0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Nevşehir Hacıbektaş Veli Üniversitesi (NEVÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cesur Pehlevan başkanlığında Yeniyaylacık köyü yakınlarındaki kazılarda ortaya çıkarılan zürafa, gergedan, sırtlan fosili başta olmak üzere çeşitli türlere ait bine yakın kalıntı laboratuvarda inceleniyor.

NEVÜ bünyesindeki Kapadokya Doğa Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi’nde (KADAM) sınıflandırılan kalıntılar, uzun yıllar korunabilmesi için çeşitli yöntemlerle güçlendiriliyor.

Kazı Başkanı Prof. Dr. Pehlevan, AA muhabirine, fosil örneklerinin Kapadokya bölgesinin geç miyosen devir faunasının belirlenmesine katkı sağlamasının yanı sıra geçmişte Anadolu’nun göç yollarındaki önemini açığa çıkaracağını belirtti.

Çalışmaları heyecanla yürüttüklerini anlatan Pehlevan, “Faunamızda, gergedan, zürafaların o dönemde yaşamış türlerine ait fosil formları ile sırtlan ve yer domuzu gibi canlıların kafatasları, alt çeneleri, kemikleri gibi fosiller buluyoruz. Elde edilecek veriler bilim dünyası ile paylaşılacak ancak fosillerin ayrıştırılması, tanımlanması uzun ve külfetli bir süreç.” dedi.

Pehlevan, fosillerin bölgedeki volkanik tüf kayaç yapısı sayesinde korunarak günümüze kadar ulaştığına şahit olduklarını aktardı.

“Afrika savana koşullarında sezonsal yağışların olduğu bir yerdi”

Bugüne kadar yaklaşık bin fosilin kayıt altına alındığına dikkati çeken Pehlevan, şunları kaydetti:

“Elde ettiğimiz fosiller, yaklaşık 8,6 ile 7,6 milyon yılları arasına karşılık geliyor. Biz bu dönem için pencere açmış oluyoruz. Bu buluntular jeoloji tarihini tamamlamak adına önemli. Daha önce Yunanistan ve İran’daki faunayı biliyorduk ama Anadolu bunun neresinde, göç yollarında hangi canlılar var, bunları bilmek, tanımlamak doğa tarihi adına önemli. Buluntulara göre burası, kurak, yarı kurak bir iklime sahipti. Günümüzdeki Afrika savana koşullarında sezonsal yağışların olduğu bir yerdi. At türleri ve bovidler gibi açık alan canlılarına ait fosiller var. İki tür gergedan var.”

Pehlevan, “Ayrıca paleotermometre analizi sayesinde hangi besinlerle beslendiler, hangi su kaynaklarını kullandılar, merkezi Kapadokya olmak üzere sınırları ne kadardı, bunları anlayabilmek için çalışmalarımız devam ediyor.” şeklinde konuştu.