0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Berlin`de yıllar sonra Türk Eğitim Derneği’nde (TED) iftar sofrasında buluşan Berlinli Türkler hem Covid salgının gevşemesi dolayısıyla birbirlerini görebilmenin hem de Ramazan ayının mutluluğunu bir arada yaşadılar.

Katılımın yoğun olduğunun gözlendiği iftar yemeğinde salgın kurallarına riayet edildiği gözlendi. İftara katılanlar arasında Berlin Yunus Emre Enstitüsü Müdürü Feyzullah Bahşi yaptığı selamlama konuşmasında Berlinli Türk toplumunun Enstitü’nün fonksiyonu konusunda tam bir fikir berraklığına sahip olmadığını düşündüğünü ifade etti. Yunus Emre Enstitüsü Alman toplumuna Türk Kültürünü tanıtma amacına hizmet vermeyi amaçlayan bir kurumdur. Ancak bu arada Türkçe dersleri, Ebru sanatı kursları ve zaman zaman verilen ilmi konferanslarla Türk toplumuyla da buluşuyoruz. Kapımız her zaman vatandaşlarımıza açıktır. Bir oradayız. Gelin tanış olalım.

Bir diğer katılımcı Humboldt Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Serdar Kurnaz idi. Kurnaz, “Almanya’nın başkenti Berlin’de İslâm İlahiyatı Fakültesi açılmasının Alman devletinin mevzuya ne kadar önem verdiğinin göstergesidir.” Dedi. Kurnaz konuşmasını şöyle sürdürdü: “Berlin İslam İlahiyatı Enstitüsü (Berliner Institut für Islamische Theologie) 2018 senesinde Berlin Humboldt Üniversitesinde kurulmuştur. Humboldt Ünversitesi enstitüyü kurmak üzere, daha önceleri İslam ve dinler arası ilişkileri araştıran tarihçi profesör Prof. Dr. Michael Borgolte’yi enstitü başkanlığı görevini getirmiştir. Berlin’de açılan bu İlahiyat Enstitüsü, Almanya’da 2011’den itibaren başlayan İslam İlahiyatı kurma sürecinin bir parçasıdır. Almanya ‘da ki İlahiyat Enstitüleri Devlet Üniversiteleri bünyesinde kurulmuştur. Berlin İlahiyat Enstitüsü şu an Enstitü olmakla birlikte bir Fakülte statüsündedir. Bünyesinde 6 kürsü barındırmaktadır.

Bu kürsüler 1) Fıkıh, 2) Tefsir ve Hadis, 3) Din Pedagojisi. 4) Kelam, Felsefe, Tasavvuf, 5) İslam Düşünce Tarihi ve 6) Karşılaştırmalı İlahiyat kürsülerinden ibarettir. Her kürsü de 1 ila 2 araştırmacı görevli ve 2 öğrenci asistan bulunmaktadır. Bunun haricinde 2 büyük araştırma grubu mevcuttur: Bunların her birinde iki doktora eğitimini tamamlamış, PostDoc araştırmacılar çalışmakta, her birinde de iki doktora öğrencisi bulunmaktadır. Bu kadrolar dışında enstitümüz doktora öğrencilerine yer vermektedir.

Hali hazırda lisans eğitimi, İlahiyat ve din dersi hocası olmak üzere iki farklı model ile 2019’un kış döneminde başlamış olup devam etmektedir. 2022-23 kış döneminde Master düzeyinde İlahiyat dersleri başlayacaktır. Müfredat uluslararası İlahiyat müfredatlarına uygundur, dolayısıyla öğrenciler farklı düzeylerde Arapça, Tefsir, Hadis, İslam Tarihi, Fıkıh, Kelam, Felsefe, Din Sosyolojisi, Din Pedagojisi, Dinler arası diyalog derslerine giriyorlar. Enstitü, yakın zamanda ikinci bir Master programı hazırlamayı planlıyor. Bu Master programı düz İlahiyat programından farklı olarak İslam ve Toplum konusuna ağırlık vererek, mezunların toplumda farklı alanlarda çalışabilmesine vesile olacaktır. Bu alanlar entegrasyon, sosyal yardımlaşma, dinler arası diyalog, medya, cami ve cemiyet alanlarında görevler gibi alanları kapsamaktadır. “

Kurnaz fakülte hakkında katılımcılardan gelen soruları da cevaplayarak konuşmasını sonlandırdı.

Salonun içinde okunan ezan ile açılan orucun ardından İlahiyatçılar Derneği Başkanı Rüştü Kam’ın selamlama konuşmasında verilecek olan mesaj bekleniyordu bu kadar aradan sonra; Kam, derneğe emeği geçenlere gönderdiği duaların ardından oruç ve namazın gayesinin insanı daha da iyi hâle koymak olduğunu vurguladı.

‘Oruç tutmanın aç kalmak olmadığı gibi namaz kılmak da jimnastik yapmak değildir.’ şeklinde görüşlerini özetledi. Kam devamla şöyle dedi:” Oruç aç kalmak değildir. Oruç Müslümanın kendilerini kötülüklerden uzak tutmaktır. Orucun süresini gündüzleri uzak olan yerlerde ve kutuplarda Mekke ve Medine’nin süresinin ortalaması alınarak tespit edilmelidir. Hamasi düşüncelerle sürenin uzatılması bölge insanına yapılan bir zulümdür. 13-14 saatli oruç süresini 19-20 saate kadar yükseltmek doğru değildir. “Allah kimseye gücünün üzerinde yük yüklemez.” Bu önemli bir kuraldır.” Dedi. Kam konuşmasında orucu bozan şeylerin 3 olduğunu da ifade etti: “Orucu 3 şey bozar. Yemek, içmek ve cinsel ilişki. İğne vurulmak gibi tedavi maksatlı ilaçları kullanmak orucu bozmaz. Kronik hastalar zaten oruç tutma konusunda serbest bırakılmışlardır. Çalışan insanlardan işlerinin ağırlığı sebebiyle oruç tutmakta zorlananlar da fidye vereceklerdir. Fidye, 2 öğün yemek karşılığıdır. Berlin şartlarında bu miktar 20 Euro olmalıdır.”  Zekât konusuna da değinen Kam: “Zekât yaşanılan bölgenin dışına çıkarılmamalıdır. Bir şekilde çıkarılırsa geriye getirilmelidir. Şafii, Maliki ve Hambeli mezheplerinin görüşü böyledir” dedi.

ha-ber.com/Zülfikar Kam/Berlin