusursuz yönetti.
PISA SONUÇLARI 
 
Benim katıldığım Almanların, bilhassa vakıfların organize ettiği toplantılarda katılımcılara zaman verilir ve fikirleri önemsenir. Yalnız soru sorulmaz, konuşmacıların söylemediği, unuttuğu veya bilmedikleri bilgi, haber ve önerilerle toplantıya renk katmaları sağlanır.
Yalnız soru sorulması ikaz edildiği halde, dinleyiciler az soru sordu. Bu nedenle sondan, önerilerden başlıyorum.
Bir katılımcı genç veli, Özcan Mutlu gibi çocuklarımızın okul sorunlarıyla diğer Türk kökenli politikacıların da ilgilenmesini istedi.
Bu düşünce, burada yetişen sanatçılarımızı Türkiye veya başka ülkelere göçmeye zorladı. Film yönetmenleri Türk sözü geçmiyorsa onlara görev vermediler.
Türk kökenli diye hepsinin aynı konularda görev alması hatalıdır. Her politikacı ilgi duyduğu konuda görev almalıdır.
 
Bir emekli öğretmen, Berlin’de Türk öğretmenleri iki grupta incelenir. Konuşmacı T.C.’ni temsil ediyorsa senatörlük nezdinde çalışan Türk öğretmenler hakkında bilgi verilmez ve hiç değinilmez, diyerek tamamladı. Her iki grup öğretmenleri görevde birbirlerini tamamlarlar. Türk göçmenlerin ellinci yılını anarken birinci nesil öğretmenlerin emeklerinden bahsetmemek onlara karşı haksızlık olur.
T.C. Devleti elçilik nezdinde çalışanlar ile Berlin eyalet senatörlüğünde eğitim ve öğretim görevlileri tamamlayıcı, bilgilendirici ve birleştirici böyle etkinlikleri daha sık yapılmalıdır.
Bir genç öğretmen ana baba kursları olduğundan bahsetti. Bu kurslarda ana babalara, çocuğa nasıl yardım edeceklerine dair pratik bilgiler veriliyor.
Öğrenci verilen ödevi yalnız yapamıyorsa bir yanlışlık vardır. Ev ödevi tekrarlama ve pekiştirme amacını güder.
Ana baba çocuğa çalışma masası, ışık ayarı veya yemek kültürü, dinleme konularında yardımcı olmalıdır. Oturup ders içeriğini anlatarak, çocukla bir öğretmen gibi ders yapma zorunda kalıyorsa, ortada işlenen bir hata var demektir.
Bir başka genç öğretmen çok önemli bir konuya değindi, ders kitapları.
Sevgili okurlarım, arşive diğer yazılarıma girerseniz göreceksiniz. Bu sorunu çok sık dile getirdim. Kitap yayınevlerine yazarak ileri adımlar attığımı zannediyorum. Lütfen genç öğretmen arkadaşlarım siz de yazınız. Bazı yayınevleri yeni çıkan kitaplarını bana gönderip değerlendirme yazmamı istiyorlar. Dr. Kemal Kurt’un kitapları okuma kitapları listesine alınmıştır.
Bir birinci sınıfta %60 Türk çocuğu varsa, alfabe öğreniminde hiç Türk ismi yoksa bu alman yayınevlerinin ayıbıdır. En azından hem Türkçe hem Almancada aynı okunan çocuk adları okuma kitaplarına mutlaka girmelidir, Eda, Ali, Demet, Gül, Hakan ve Erdem gibi.
Konu ana hatları hepsi ayrı ayrı birer köşe yazısı niteliğindedir:
1. Ders kitaplarında Türk öğrencileri ve Türkiye,
tarih kitapları.
2. Öğretmen yetiştirme, ilerleme kursları çok kültürlü
bir topluma hazırlama.
3. Aileye düşen sorumluluklar ve ailenin hakları.
4. Anadolu Üniversitesi açık öğretim hizmetleri.
5. Aziz Nesin Avrupa İlkokulunun devamı olan Carl-von
Ossietzky Lisesinin tanıtımı.
Konuşmacılar çok birikimli ve uyumlu seçilmişti. Konu oldukça etraflı olduğu halde çok güzel özetleyip, etkinliği vaktinde başladıkları gibi, vaktinde bitirdiler.
 iltergh-31-01-b.jpgÖzcan Mutlu, “2000 yılında PISA neticeleri, Almanya Öğretim Sistemi’nde yanlışlar olduğunu gösterdiğinde sorumlular şok geçirdi. 2009 yılında yapılan testler 2010 yılında açıklandığında pek ilerleme görülmedi, zira önlemler alınmadı, suçlu arandı. Tartışmalar karşılıklı suçlamalarla geçti. Öğrenim içeriğinde tedbirler gerekirdi.
Okul sisteminde yapılan değişlik öğrencilerin başarılarında düzeltme gösterip göstermeyeceği gelecek test yılında belli olacak. Göçmen çocukları başarısız olduğu için başarı ortalamasını aşağıya çektiği doğru değildir”, dedi.
 
