Eve Geliş

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 Goethe bu sözünde İtalya’yı kastetmişti. Ama ben Didim’de bu satırlarımı gerçekten bakımlı bir bahçede limon ağacının gölgesinde yazıyorum. Doğanın harikasını izlerken, sevgili okurlarımı Berlin sorunlarından biraz uzaklaştırmak istiyorum. Limon ağacında olgunlaşmiş sarı meyvaları, henüz ham olan yeşil meyvaları ve çiçekleri aynı anda var. “İnsan bildiği kadar görür.”Ama ben şimdiye kadar bunu bilmiyordum.

Üç yüz metrekare anavatan, evimizin bulunduğu site Yeşilkent cennet böyle olur herhalde, diyecek kadar güzel. Bu güzelliği sitedeki çevre sorumluluğu olan insanlara borçlu zira iki dernek elele çalışıyor. Derneklerde iyi üye örneği göstermek amacım olduğu halde, komşularım kadın olmazsa olmaz, dedikleri için hiç anlamadığım denetim kurulunda görev almıştım. İyi ki, komşum banka müdürü, sözcümüz sayesinde öğreniyorum, dünyayı idare eden ekonomi, para işlerinden emekli de olsa bir öğretmen az da olsa anlamalıdır.
Geçen yazımda Bulgaristan sınırına ulaşmıştık, burada çok iyi karşılanıyoruz. Gümrük memurları çok dil biliyor. İlk defa böyle candan iyi tatiller dileyen, türkçe konuşan gümrük polisleri vardı.
Türkiye sınırında içimde garip bir huzursuzluk, yine belki bir yirmi dakikalık iş için bekletileceğiz. Ama emekli insanların artık kaybedilecek zamanı yoktur, zamanı daha bilinçli kullanmak zorundayız.
Oysa hiç beklediğim gibi olmadı, on beş dakikada hiç arabadan inmeden işimiz bitti. Rüya görüyorum zannettiğim için kendim iniyorum. Türkiye’ye giriş yapan Bulgarlar da kurallara riayet ediyorlardı, bu yeni açılan sınır kapısından ilk defa giriş yapıyoruz.
İlk durağımız Keşan oluyor. Aynı otelimizde gelişmeleri gördükten sonra, yeni çatı katında teras yapılmış, sigara içen içmeyen bölümleri ayrılıyor, ilk defa anadilinde sipariş verdiğimiz lokantada yemek yiyoruz. Laik Türkiye’nin özgürlüğünde ilk ezan sesini duyuyoruz.
Can dostumuz ustamız Üzeyir Bey araba bakımını yaptıktan sonra yerli Keşan gazetelerine uğrayıp Berlin’den  Dünya’ya açılan pencere www.ha-ber.com ‘dan bahsediyoruz, ilgi ile pencereyi açıyorlar. Önder Gazetesinde Keşan’ı neden sevdiğim konusunu konuştuktan sonra Keşan’dan ayrılıyoruz.
Batı Avrupa’da yolculuk anında kadın erkek her yerde birlikte çalışıp, yaşadığını gören bir yolcu Türkiye’ye girer girmez bir erkek dünyasına giriyor. Oteller, restoranlar benzin istasyonlarında yalnız erkekler çalışıyor. Ama Keşan’da otelimiz resepsiyonunda genç bir hanım bizi karşılıyor.
Bu ilçede kadın her alanda, günlük yaşamda yer alıyor, sevmeye değer. ….
İzmir’de dahil trafik çok düzenli, sanki hep kurallara uyan sürücüler yolda bugün. Sürücümüz bu sefer “yavaş” sözünü hemen hemen hiç duymuyor, neden Türkiye’de bu kadar çok mekanın adı “yavaş” demiyor.
Eceabat’tan Çanakkale’ye geçiş, sonra arka arkaya geçen güzel küçük beldeler ve Marmara  Denizi’nin güzelliği ile tamamlanıyor.
ilterz888za.jpg
Kaz dağları “Öğretmenin Yeri” restoranında ara veriyoruz, restoranın yeri güzel olduğundan, aç olduğumuzdan değil. Kaz dağlarında geçen masalları, sarıkızın masalını düşünüyorum.
Ayrı ayrı sahneler halinde fotoğraf çekseniz bü güzel manzarayı bozar, en iyi bir fotoğrafçı bile. Bu güzelliği bütünüyle görmek gerekir.
Ege Denizi’nin binbir çeşit mavililiklerinde, kıvrılan yollarında dinleniyoruz.
Mekanlarda yaşamı halk şiirinde, şarkılarında kalıcı yaparak renklendirmiş türk halkı.
 
” Çanakkale içinde aynalı çarşı …”
” Evreşe yolları dar. …”
” Bergama kazan kazan ver bana, …”
” İzmir’in dağlarında çiçekler açar. …”
Böylece eve geliş ile komşu ve dostları rahatlatıyoruz. Öyle ya her an kaza olabilir, ama dört teker üzerinde – beş gün dört gece – riziko biraz daha fazla. Tam yola çıkacağımız günü haber vermemiştik, bazıları merak edip Berlin’e telefon ediyorlar, nerede kaldılar, diye soruyorlar.
tosbaa.jpg
Bu bahçede doğduğunu tahmin ettiğimiz, yirmi yaşlarındaki kaplumbağa ilk ziyaretçimiz oldu.
Doğa insanlar olmadan yaşayabilir, ama biz insanlar onsuz ve insansız yaşayamayız. Terkedilmiş görünen sitede kapılar yavaş yavaş açıldıkça komşuların sevincini yaşamak, görmek gerek. Öyle ya ne kadar yalnızlık arasak da, insanın sosyal varlık olduğunu hatırlamakta fayda var.
 
Didim’deki ilk fotoğraf sergisinin açılışı çok ilginç ve güzeldi.
 
Hoşça kalın !
İlter Gözkaya-Holzhey
Emekli Öğretmen

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.