30YILDIR YANAN MADIMAK!

ABONE OL
13:52 - 01/07/2023 13:52
1

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Kerbela’dan bu güne  Sivas, Maraş, Çorum, Gazi, Malatya… katliamları için dövünmeler , ağıt yakmalar, yakınmalar…, aynı olayların yaşanma ihtimalini ortadan kaldırmadı, kaldırmıyor, kaldırmayacak.

İnsanlıktan çıkan canilerin insanlığa yaptıkları zulm yeni nesillere çeşitli yöntemler ile anllatılması; bireysel, toplumsal, örgütsel insani sorumluluktur.

Ayrışmalara karşı birlikte yaşamı, savaşlara karşı barışı,

farklılıklara hoşgörü göstererek yaşamak insan olmanın gereğidir.

İdamların, katliamların, yargısız infazların…, yıl dönümlerini anma etkinlikleri  sonrası önce birey, sonra toplum , dernek, parti  çalışmaları kapsamında değerlendirmeli. Geçen anmadan bu güne, bir yıl içinde birey, dernek, parti, sendika olarak:

Bir yıllık süreçte nasıl bir kazanım elde edildi?

Hangi hatalardan arınıldı?

Zayıf kalan çalışmalar hangi deneyimler üzerinden güçlendirildi?

…Bunların muhasebesi yapılmadan aynı yöntemler tekrar edilerek başarıya taşımaz.

Bütün bu gelişmelerin içinde birey olarak:

Ben ne yaptım?

Ben ne yapıyorum?

Ben ne yapacağım?

Bu türden olayların tekrar yaşanmaması için bireyin kendi duyarlılığını, sorumluluğunu sorgulamadan örgütlü toplum oluşmaz.

Örgütlülük:

Duyarlı bireylerin kendini yanlışlardan arındırdıkları iradeyi, kazanım yöntemlerini aynı ortak sorunlara sahip insanlar ile paylaşmadır. Yan yana gelerek  tartışma, ortak karar alma; sivil insiyatif, parti, sendika, dernek örgütlülüğü oluşumunu ortaya çıkarır.

Bireyler kendi sorunları üzerinden duyarlılık göstermedikçe insani değerlerinden koparlar.  İnsanca yaşam inancı ve dirençleri olmaz  “Komşular pazarda görsün” diyerek; toplumsal muhalefetin içinde yer alırlar.

Anma, şenlik, yürüyüş, konser…, toplumsal eylemlilik için çalışma yürüten kurum ve kuruluşlar, organizasyonlarına çok insan katma hastalığından kurtulmalılar.

Ayrıca, anma gecelerine, yürüyüşlere, gösterilere katılmak için maddi durumlarını öne çıkaranları yedekleme için, bir çok fedakar insan katkı sunmaya çağırarak sahte tutumlara  “kurban edilirler.” Duyarlı insanlar çaba  göstererek buraya katılmaya olanak yaratırlar. Durum böyleyken,  maddi durumundan dolayı 2 Temmuz ‘da Rize’den Sivas’a gidemeyecek duyarlı insanı Sivasa gitmeye zorlamanın gereği var mı? Her alanda tepki verilir. Vatandaşın, 2 Temmuz günü Rize’de beş aileyi ziyaret ederek Sivas katliamını anlatması Sivas’a gitmek kadar duyarlılık değil midir?

İnançsız, işlevsiz, kararsız, dirençsiz milyonların kitlesel görünme hevesiyle bir araya toplama kendini kandırmadır. Biz bunu en iyi 12 Eylül 1980 öncesi ve sonrası gördük. Kararlı, inançlı, dirençli binlerce insanın bir araya gelmesi milyonlardan daha çok etki yaratır.

Din, mezhep, ulus, milliyet ayrıştırmasına, ötekileştirilmeye, çatışmalara karşı bireyin kendi yaşamında başlattığı bilgiyi bilince dönüştürme mücadelesi, kendi gibi düşünen insanlar ile yan yana gelmesi örgütsel, toplumsal güç olmayı ortaya çıkarır.

Namaz vakti camiye girerek cemaatin içinde görünmek için yer arayıp çıkan birey ile sorumluluktan kaçan duyarsızların kitlesel  gösterilerin, eylemliklerin içinde görünmesi aynıdır.

Biri  kendi bireysel ibadetini yerine getirmeyerek tanrıya inanır görünerek özünde kendini aldatıyor. Tanrıyı, toplumu aldattığını sanıyor.

Diğeri, kendi sorunlarına sahip çıkmayarak zavallıca yaşam  sürendir. Bu türden kamburların taşınması inançlı, kararlı, dirençli insanları laik demokratik mücadele sürecinde yıpratır. Bu kamburlardan kurtulmak gerek. Kendi sorununu toplumsal mücadelenin üzerine bırakan, kendi sorunları için mücadeleyi, sendika, parti, dernek için yaptığının yaygarasını yapanların sinsi kibirleri çöpe atılmalı.

STK’lar, partiler örgütlülükler her şeye rağmen kitlesel görünme rehavetine kapılmamalılar. Duyarlı insanların yanına rica, minnet , ısrar ile insani değerlerini yitirmişleri toplama örgütlülüğe virüs yayar.

“Kim olursan ol. yeter ki gel” çağırıları ile oluşan harç sağlam yapı inşa edilmez. En ufak zerrelerde yerle bir olur. İçinde çürüme olmadan toplumsal örgütlülüğün demokrasi mücadelesini hiç bir güç yok edemez.

İnançlı, kararlı olan bireyler ortak sorunları üzerinden bir araya gelerek ortak çözüm yaratmalılar. Bilgileri, gelişen bilinçleri kendi dinamikleri ile büyüyen, güçlenen çelikleşen değerler asla yıkılmaz.

Hadi hayırlısı …

 

    Ali Gültekin
Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.