Ali Sönmez

Ali Sönmez

14 Haziran 2025 Cumartesi

    YEZİT HEP YEZİTTİ

    YEZİT HEP YEZİTTİ
    0

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Yıl 1514 Çaldıran Savaşı Müslüman Sünni Osmanlı; Şiia Safavi Devletiyle savaşa girdi. Tabi o dönemde Milliyet kavramından önce İnançsal farklılıklar ön plandaydı. Memlüklüler, Dulkadiroğulları, Erzincan beyliği vs. vardı.

    Safavi Devletini lideri Şah İsmail döneminin en popüler liderlerinden biriydi, fakat Yavuz Sultan Selim İslam ümmetinin lideri olmak istiyordu, o döneme kadar Anadolu’da farklı etnik kökende yaşayan ırklar şimdiki gibi kullanılmaya çok elverişliydi.

    Yavuz Sultan Selimin Araplarla anlaşması sonucu Halifeliğin kendisine verileceği yalınız onun halife kabul görebilmesi için önündeki engellerin kaldırılması gerekiyordu.

    Engellerden en önemlisi Kızılbaş dergahlarıydı, zaten Kızılbaşlar ne kadar biraz siialara yakın bir tutum alsalar da en aşağılık bir topluluk olarak görülüyor.

    En ağır vergileri veriyorlardı, Yavuz Sultan Selim döneminde (özellikle 1514 Çaldıran Savaşı sonrası) Kızılbaşlar, devlet için hem siyasî hem de dinî bir tehdit olarak görülüyordu.

    Osmanlılar, Safevîler’le aynı mezhebi paylaşan Kızılbaşları, isyancı ve Safevî ajanı potansiyeli taşıyan unsurlar olarak değerlendirdi. Bu nedenle, Koçhisar Savaşı sonrası bölgedeki Kızılbaş aşiretlerine karşı da benzer bir yaklaşım sergilendi.

    Dede-Kargın (Koçhisar) Sonrası Katliam İddiaları Mardin ve çevresi, o dönemde Kızılbaş inancı taşıyan bazı Türkmen aşiretlerinin yaşadığı bir bölgeydi.

    Safevîlerle iş birliği yaptığı düşünülen yerel halktan bazı grupların bu savaş sonrası katliam veya sürgünle karşılaştığına dair dolaylı tarihî belgeler ve aşiret anlatımları mevcuttur.

    Kürt beyleriyle Osmanlı ittifak yapmış, bu da Kızılbaşların daha yalnız kalmasına ve hedef alınmasına neden olmuştur.

    İdris-i Bitlisî gibi dönemin Osmanlı yanlısı tarihçileri, bu tür temizlikleri meşru göstermeye çalışmış, Kızılbaşları “fitne ehli” olarak nitelemiştir.

    Bazı modern tarihçiler (örneğin Fuat Köprülü, Ahmet Yaşar Ocak), Yavuz dönemi uygulamalarında 40.000 civarında Kızılbaş’ın öldürüldüğünü veya sürgün edildiğini söyler. Bu sayıların tamamı Koçhisar’a ait değildir, ama bu savaş da bu sürecin bir parçasıdır.

     Ancak inanç temelli bir ayrımcılığın olduğu ve Kızılbaşların ağır bedeller ödediği tarihsel bir gerçektir. TBMM başkanı dün Gabar`dan bahsederken 40000 ila 120000 civarındaki Alevi Kızılbaş katliamını övercesine mayasını ortaya koymuştur, zihniyetleri hiç değişmedi ve değişmeyecek. Dün gerici yobaz dinci anlayışa sahip olan o anlayış itibarıyla açıkça itibarıyla açıkça ittifakı savunarak bunu da gururla anlatıyor.

    Katliamsız bir Dünya dileğiyle.