ANKARA ANKARA

ABONE OL
18:13 - 01/10/2020 18:13
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ANKARA ANKARA


Ankara, her sıkıştığımızda mutlak bir çözüm bulunacağı sığınağımızdı.
Kurtuluş yollarının çizildiği, kara bahtımızın açıldığı, kalbimizin attığı umudumuzun yeşerdiği bir simgemizdi.
Yedi düvelin aç kurtlar gibi topraklarımıza saldığı kan emicilerin, her bakımdan üstün sayılan merhametsiz ordularının bile kapısından döndüğü, düşmana göğsünü tunçtan-siper etmiş bir şehirdir Ankara.
Her bahtı karanın umarıydı Ankara.
Ankara’nın taşına bakarken
Gözlerimizin yaşı akarken
Mustafa Kemal Paşa’nın uyanmasını beklerdik.
Türk halkının nelere kadir olduğunu dünya aleme kanıtladığı bir mucizenin çekirdeğiydi Ankara.
Sevr’in utancından, Lozan’ın onuruna ulaşan bu Anadolu Destanının yaşanmış gerçeğiydi Ankara.
Sokakları, caddeleri yeni bir vatanın modern ve çağdaş vitrini olarak tasarlanmıştı.
Bilgi toplumunda olması gereken her yeniliğin alt yapısı Ankara’da başlatılmıştır.
Hukuk Fakültesi, Tıp, pedagoji, güzel sanatların her dalı; resim opera müzik, tüm çağdaş ülkeler düzeyinde bir kültür devrimini Ankara’dan tüm yurda dalga dalga benimsetme seferberliği başlatmıştı.
Ankara’nın bugününü gördükçe insanın ufku kararıyor.
Ankara’da bir Anıtkabir kalmış ayakta duran.
O düzenli, o her bir yanı-gecekondusu dahil-bilgi düzeyi ekonomik düzeyinden ilerideki bilinçli halk gitmiş, yerine pısmış, yılgın, umarsız, sorumsuz bir kalabalık yığını gelmiş.
Sanatın içine tükürenler, milletin kutsalına küfredenler, yasa tanımaz, gösteriş meraklısı haramiler ahtapot gibi sarmalamış, sülük gibi kan emiyorlar, kandan besleniyorlar.
Varlığını anaların gözyaşına, gencecik insanların dökülen kanlarıyla sürdüren çapsız, ilkesiz, ülküsüz sığ siyasetçilerin sözünün geçtiği bir ülkenin aynasına dönüşmüş Ankara.
Eciş-bücüş canavar figürlerini, zekâ kıtlığı çeken toplumların masal dünyasını süsleyen robotik ucubeleri boş gözlerle seyrettiren haramzadelerin hükmüne teslim edilmiş Ankara.
Tüm olumsuzluklara karşı, devamlı çatışan ama kurtuluşu amaç edinmiş, bütçesinde para, yatacak doğru-dürüst yatağı olmayan, ama bağımsız bir ülke ülküsünde kenetlenmiş o meclis gitmiş, vatan-millet diye çırpınan bir avuç yurtseverin azınlıkta kaldığı bir ihanetçiler barınağına dönüşmüş.
Vatan millet yerine çoğunluğun kifayetsiz muktedirin doyurulamayan hırslarına teslim olmuş vatansızların yuvasına dönüşmüş.
Terörün, eşkıyalığın, önünü kesmek, nedenlerini bulup ülkeyi selamete çıkarmak için toplanan meclis, ”Ne gerek var? Terör biterse, soygun biterse, eşkıyalık biterse bizde biteriz.” diyen çoğunluğun oylarıyla bir başıbozukluğa teslim oldu.
Gencecik Mehmetçikler, yeni evli polisler, barış diyen yurtseverler üçer-beşer toprağa düşerken, kandan beslenen kifayetsiz muktedirler neredeyse zil takıp oynayacaklar.
Cenaze töreninde İmamın elinden mikrofonu kapan fırsatçı, dirseğini tabuta dayayarak siyasi nutuklar atmakta.
Başbakan yardımcıları, bakanlar halkın öfkesi karşısında kaçacak yer ararken, tarafsız olacağına namusu ve şerefi üzerine yemin etmesine rağmen ”tarafsız olmayacağını” söyleyen cumhurbaşkanı
Bahçeli’den aldığı destekle; Anayasayı, yasaları tanımadığını ilan ediyordu.
Ankara’da Kaçak Sarayın şaşalı parlaklığında Erdoğan ve ailesi hanedan sefası sürerken şehit evlerinden yükselen çığlıklar vicdanları kanatmakla kalıyordu.
Bir şehit yakını; ”Bahçeli aile kavramını, evlat sevgisini nereden bilsin?” Diye tepkisini vurgularken çaresizliğini anlatmaya çalışıyordu.
Ankara öylesine yaban ki geçmişine.
O düzenli, örnek şehir, aydın, çağdaş modern Ankara gitmiş; kalabalıkların doldurduğu bir köy gelmiş sanki. Düzensiz, plansız, hoyrat ellerde ucubeye dönüşmüş.
İçim sızladı…
RTE hakkında elinde önemli dosyalar olduğu öne sürülen Melih Gökçek’in dokunulamazlığı her yaptığı yasadışı işlerden anlaşılmaktadır.
Atatürk’ün Ankara halkına bağışladığı Atatürk Orman Çiftliğini babasının malı gibi kullanmasını Mimarlar Odası ve diğer sivil toplum kuruluşları yargı yoluyla yasadışı olduğunu kanıtlamalarına rağmen pervasızca yargı kararlarını elinin tersiyle itmeyi alışkanlık edindi.
Anakara’yı parsel parsel sattığı Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından açıklanmasına rağmen dokunulmayan Gökçek belli ki gücünü kaçak sarayın yasa tanımaz kifayetsiz muktedirinden almaktadır.
Bu yazıyı yazarken Ankara Saime Kadın Mahallesinde bir gür sesli biri bildik marşı söylüyordu:
”Ankara’nın taştır yolu
Hırsız sarmış sağı solu
Sen gösterdin paşam bize
Böyle günde doğru yolu.”
Biraz uzaktan geliyordu ve biraz duruyor tekrar marşa devam ediyordu.
”Tanıyor musunuz bu kişiyi?” Diye sordum.
”Sinirleri bozulmuş garibin biri, ama bilgili…” Dediler.
Benimde sinirlerim bozuldu;
Ankara’nın taşına bak
Gözlerimin yaşına bak
Uyan uyan Gazi Paşa
Şu zalimin işine bak…

Yıldız AKALIN

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.