GENÇLERE ve GENÇ KALABİLENLERE

ABONE OL
01:17 - 14/01/2024 01:17
2

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Gençlere ve de “GENÇ kalabilenlere” seslenmek istedim bir an:

Dünyayı, ülkeleri, insanları, farklı toplulukları, çeşitli kültürleri çok küçük yaşlarda tanımak, araştırmak, görmek, okumak gerekir.

Benim çocukluğumda Faik Sabri Duran’ın kitapları vardı: “İnsanlar alemi, Kaşifler alemi, Hayvanlar alemi… ”

Bir de “Jules Verne” kitapları, bilim-kurgu romanları…

İlk edindiğim kitapların içinde idiler:

İlkokul 3. sınıfta başladım kitap satın almaya ve onları okumaya, kitaplık edinmeye…

İnsanlar okumalılar ve de “kesinlikle” yazmalılar, isterim…

Çağdaş ve uygar olmak isteyen insanlar en az bir “yabancı dil” öğrenmek için çalışmalılar.

Her gün elindeki zamanını “dil”, okuma, araştırma için harcamaya hazır olmalılar.

Gençlerin kesinlikle çok iyi İngilizce konuşabilir olmaları gerekir.

Bunun için de ilk önce kendi anadilinde çok güçlü olabilmeliler.

Almanya’da yaşayanlar için de Almanca’yı kendi dili gibi bilmeleri ve bu dilde çok güçlü olmaları da beklenilmelidir.

Yaşamının yaşlılık ve emeklilik dönemine girenler de bir yabancı dil için “uğraş” vermeliler.

Her bir DİL beyni ve beynin çalışma sistemine etki yapacaktır.

Kültürel anlamda da bir çeşitlilik ve de zenginlik olacaktır.

Farklı anlama ve kavrama olanaklarını yaşayacaklardır.

Bir de “teknik” ile ilgileniyorlarsa “yazılım dilini” de öğrenmeliler.

Bizim insanımız, gencimiz bilimde daha çok bir “batılı” gibi yetişmeliler.

Ama kalpleri ve hisleri daha çok bir “doğulu” gibi olmalı.

Yaşamı her an da “öğrenmek” ile ilgili olmalı, öğrenme ve araştırma merakı taşıyabilmeli…

Gözlemleri ve deneyimleri çok geniş olabilmeli.

Çocuklar, gençler mümkün olduğu kadar kentleri, sokakları, özellikle de eski tür çarşıları, esnafları, el zenaatlarını gözlemlesinler, dolaşsınlar.

“Beyin, hafıza” bu gördüklerini algılayacak ve çok geniş bir hazinenin içerisine bunları depolayacaktır.

Hiç ummadığınız yerde ve konuda bu gözlemler çok işe yarayacaklardır.

Hele bir de bol, bol kitap okuyup, kitap toplayabiliyorsa çocuklar, gençler…

Kesinlikle ileride öz güveni yüksek, mutlu ve huzurlu insanlar olacaklar.

Lise üstünde ise ilk başta Avrupa ülkelerini, Amerikayı gezip görüp ve de orada biraz da çalışmayı araştırmalılar.

Gençler için birçok ülkede çok avantajlı olanaklar var.

Hiç bir yerlere gidemeyenler için ise, YOUTUBE’den gezi programlarını, belgeselleri önereceğim.

Örneğin her bir TV kanalının bu konuda var olan programlarını araştırsınlar…

Çok yönlü, çok renkli, çok hareketli, çok çeşitli bir GÜN yaşamak gerekir.

Biraz resim, boyama, çizgi desen… biraz dans… biraz okumak…. aklına gelen konuyu araştırmak… ille de topladığı verileri “arşivlemek”…

Bilgisayar kullanmak ve bilgisayarda iyi bir arşivleme çalışmaları yapabilmek hem çok yararlı, hem de sağlıklı bir çalışma olacaktır.

BOŞ laflara, dedikodulara, onun bunun dediklerine BAKMAYIN siz.

Asıl kendi emeklerinize, elinizdekilere, depolarınıza, arşivlerinize, yeteneklerinize, hislerinize ve de gözlemlerinize BAKIN!

Tüm bu saydıklarımı, önerdiklerimi “iyi bir insan olabilmek”, “iyi bir bilinçli yurttaş olabilmek”, “kandırılmamak” için düşündüğüm birer adım ve bakış açısı olarak kabul edin.

Sanki, kendimizi bu alt yapılarla, donanımlarla hazırlayıp, geliştirdiğimizi düşünün…

Ama SAKIN yaşama şevkini, heyecanlarınızı, hareketliliğinizi, atlayıp-zıplamalarınızı yitirmeyin, onlara “yasak” getirmeyin.

Hep kendinizi yetiştirin ve de kendinize güvenin.

Hepsi bu kadar değil tabii ki…

Daha neler, neler ekleyebiliriz kim bilir…

Yaşadığımız toplumu, ülkemizi de sevmemiz gerekir.

Ülkenin, toplumun, insanların sorunlarını görmek, tanımak, araştırmak, nedenleri üzerine düşünmek ve fikir geliştirmek de gerekir.

Son dönemlerde ortaya çıkan büyük kargaşalıklar, sıkıntı yaratan ekonomik çöküş, , geçim derdi, siyasal dalgalanmalar ve güvensizlikler, hukuk tanımazlıklar, çeteleşmeler… artık herkesin görüp, tanıdığı ve bildiği durum…

Bunları görür olmamız ile umutsuzluğa kapılıp, içimizi karartmamız ise hiç gerekmemeli.

Tam tersine “bu böyle gitmez”, “bu durum kesinlikle değişmelidir” diyebilmeliyiz.

“Aklımızı” çok iyi kullanıp, sağ duyulu olarak ortalığı çok iyi analiz edip, eleştirip, gerçekleri algılamaya çalışmalıyız.

Bir de birilerinin bizleri “kandırmasına”, yaptıkları “algı propagandalarına” kapılmamalıyız.

Her türlü medya, basın, yayın, reklamlar, “görünür-görünmez algı yönetimleri” ile çok hızlı çalışan bir sistemin olduğunu ve bunların bizim “özgür irademizi” hedef aldığını ise asla unutmamalıyız.

Ne kendimizi salmalıyız, ne de miskin ve umutsuz, çaresiz, yenilmiş… olup dünyaya sırtımızı çevirmeliyiz.

Bu günlerin hemen en yakınında çok daha hızlı gelişecek olan seçim propagandaları, tanıtım ve seçmen kazanma programları, siyasi parti çalışmaları ile karşılaşacağız.

“Yerel” seçimler yaklaşıyor ve de gerçekten Türkiye için, devlet ve cumhuriyet için, millet için çok büyük önem taşıyacak bu seçimlerde “bilinçli”, “aklı başında” ve gerçekten “yurt sever” olabilecek insanlara çok ama çok gereksinim duyacağız.

Çağdaş hukuk sistemine, anayasal, demokratik, parlamenter bir devlete, sosyal devlete, adalete ve ileriye dönük bir refah toplumuna erişmek için bu yerel seçimlerde yurttaşların “ülke çıkarları” için çalışması ve bu yönde oyunu vermesi istenmelidir.

Evet, hepimizi ilgilendiren bu durum için çok sağlıklı, dinç, genç ve bilinçli olup, yaşama sarılıp, mutlu da olacağız.

Ve de hem çalışıp, çabalayıp, gözümüzü, kulağımızı da açacağız.

Aydınlık yarınlara doğru en iyi dileklerimle…

Öğretmen Gönen ÇIBIKCI, 14 Ocak 2024

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.