DENİZ, HÜSEYİN, YUSUF…

DENİZ, HÜSEYİN, YUSUF…

ABONE OL
11:54 - 06/05/2025 11:54
DENİZ, HÜSEYİN, YUSUF…
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

1970’li yılların başında Türkiye’de üniversite mezunu oranı sadece %1’di. Yani yükseköğrenim, toplumun ancak ayrıcalıklı bir kesimine nasip oluyordu. İşte o dar imkânlar içinde, Deniz Gezmiş İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni, Yusuf Aslan Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik Bölümü’nü, Hüseyin İnan ise yine ODTÜ İdari Bilimler Fakültesi’ni kazanmıştı. Onlar sadece birer öğrenci değil; halkın sesi, geleceğin umudu, adaletin savunucusuydular.

Bu üç genç, yalnızca Türkiye için değil, Filistin başta olmak üzere dünya halklarının kurtuluş mücadeleleri için de yüreği çarpan insanlardı. Anti-emperyalist duruşları, onların mücadelesine hem içeride hem dışarıda bir anlam kazandırıyordu. “Tam bağımsız Türkiye” ideali, onlar için sadece bir slogan değil; nefes aldıkları, uğruna yaşadıkları ve uğruna can verdikleri bir ilkeydi.

Deniz, Yusuf ve Hüseyin’in yolculuğu; sistemin adaletsizliğine karşı yükselen bir vicdanın, yoksul halkın içinden gelen çocukların özgürlük arzusunun hikâyesidir. Bu ülkenin işçisine, köylüsüne, öğrencisine umut olmak istediler. 6. Filo protestoları, halkla kurdukları dayanışma köprüleri, köy köy dolaşarak anlattıkları devrim düşüncesi… Hepsi bir bütün olarak onları hem sevdirdi hem de sistemin hedefi haline getirdi.

12 Mart 1971’de ordu müdahale etti. “Düzeni korumak” adı altında gençlik hareketleri ezildi. Binlerce genç işkenceden geçirildi, tutuklandı, susturuldu. Ama yetmedi. Sistemin bekçileri, bu üç gencin sesi kesilmeden kendilerini güvende hissedemeyeceklerini düşündüler. Sıkıyönetim mahkemelerinde göstermelik yargılamalarla idam kararları verildi.

Meclis’te alınan idam kararı, sadece üç gencin değil, bir kuşağın, bir halkın adalet ve özgürlük arzusunun idamıydı. Deniz, Hüseyin ve Yusuf, 6 Mayıs 1972 sabahı Ankara Merkez Cezaevi’nde darağacına gönderildiler. Henüz 25 yaşındaydılar. Onlar için ölüm değil, teslim olmak korkutucuydu. Son sözleri bile bu onurlu direnişi özetliyordu: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye!”

Attilâ İlhan, onların mücadelesini “bir yangın ormanından fırlamış fidanlar” olarak tanımlar. Gerçekten de öyleydiler. Karanlığın ortasında yanarak ışık saçtılar. Cesaretleri, dik duruşları, yalakalık etmeyen ahlâkları, bugün hâlâ örnek alınması gereken bir tavırdır.

O günden bugüne 53 yıl geçti. Ancak Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hâlâ yaşıyor. İsimleri sokak duvarlarında, üniversite anfilerinde, gençlerin haykırışlarında, marşlarda ve anmalarda yankılanıyor. Onlar artık sadece 1970’lerin değil, bu ülkenin direniş tarihinin ayrılmaz parçalarıdır.

Bugün onların hayalini kurduğu tam bağımsız, adil, eşitlikçi bir Türkiye hâlâ kurulamadı. Ama uğruna can verdikleri idealler, hâlâ mücadele eden milyonların yüreğinde yaşamaya devam ediyor. Üç fidanı unutturmak isteyenler kaybetti. Çünkü onlar, hiçbir zaman sadece üç kişi olmadılar. Onlar bir halkın onuruydu.

Saygıyla, rahmetle, minnetle anıyorum.

Onlar hâlâ 25 yaşında.

Ve hâlâ yolumuzu aydınlatıyorlar.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP