KARAKIŞTAN BAHARA

ABONE OL
18:50 - 01/10/2020 18:50
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Aralık ayının başlamasıyla Tahrir Meydanı da hareketlendi. Meydan yüz binlerce Mısırlının gösterilerine sahne olmakta. Bu gösterilerin amacı öncekilere göre daha açık. Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’nin ılımlı İslamcı diktatörlüğe giden uygulamalarına karşı duruyor halk. Önceki gösterileri dakikası dakikasına naklen yayımlayan Batı basını ve Türkiye’nin yandaş medyası suskun. Üstelik tam da gösteriler ortalığı kasıp kavururken Mursi, Time dergisine kapak oluyor, “Ortadoğu’nun en önemli adamı” diye. Niye en önemli adam? İsrail’le iyi ilişkiler yürütüyor, ondan.

Tunus’ta başlayan ve ardından birçok Arap ülkesine yayılan ayaklanmalara ABD/AB ci medya, “devrim” diyerek bunun bir “bahar” olduğunu söylediler. Birçok yazıda “Devrim böyle olmaz.” deyip bunun bahar değil, zemheri(karakış) olduğunu yazdım. Nedense bu ayaklanmalar, kısmen laik ve ABD karşıtı olan ülkelerde oldu. Ayaklanmalarda ya o ülkelerdeki örgütlü İslamcılar ya da aşiretler kullanıldı. Ayaklanmaların antiemperyalist niteliği yoktu.
“Mısır halkı zor durumda, bir çıkış yolu, model arıyor. Ancak emperyalist kıskaçla dinsel tutuculuk arasında sıkışmış. Bu cendereden kurtulması gerek. (bkz. http://adiladalet.blogspot.com)” 3 Şubat 2011 tarihli MISIR başlıklı yazımda bunları yazmıştım. İşte, bir haftadır Mısır’ın birçok kentindeki gösterilerin nedeni bu. Emperyalizme dayalı dinsel kıskaçtan kurtulma isteği.
Peki, Mısır’ı ayağa kaldıran ne? Mübarek gitti, Mursi geldi. Demokrasiye kavuşacağını sanan Mısırlılar, daha katı bir diktatörlüğün demir yumruğuyla karşılaştılar. Mübarek Amerikancıydı, Mursi de aynı çizgide sürdürmekte politikasını. İsrail’le Mursi arasından su sızmıyor. Yaşamın düzenlemesi, devlet kurumlarının işlerliği dinsel kurallara uydurulmaya başlandı. Yeni diktatörün, yargıyı da kendine bağlamaya kalkışması bardağı taşıran son damla oldu. Kitleler, Mursi’yi “Yeni Firavun!” olarak nitelendirmekte. Firavunluk, mazlumlara yapılan aşırı zulmün ifadesi.
Mursi, alanları dolduran halka Mübarek’ten daha sert davranıyor. Yalnız polis saldırmıyor halka, Müslüman kardeşlerin militanları da ellerinde sopalar ve kesici aletlerle göstericilere ölüm yağdırıyor. Halk demokrasi istiyor, iktidar şeriat kurallarını dayatıyor. Dünyanın demokrasi bekçileri nerede? Neden Tahrir’i dolduran milyonlar görmezden geliniyor. Çünkü eylemciler Nasırcı. Ulusalcı, laik, antiemperyalistlere ve çağdaş bir Mısır için ayaklanmaktalar. Batı, Ortadoğu’daki bağımsızlık ruhundan, çağdaşlaşma hareketlerinden korkar. Neden mi? Bağımsız ve çağdaş toplumlar ülkelerinin emperyalistlerce sömürülmesine son verir de ondan. Yaklaşık yüz yıldır Ortadoğu’nun kanını emen Batılı emperyalistlerin korkulu rüyasıdır Mustafa Kemal. Nasır, Mustafa Kemal’i örnek almış, başkaldırmıştı emperyalist hegemonyaya, savaş açmıştı feodal geriliğe. Nasır sayesinde Arap toprakları, laik yaşamın ışığıyla az da olsa aydınlanmıştı. Bu nedenledir ki Batılı emperyalistlerle onların Ortadoğu’daki işbirlikçileri, Nasır’a da onun düşüncelerinin ifadesi olan BAAS’çılığa da savaş açtılar. Yapılabilecek en kötü suçlamalarla yalanlarla Arap çağdaşlaşması gözden düşürülmeye çalışıldı.
Emperyalistlerin “Arap Baharı” dediği, benim “Arap Zemherisi” dediğim kalkışmaların bölünmüş Ortadoğu’yu, Kuzey Afrika’yı daha çok böleceğini söyledim ısrarla (Yalnız ben değil, yüreği yurt aşkıyla çarpan herkesin düşüncesi bu doğrultudadır.). Aşiretlere teslim edilen Libya üç parçaya bölünmek üzere. Irak çoktan üç parça. Mısır, içten içe kaynamakta. Suriye, parçalanmaya direnmekte. Başta Türkiye olmak üzere birçok ülke sırada beklemekte BOP’un bölme planı çerçevesinde…
Mısır’da emperyalizme ve Ortaçağ’a karşı başlayan uyanış, Tunus’a sıçramış durumda. Bu kez Arap topraklarına karakış değil, gerçek bahar geliyor. Zaten öyle değil midir? Kıştan sonra bahar gelmez mi? İşte, doğal süreç işliyor Mısır’da. Tarihin tekerleği geriye değil, ileriye dönüyor.
Mısır’da başlayan laiklik mücadelesi, BOP’un yalancı baharıyla bölünmeye başlayan Arap coğrafyasını birleştirecek mayayı da taşımakta. Önümüzdeki günler çok şeye gebe. Maliki ve Esat’ın ülkelerinin birliği için verdikleri mücadele Arapların yeni bütünleşmeler oluşturacakları bir sürecin kapısını açmakta. AKP, ABD, AB ve Körfezdeki kralcıklar bölüyor; Nasır’ın yolundan giden Esat birleştiriyor. Tarih, kimi deliğe süpürecek dersiniz?

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.