‘’KONUKLUKTAN” GÖÇMENLİĞE GEÇİŞ (II)

ABONE OL
23:17 - 03/03/2024 23:17
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Avrupa’nın savaş sonrası gereksinim duyduğu işçi açığının çoğunluğunu Türkiye’den önceleri süreli getirilen işçiler, daha sonra kalıcı olmaları ile yeni sorunlar oluşmaya başladı.
Önceleri yurtlarda barındırılan işçiler burada kalıcı olmalarıyla önce eşlerini, daha sonra çocuklarını getirerek ailece yaşamaya başladılar.
Aile olunca yurtlar yerine ev kapsamında konut sorunları yanında çocukların eğitimi gündeme gelmesiyle okul sorunları, eğitimciler gereksinimi sorunu ortaya çıktı.
Avrupa, özellikle Almanya bu konularda önemli yanlışlıklara neden oldular.
Başlarda ailelerin yaşadıkları çevrelere uyum sorunu göz ardı edildi.
Bunun sonucu ileride önemli bir sorun oluşturacak gettolaştırmanın önü açıldı.
Araplar, Türkler, Yunanlılar, İtalyanlar semtlerde, mahallelerde ayrı ayrı kümelendiler.
Daha sonra çocukların eğitim sorununu başlarda Avrupa’ya –özellikle Almanya’ya işçi olarak gelmiş öğretmenler yanında, sanat okulu mezunu, ortaokul eğitimi almış kişileri öğretmen olarak atayarak o sorunu gidermeye çalıştılar.
Daha sonra ülkeler arası anlaşmalarla gerçek öğretmenler getirme kararı alınmıştı.
Ben o yıllarda Sivas’ta öğretmenlik yaparken Ankara’da Yurtdışına öğretmenlik için yapılan sınava katılmıştım.
O dönemde Ankara-İstanbul-İzmir’de yapılan ve beş yüz öğretmenin gönderileceği sınava otuz binin üzerinde öğretmen katılmıştı.
Bir süre sonra Ankara’dan sınavı kazandığım bildirildi.
Ankara’da mülakata katıldım ve 28. sırada olduğum bildirildi.
Fakat iki yüz öğretmenin atanmasına rağmen bana sıra gelmeyince Ankara’da Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğünde şube müdürlüğüne nedenini sormaya gittim.
Şube Müdürü A. Aşçı ile görüştüm gönderilmeme nedenini sordum.
Listeyi çıkardı ve orada ismimi buldu. Üzeri kırmızı kalemle işaretlenmişti. Bana döndü:
‘’Siz TÖB-DER üyesi misiniz? ‘’ Dedi. ‘’ Evet’’ deyince, iki ellerini yana açarak ‘’yapacak şey yok’’ dedi.
‘’TÖB-DER yasadışı ise neden kapatılmıyor? Dedim ve çıktım. Devir MC Hükümetler dönemiydi.
MC Koalisyonu yerine Ecevit Hükümeti gelince Almanya’nın Münih şehrine atandım.
Münih’te Alman okulunda Türk sınıfında Türkçe öğretmeni olarak göreve başladım.
Öğrencilerimiz haftada sadece beş saat Almanca ders dışında diğer bütün dersleri Türkçe idi.
Türk öğrencilerin Lise-Üniversite, Sanat Okulu şansları yoktu, sadece işçi olabileceklerdi!
Münih’e geldiğimin üçüncü günü şimdi rahmet ve sevgiyle andığım arkadaşım Orhan Öztekin ile kaldığımız pansiyona yakın bir yerde Halk Derneği yazılı zile bastık.
Dr. Etem Ete, Tuncer Güzeldere, Remzi Yazgan ile tanıştık.
Daha sonra Berlin’den Münih’e atanan Hasan Arslan ile hem federasyon hem de sendikal

28 Eylül 1978 de üyesi olduğum HDF Halk Dernekleri Federasyonunda başladığımız Eşit Haklar Mücadelesine ve Türkiye’deki Sosyal Demokrat Partilerle arasında üstlendiğimiz köprü olma görevini özveriyle sürdürdük.

O dönemde Münih’e atanan öğretmenler arasında TÖB-DER’li öğretmenlerle Alman Sendikalar Birliği DGB’nin Eğitim Bilim Sendikası GEW’de Yabancılar Grubunu kurduk.
GEW ile bağlantımızı işçi olarak geldiği Münih’te öğretmen olarak atanan İsmail Bulan sağladı.
Münih Halk Derneğinde Hasan Arslan arkadaşımızla birlikte diğer öğretmen arkadaşlarımız Hüseyin Çolak, İbrahim Kaygısız, Münih İşçi Derneğinden Güven Pamir ile eğitim alanında birlikte çalıştık.

GEW’nin bize öncülük için görevlendirdiği Eğitim Profesörü ile Türk Çocuklarının, Alman çocuklarıyla eşit eğitim olanağı sağlayacak programı Alman makamlarına kabul ettirdik.
Bu çalışmalar sonucu bugün yetenekleri olduğu için birçok öğrencimiz mühendis, doktor, bilim adamı, işadamı olarak sadece ailelerin değil bir parça katkımız olduğu için hem gurur hem de emeğimizin karşılığını alma sevincini yaşıyoruz…
Daha sonra HDF içinde bazı arkadaşlar siyasal İslamcılarla, aşırı milliyetçilerle, Alman devletinin de maddi katkısıyla Sosyal Demokrat Halk Dernekleri Federasyonu (HDF) ten ayrılarak cemaat örgütlenmesini tercih ettiler.
Kimi arkadaşlarımız inanç bazında ayrılarak Alevi örgütlenmesini kurarak, kimi Kürt kökenli arkadaşlarımız de etnik bazda örgütlenerek ayrıldılar.
HDF, dün oluğu gibi bugünde sadece üyelerinin aidatlarıyla eşit haklar mücadelesi yanında Türkiye-Avrupa Sosyal Demokratları arasında köprü olma görevini sürdürmektedirler.(*1)
Baykal’ı Erdoğan ile gizli anlaşmasına karşı çıktığımız için o dönemde CHP ile ilişkilerimiz azalmıştı.
Baykal’dan sonra CHP Genel Başkanlığı döneminde eşinin akrabası HDF’in karşıtı olan Ali Kılıç yurt dışında başlatılan CHP örgütlenmesini Alevi Derneklerine devretmesi CHP’nin Almanya’da zayıflamasına neden oldu.

YILDIZ AKALIN

(*1) HDF Ertekin Özcan, Ercan Karakaş, Etem Ete, Merih Önel, Ahmet İyidirli ve Necip Şahin’nin genel Başkanlığı ile mücadelesine devam etmektedir.
Ayrıca Bakanlık döneminden bugüne kadar bize her türlü katkı ve dayanışma içinde bulunan Fikri Sağlar ile halen birlikte mücadelemizi yürütmekteyiz.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
    Tüm Yorumlar (1)
    • Hulusi Bekki

      Sevgili kardeşim,Emeğinize sağlık. Yazınızı sonuna dek okudum .Hizmetleriniz için teşekkür ederim.Selam ve sevgiler…

      Yanıtla
      +0
      -0