DÜNYA KUPASI ELEME MAÇLARI VE TÜRKİYE

ABONE OL
19:06 - 01/10/2020 19:06
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

DÜNYA KUPASI ELEME MAÇLARI VE TÜRKİYE

2010 Dünya Futbol Kupası Güney Afrika hayallerimiz, ilk devre maçlarının sona ermesi ve ikinci devrenin başlamasıyla yok olmaya başladı. Biliyoruz ki gerek teknik adamlarımız ve gerekse de takımı oluşturan elemanlar doğal olarak daha mucizelerin olabileceği ve matematiksel olarak şansımızın devam ettiğini söyleyerek kendilerini savunacaklardır.

İspanya’nın dayanılmaz fiziksel üstünlüğü ve akıl dolu oyununa, her iki karşılaşmada da ayak uyduramadık, belkide bazılarımız çok üstün oynadığımızı iddia edebilirler ama kişisel olarak buna katılmıyorum. Madritte oynanan ilk karşılaşmada doğrusu galibiyet bekliyordum ama maalesef olmadı, yani İspanya’dan evinde alacağımız puanlar bize daha da güç verecekti, bir golle yenildik ama başabaş bir futbol ortaya koymaya çalıştık. Çünkü kendi evimizde çok büyük baskılar altında top oynayacağımızı ve bu baskının altında ezileceğimizi çok önceden biliyor ve bekliyordum. Nitekim sonuçta öyle oldu.

Türkiye ile İspanya maçını İstanbul Ali Sami Yende izledim. Daha doğrusu izlemeye çalıştım. Müsabakanın Ali Sami Yen Stadında oynanmış olmasına hiç bir anlam vermemekle beraber acaba bu maç neden burada oynatıldı diye uzun uzun düşündüm. Sonuç olarak ta o daracık stadtın içerisinde İspanyolları boğmayı mı planladı bunu düşünen? Ama olmadı, biz boğulduk. Maçı stadın eski açık bölümünden izledim, bırakın oturmayı ayakta dahi durmak ve maç izlemek mümkün değildi, en öndeki kişiler koltuklara basarak ayağa kalkınca, tüm tirübündekiller otomotikman aynı işi yapıyor ve oturanların maçı izleme şansını otomotikman ellerinden alıyorlardı.
İlk golü atan taraf Ulusal takımımız oldu ve stadt adeta ay-yıldızlı bayraklarla kırmızıya bulandı. Evet tüm stad kıpkırmızı idi. Ama akan zaman içerisinde İspanyollar önce beraberlik ve daha sonrada galibiyet gollerini son dakikalarda atınca artık taraftardan ses çıkmaz oldu ve hatta stadı erkenden terkedenlere baktıkça aklıma 2008 Avrupa şampiyonasındaki maçlar geldi üzülerek ben de stadı terk ediyordum.

Bir kaç hatırlatma yaparak nelerden ders aldığımı paylaşmak isterim; Maç izlediğim alanda çoğu üniversite öğrencisi ve de Galatasaray taraftarı bir çok genç vardı ve birkaç bayan ile çocuklarda maçı izlemeye çalıştılar. O üniversite gençlerinin düşüncesizce İspanyol kalecisi Casillas ile gölcü Torres’e küfrederek bağırıyorlardı ve hem de Türkçe olarak, sordum, neden küfrediyorsunuz, onlar sizi hem duymuyor ve hem de dilinizi anlamıyor diye! Ama cevap çok açık ve netti; biz küfredelimde belki bir tercüme eden olur diyordu küfreden kişiler.

İşin dahada acısı bunu gören oradaki küçük çocuklar da abilerini taklit etmekte hiç geri kalmıyor ve adete üzüm üzüme baka baka kararıyordu. Çocuklar belkide neyin ne olduğunu bilmeden küfür ediyorlardı ne yazık. Buradan Türkiye Futbol Federasyonu’na seslenek istiyorum. Taraftarların ıslahı için daha ne kadar bekleyeceksiniz?

Ve birde oradaki bayanların yüzlerine bakıyorum. Gençlerimiz küfrederken kimisi hiçbirsey olmamış gibi davranırken kimisi de sanki bir şey sölenmemiş gibi umursamıyor ve böylece futbolda küfürün, şiddetin ve düzensizliğin başını çekiyorduk adeta. Sonuç olarak kaybedilen iki maç ve sıfır puan. Futbolda başarının sadece duygusal sömürü ile olmayacagını umarım anlamıştır insanlarımız.

Her şeye rağmen Milli Takımımıza yine de arta kalan maçlarda başarılar diliyorum.

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.