KAYIP SİCİLİN PERDE ARKASI (1)

ABONE OL
20:08 - 07/10/2023 20:08
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Recep Tayyip Erdoğan, yakın zamana kadar Laik Türkiye Cumhuriyeti yerine ‘’Osmanlı rejimini geri getirme mücadelesi verdiği’’ –hem ülkede hem de yurtdışında- kabul görmüştü.

Buradaki çelişki, Sevr ile Osmanlı Türklerini Avrupa ve Anadolu’dan Orta Asya’ya gönderilerek yerlerine Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da, Arap çöllerinde sınırlarını çizdiği çakma devletçikler kurdurmak isteyen o dönemlerin lideri konumundaki İngiltere ve ABD öncülüğündeki emperyalizm yüz yıl sonra neden Osmanlı’yı hortlatsın ki?

Mustafa Kemal’in öncülüğünde Kurtuluş Savaşıyla emperyalizmi ilk kez yenerek, Bağımsız-Laik-Uygar Türkiye’nin bu ülkelere model olmasından korkuluyordu.

Hele 2. Dünya Savaşını Türkiye ve İran topraklarına taşıyarak Avrupa yerine bu ülkelerin can ve mal kaybını önleme planını da İsmet İnönü’nün razı olmamasına DP ile bir bedel ödetmeyi denemişti.

İşbirlikçi iktidarlar ve darbelerle de başaramayınca ‘’Ilımlı İslam’’ planını devreye soktular.

Necmeddin Erbakan-Abdullah Gül, Melih Gökçek ve Recep Tayyip Erdoğan arasından biri bu projenin Türkiye ayağı atanacaktı.

Erdoğan daha Beyoğlu Refah Partisi İlçe Başkanı iken 1984 tarihinde ABD Büyükelçisi Yahudi kökenli Morton Abromowitz ile görüşmesi gerçekleştirildi.

Bu görüşmeyi sağlayan eski solcu Ruşen Çakır idi. (* 1)

Morton Abromowitz, 1996 yılında Erdoğan’ın İBB Başkanı makamında tekrar ziyaretinde Erdoğan’a: ‘’Türkiye’nin geleceği için çok önemlisiniz!’’ Diyordu…

Erdoğan, yargı kararıyla siyasi yasaklı konumuna gelesine rağmen, 2001 yılında Yahudi Lobi Örgütü ADL örgütü başkanı Abraham Foxman ile Abdullah Gül aracılığı ile gizli bir görüşme yapmıştı.

İşte bu görüşmeden sonra Erdoğan ADL’in tam güvenini sağlamıştı.

Abdullah Gül, Fazilet Partisi Genel Başkanlığı adaylığını Recai Kutan’a karşı kaybedince Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında AKP kuruldu.

ABD kararını vermiş, Büyük Ortadoğu Projesi  (BOP) Eş Başkanlığına Erbakan, Abdullah Gül ve İ. Melih Gökçek’in üstü çizilerek Eğitim, birikim bakımından en son sırda olan Recep Tayyip Erdoğan seçildi.

Erdoğan, 17-21 Nisan 1995, 17-22 Kasım 1996, 20-23 Aralık 1996- 20-Mart 1998 ve 16 Temmuz 2000 Tarihlerinde ABD de ziyaretlerde bulunmuştu.

Bu ziyaretlerde ve daha sonraki ziyaretlerde Dışişlerini dışlaması, diplomatlar yerine Ömer Çelik, Cüneyt Zapsu ve Egemen Bağış bulunması bazı kuşkuları ileride haklı çıkarmıştı.(**2)

2002 Genel Seçimlerinde ABD’nin öngördüğü gibi AKP %34,3 oyla meclisin %65 oranında(363) milletvekili sayısı ile tek başına iktidar oldu.

Muhalefet partisi olarak gerçek oyu %5 oyu varken DSP’nin ayrı, SHP-CHP birleşmesinde CHP’nin başına geçen Deniz Baykal % 19,3 oy oranı ile 153 Milletvekili ile anamuhalfet partisi oldu.

Erdoğan’dan başka Beyaz Sarayda ağırlanan, bugüne kadar açıklanmayan ‘’verilen söz’’ karşılığı partisini bile aydınlatmadan Erdoğan’ın yasaklarını kaldırılmasına katkı vererek bugün ki Erdoğan’ın geldiği ‘’Devletin tek sahibi’’  noktasına getiren Deniz Baykal bu ödünlerin karşılığını bir kasetle aldı! (***3)

Erdoğan’ın ABD tarafından bu denli korunması, şaibeli bir öğrenim durumuna rağmen tercih edilmesinin nedeni Erdoğan’ın 11 Ağustos 2004 tarihinde Gürcistan ziyaretinde: ‘Ben Gürcü’yüm, eşim Arap’tır. Ailemiz Batum’dan Rize’ye göç etmiş bir GÜRCÜ ailesidir!’’ Demişti.

16 Nisan 2011 Tarihinde Rize’nin Güneysu ilçesini ziyaretinde; ‘’Potamya’ya hoş geldin Potamya’nın gururusun!’’ Diye karşıladılar.

Erdoğan’ın belediye başkanlığı dönemindeki yargıya taşınmış yolsuzluk dosyalarına rağmen böylesine hızlı yükselişi gerçek gazetecilerin araştırmalarını başlatmalarıyla karanlıkta kalan bazı gerçeklere ulaştılar.

Cemaat-AKP komplosuyla başlatılan ‘’Ergenekon Kumpasları’’ ile AKP-FETÖ iktidarının önünü açmak için devletin tüm temiz ve Laik Cumhuriyet’e bağlı makamlar yanında aydınlar, dürüst gazeteciler de bu kumpaslardan payını alarak tutuklandılar.

Ergun Poyraz, Soner Yalçın, Mustafa Hoş, Barış Pehlivan Barış Terkoğlu ve daha nice ve daha başka araştırmacı gazeteciler yolsuzlukların, kumpasların içyüzünü aydınlatırken yıllarca AKP-FETÖ’nün toplama kamplarına dönüşen SİLİVRİ ZİNDANLARINDA kimi canını, kimi gençliğini, kimi yakınlarını kaybetti.

Ama bütün bu baskılara, tehditlere rağmen bu namuslu gazeteciler durmadılar, kaldıkları yerden

Saklı Sicilleri Aydınlatmaya koyuldular!

Bu burada bitmedi devamı haftaya…

Yıldız AKALIN

  

(* 1) Mustafa HOŞ: BİB BOSS- S/117 –Ergun Poyraz: Musa’nın Çocukları- Diplomasız- Refah’ın

        Gerçek Yüzü-Faili Meçhul mü?-Soner Yalçın: Faili Meçhul-Efendi-Saklı Seçilmişler…..

 

(**2) 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet skandalında en önemli sırdaşı Ömer Çelik yanında Rüşvet

Kanıtları kamuoyuna görüntülü olarak yayınlanan Egemen Bağış ve onun Kıbrıs ve Avrupa ayağındaki sırdaşı Ozan Ceyhun hakkında soruşturma açılmadığı gibi ikisi de Büyükelçi olarak atandılar. Onların Yüce Divanda yargılanmalarını isteyen Ahmet Davutoğlu başbakanlıktan azledilmişti.

 

(***3) Deniz Baykal bu ihanetinin karşılığı yerine getirilmeyen ‘’Cumhurbaşkanlığı’’ sözü yanında sus payı Halk TV’nin Aslı Baykal tarafından 3 Milyon Dolara satılması da bir bedel miydi? Sır!

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.