ALGI VE KÜLTÜR

ABONE OL
18:22 - 01/10/2020 18:22
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

ALGI VE KÜLTÜR

Çocuk küçük yaşta toplumda neyin kabul edilebileceğini önce ailede öğrenir. Kötüyü iyiden ayırmayı, sonucunu yaşadığı toplumun özelliklerine göre kavrar, bilinçlenir.
İzlenimlerin güçlendiği yönde yorum, mesaj ve eleştiriyi alır, davranışlarına ona göre etkiler.

Geçmişte yaşanılan deneyimleri, okuyup öğrendikleriyle birey bir kültür oluşumu ile bütün olur. Algılar kültür seviyesine göre değişir. Yaşanılan her alanda kültür varlığını gösterir. Eğilimler ona göre gelişir ve yönlenir. Gece pencere tıkırdısı duyan biri, hırsızlık başından geçmediyse önce rüzgâr olduğunu sanır. Başından hırsızlık olayı geçen biri hemen kalbi çarparak tıkırtıya bakar.

Tatilimi geçirdiğim Didim-Yeşilkent sitesinde hemen hemen hiç İngiliz komşu kalmadı, evlerini satıyorlar. Hırsızların ilk kurbanı, sonra Avrupa’da yaşayan Türkler. En son sırada Ankara, İstanbul’dan gelen yazlıkçılar. Polis girilen evlerde tedbirinizi alın deyip, tutanakları yazıyor, bir daha vatandaş hiç bir şey duymuyor. Hırsızın yaptığı yanına kâr kalıyor. Okuduğum istatistiklere göre Almanya’da yüzde onbeş hırsızlık olayları aydınlanıyor.

Kendisini yetiştirmeyen insanın algı alanı dar olduğu için yorum, eleştiri kabul etmesi zorlaşıyor. Söylenene değil, kimin söylediğine bakıyor. Türk toplumunda baba figürü olanlar başkan olarak saygı görüyor. Sitede bağıran birini bağırarak dolaşmasının yasak olduğunu uyaran kadın ise, buranın bir başkanı yok mu, diye kadına değil yanında varsa erkeğe soruyor. Almanya gibi kurallar ülkesinde yaşamış biri Türkiye’de çok zorlanıyor. Konulan kurallara uymama sporu var. Sitenin içinde konteyner kimin kapısına yakınsa uzaklaştırıyor. Ambalaj çöp değildir, iyi ama bana yakın olmasın, öteki benim kadar önemli değil, kurallara uymayan çoğunlukta olduğundan dolayı, bu varsayımlar düzensizlik yaratıyor. Sık sık hayat üniversitesi kavramını kullanma ihtiyacını duyuyor insan. Davranış ve sözleri birbirini tutmayan, kişiliğine yakışmayan akademisyen az değil. Bu nedenle kültürlü insan derken diploma kastedilmemeli.

Öyle işçiler, bekçiler tanıdım ki, gerçekten hayat üniversitesi bitirmiş, doğru dürüst. Bilhassa kadın cemiyete evli ise katılıyor. Kadın kadına, erkek erkeğe sıcak samimi davranışlar hoş karşılanırken ayrı cinsten iki insan ilişkisine mesafe konuyor. Toplulukçu kültür özellikleri öne çıkıyor. Bir gruba ait olma, o grup içinde emniyette oluyor.

Grupta dayanışma, grubun çıkarlarını kendi çıkarlarının önünde tutma eğilimi var. Bu nitelikler gruplar arası yok, farklı gruplar arasında çatışma, bilhassa şu anda Türkiye’de çok fazla.

Hayat için altın öğütler veren uygulama dersi öğretmenimin sözlerini hatırladım. Gruplaşma normaldir, ama grubun kapısı bireyin girme veya çıkma arzusuna daima açık tutulmalı, rekabet verimi artırmaya yaramalı. Düşmanlık duygusu, çekememezlik yaratmamalı, demişti. Grup içinde farklı bir ses olunca uyum bozucu bir tutum olarak görmemeli. Çeşitli düşünce ve kültür birikimi toplumsal gelişime yarar. Empati kurma becerileri varsa birlikte yaşadığı grubun düşünce ve duygularını anlama isteği olur. Anlarsa kuralı kabul eder.

Yaşanmış olaylara anlam verme, davranış nedenleri kavrama, çevresel ipuçları değerlendirme, mevcut duruma eleştiri ve yorum getirme sosyal yaşam için hayati önem taşır.

Duygusal davranma, nesnelden önce geliyorsa direk konuşulmaz, ima ve tahminlere yer verilir. Toplumda yerleşik özellikler gelenek halinde kalıplaşır. O zaman değişime ayak uyduramaz grup üyesi.

Güç mesafesinde çalışanlarını serbest bırakan bir yönetici belirsizlik yaratır, disiplinsiz olarak algılanır.

Bu deneme okulunda öğrenciye sonsuz gibi görünen hürriyet verilir. Kendi ders plânını, ne öğrenmek istediğini seçecek olsa disiplinli otoriter babası olan bir çocuk o okulda başaramaz. Çocuğa ne yapacağı baba tarafından dikte edilir. Çocuk kendisi için hiç bir konuda seçemez, karar veremez.

İnsan kendi bakış açısına alışmıştır. Alışılagelen bakış açısının dışına çıkma imkânsız hale gelir. Güvenilir otoriter yöneticinin söylediğini harfiyen yerine getiren kişi güvende hisseder. Değişime ve gelişmeye katı kurallar içinde kapanır. Tüm yeniliklere karşı koyar.

Bir dernek yönetim üyesi site görevlisine, işçiler için güvenlik kurslarına katılsanız iyi olur, diyor. İşçinin cevabı boş ver biz kendimize dikkat ederiz. İş yerinde kaza geçiren arkadaşının kendisinin hata yaptığına inanıyor. Yeni yöntemlerle farklı bir yol açmayı, karşılaştırmaya fırsat vermiyor.

Algılama kültür birikimine göre değişir. Bu nedenle algı ve kültür içiçe olup, şahsın davranışına yön verir.

Hoşça kalın!
                  
İlter Gözkaya-Holzhey                                                                   

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.