Nalân Kılıç, ikinci nesli temsilen kendi okul biyografisini sundu. Ailesi ona almanca veya diğer derslerde yardım edemedi. Ama bizim yapamadıklarımıza sen ulaş, diyorlardı. Okul ve tahsilin önemini devamlı hissettiriyorlardı. Hele kız çocuğun meslek, altın bilezik sahibi olmasının önemine büyükleri hep vurgu yapıyordu. Öğretmen ve branş bölümü başkanı olduğu lise hakkında bilgi verdi. Türkçe ve almanca Avrupa İlkokulunun devamı olan (Carl-von-Ossietzky-Schule) lisede her iki dil eş değerdedir. Bir dil ötekinden üstün muamele görmez. Türkçe ders veren öğretmenlerin %80’i Türkiye’den geliyor.
Okullara ikinci Alman devlet sınavını başardığı halde işsiz olan ikinci nesil öğretmenler işe alınmalıdır. Türk kökenli öğrencilerin oranı kadar Türk kökenli öğretmenler okullarda görev yapmalıdır.
T.C. Berlin Büyükelçiliği Öğretim Müşavir Vekili Ali Can, çok güzel statiklerle konuşmasını yaparken herkes can kulağı ile dinledi.
Prof. Dr. Faruk Şen’in Türk ve Alman Araştırma Merkezi’nden ayrıldığından beri böyle açıklayıcı rakamlar duymamıştım. Ali Bey bana grafikleri yazılı gönderince bu konuya tekrar döneceğim.
Sayılarında burada doğan çocukların nasıl yabancı yapıldığını ortaya koyuyordu. Kısaca Batı Avrupa’da okul sorunları konuşuluyorsa Türk çocuklarından bahsedildiği anlamına gelir. Artık okulların çoğunluğunu göçmen çocukları teşkil ediyor.
Konsolosluk öğretmenlerinin Berlin Okullarında dağılımını, Türkçe öğretiminde gayretlerini anlattı.
Türk konsolosluk öğretmenlerin oturma izinlerinde gayret gösteren dernekler, okuldaki sorunlarına yöneldiler mi, bilmiyorum. Benim çalıştığım okulda %60 Türk öğrenci olduğu halde gelen öğrenci yok diye kurs kapatıldı. Hem sınıf öğretmenleri Türkçe derslerini desteklemedi, hem de öğleden sonra ve ders programına ilâve olduğundan çocuğa yük olarak görüldü. Okul müfredatının, ders planının içine aldığı Türkçe dersleri ancak diğer dillere gösterilen eş değere ulaşabilir.
Anadolu Üniversitesi hizmetlerini bana yazılı gönderen Avrupa Bürosu Direktörü Dr. A. Attila Doğan’a çok teşekkür ediyorum. Not alırken etraflı yazamamıştım. Başka bir yazımda tanıtım yazacağım. Zira bu konuyu çok önemli buluyorum.
Hoşça kalın!
 
İlter Gözkaya – Holzhey 
Emekli Öğretmen 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.