CUMHURİYET VE KADIN

ABONE OL
19:01 - 27/10/2023 19:01
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kahverengi dallardan pembe çiçekler açmasıdır Cumhuriyet.

Karanlığın içinde yanan bir aydınlık meşalesidir…

Ama en çok da kimsesizlerin yoldaşı, kimsesizlerin kimsesidir Cumhuriyet…

Bulunduğumuz coğrafyanın çok iyi farkına varamasak da aslında etrafımızdaki ülkelerin arasında bir pusula, bir yıldız olduğumuzu hala çok bilmesekte, Cumhuriyetin nasıl bir nimet olduğunu idrak edemesek de, hep böyle yaşar gideriz, bu düzen kurulmuş, rahatımız bozulmaz diye bir şımarıklıktan, sorumsuzluğa evrilsek de, ne mutlu bize ki,100 yılı tamamladık.

Gerçi kutsal emanetimize 100.yılında gururlu bir marş yazamadık, gurur şiirlerimiz olamadı, başarı hikayeleri ile dolu kitaplarımız basılamadı.

Nasıl yazalım?

Geçmişimiz desek, daha dün gözümüze baka baka iki ayyaş dediler.

Geleceğimiz desek, çocuklarımıza kız, erkek demeden tecavüz edildi.

Vatanımız desek, satılmadık toprağımız kalmadı, denizlerimiz desek, adalarımız bile işgal altında.

Millet sevgisi desek, şehit babası mahkûm edilmiş, çiftçim desem, toprağı talan edilmiş.

Kadınlarımız, desek, zalim olmuşuz, katil olmuşuz…

Kadınlarımız demişken;

Cumhuriyetin bam teline dokunuruz esasında…

Cumhuriyeti en çok koruması gereken kadınlardır, çünkü özünde Cumhuriyet demek, Kadın demektir ve kadının değerini teslim eden tek rejim demektir.

Atatürk, yücelmek isteyen toplumların, kadını çağdaşlaştırmanın odağına alması gerektiğinin çok farkındaydı ve bu nedenle kadını toplumda eşitleyecek birçok devrimi ardı ardına gerçekleştirdi. Öngörüsünde çok haklıydı.

Şimdi ise biz öyle bir çağdayız ki, fiziki güce değil, gelişim, uyum sağlama, sürekli öğrenme, devam etme ve dayanıklı olmaya dayanıyor.

100 yıl öncesi elde edilmiş insani haklarla, toplum hayatına hızlı ve doğru katılım sağlayan, ancak bunu sürdüremeyen, kadınımızın durumu maalesef bugün içler acısı.

Ne yazık ki özgürlükler adı altında kadınlar, giderek daraltılan çemberin sistemli olarak içine alınmaya çalışılıyor. Toplum bilincini felce uğratmak isteyen düşüncelerle kadının ilerlemesini ve bireysel gelişimini durdurmayı hedefleyen güçler, çıkarları uğruna, yine kadınları taciz ve tecavüz ile manevi değerleri yıkılmış, kişiliği parçalanmış şekilde, geride bırakarak aslında toplumun gelişiminin önüne duvar çekmektedir.

Çünkü feodal ilişkilerin çözülmesi kadının değişmesine ve ilerlemesine bağlıdır. Kadın bunu başardıkça gelecek nesiller aydınlık içinde büyüyecek, kadın köreltildikçe gelecek nesillerde körelecektir.

Diğer yandan, siyasette kadınların sayısında azda olsa artış gözlemlemek umut veriyor. Ancak mevcut büyüme oranları gösteriyor ki, toplumsal cinsiyet eşitliğine erişmek için hala gidilecek çok yol var. İklim değişikliği krizleri, göç sorunsalı, ekonomideki tutarsızlık ve sosyal eşitsizlik gibi sorunların çözümü için, kadınların yeteneklerinin daha iyi değerlendirilmesi ve siyasette daha etkin olmalarının önünün açılması, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının hedefi olmalı; ki ancak o zaman yeni mucizelerimize başarı hikayeleri yazabilelim.

100 yıl önce, emperyalizme ve içteki hainlere karşı verdiğimiz zorlu mücadelenin ardından, başarıyla Cumhuriyet’i kurduk, ama hakkıyla devrimlerine sahip çıkamadık;

Bunun bir sürü nedeni var, eğitimsizdik, açtık, akrabaydık ve kul’ duk.. Devrimler ve Cumhuriyetin ilkeleri bizim çok, çok önümüzdeydi…

Anlayamadık…

Ama 100 yıl sonra bugün; artık sahip olduğumuz tüm değerlerin farkındayız.

Çünkü gördük ki, İlkelerden taviz verdikçe, daraldık, geriledik.

Şimdi dersimizi alıp, eriştiğimiz bilinçle ve toplumsal sorumlulukla Atatürk’ün Cumhuriyet’e kolon yaptığı Altı okuna sahip çıkarak, bu ikinci yüzyılda Cumhuriyet’ i ve demokrasimizi Atatürk devrimleriyle harmanlayarak, Türkiye ve dünyaya barış, özgürlük, refah mucizesini gerçekleştirme vaktidir.

Cumhuriyetimizin 100. yılı kutlu olsun.

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.