“Türkiye maddi desteğini kesti, Almanlar sürdürüyor”

“Türkiye maddi desteğini kesti, Almanlar sürdürüyor”

ABONE OL
21:04 - 08/08/2019 21:04
“Türkiye maddi desteğini kesti, Almanlar sürdürüyor”
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Ayten hanım, 9 Mart tarihinde Ediz Hun ‘un katılımı ile 9 Mart’ta başlayacak Nürnberg Türkiye-Almanya Film festivali gelecek yıl, çeyrek asrı tamamlayacak, festival, iki ülkenin sinema diyaloğunun Almanya’daki en önemli platformu olarak büyük takdir topluyor ve aynı zamanda Nürnberg’i de uluslararası diyaloğun kenti olarak tanıtıyor. Siz Ayten Akyıldız, festival yöneticisi olarak, Adil Kaya’da festival başkanı olarak, önemli bir işleve imza atıyorsunuz. İsterseniz, filmi başa saralım.

Türk-Alman film festivali nasıl doğdu?
90’li yılların hemen basında doğdu bu fikir. Taner Bey siz o yılları iyi anımsarsınız. Vahşetin tekrar doğduğu yıllardı. İki Almanya yeni birleşmiş bir dönemde, milliyetçi, ırkçı Nazi ruhu tekrar hortlamış, ortalığı yakıp yıkıyordu. Türklerin, Kürtlerin ve diğer azınlıkların evleri yakılıyordu. Solingen, Mölln, Hoyerswerda’daki yakılan evler ve ölen insanlarımız hala belleğimizde. Korkunç günlerdi, Almanya’da evlerinde sabaha kadar nöbet tutan Türkler vardı.
İşte o dönemde Alman toplumuna bizim kültürümüzü yani Türkiye kültürünü saygın bir şekilde nasıl anlatabiliriz dedik, bize sadece acıyarak bakmasınlar dedik. Alman medyası kibirlidir, bizi tanımadan bizim hakkımızda önyargılı yayınlar yapıyor, biz bu Alman medyasında daha yüksek saygınlık nasıl kazanabiliriz, Almanlar arasında daha saygın bir yere nasıl gelebiliriz dedik. Sinema günleriyle Türkiye’nin çağdaş yüzünü anlatalım dedik ve Türkiye Sinema Günleri’nin birincisine 1992 yılında imza attık.

Yıllar ne getirdi?
Bir sefer Alman medyası bambaşka pencereden bakıyor artık Türkiye çağdaş kültürüne, buradaki Alman-Türkler’ in yarattığı kültüre, sanata ve tabii kine yarattığı ekonomisine. Yani saygınlık hissedilir bir şekilde arttı, fevkalade arttı. Bunda bizim de biraz rolümüz oldu. Ama özellikle sanatçılarımızın Türkiye kültürünü ve Türk-Alman kültürünü çok samimi ve dürüst bir şekilde tanıtmalarından kaynaklanan müthiş bir saygınlık var. Bir sefer Alman toplumun karsısına bir Cannes film festivalinde birincilik alan Nuri Bilge Ceylan filmini gösteriyorsun, küçük dillerini yutuyorlar. Almanların en saygın yönetmenleri, oyuncuları geliyor, bizim Türkiye’den gelen sanatçılarımızla çok iyi diyaloglara giriyorlar. Artık bu tür diyaloglar normalleşmeye başladı, biz de hedefimize yaklaştık. Toplum ilerledi, ilerlerken, bu gelişmeye sanatsal ürünlerle iyi destek veriyoruz.
Tabii, her şeyi de değiştiremeyiz. Örneğin bizim festivalimizle Almanları daha güler yüzlü yapamadık, Şener Şen, Cem Yılmaz ve Uğur Yücel ile de denedik, olmadı. Ama umudu kaybetmedik, bir daha gelecekler.

Her yıl kaç kişi takip ediyor?
Her yıl on bin kişiyi geçiyoruz. Bunun yarısından fazlası Alman seyircilerinden oluşuyor.

24 yılda toplam seyirci sayısı?
Oturup bir dökümünü çıkarabiliriz tabii, ama bazı yıllar, on beş bine çıktığı da oldu. Bu yılla birlikte 200 000 seyircimizi geçeceğimizi düşünüyorum. Tabii burada bu rakam ne kadar önemli, bilemiyorum. Galiba önemli olan süreklilik. Şehrin, yani Nürnberg’in, ya da Almanya’daki yasamın vaz geçilmez bir parçası olmak. Birkaç yıl önce Türkiye ile Almanya hükümetleri arası gerildiğinde, Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel bize yazı gönderdi, festivalin kültürler arası diyalog açısından öneminin altını çizerek festivalin mutlaka devamı etmesi gerektiğini temenni etti. Söylemesi kolay, ulaşması zor, hükümetler değişir, kalıcı olan toplumların benimsediği kültürel kazanımlardır.

24 yılda, Kaç film izlendi?
Bazı yıllar 80 film de gösterdik, ama her yıl en az 40 civarında Türkiye ’den ve Almanya’dan filmler gösteriyoruz. Ehh bu da yaklaşık 1000 film yapar, kısasıyla, uzunuyla, belgeseliyle. Bunun en azı 600’ü Türkiye’den gelenler filmlerdir.

Ödüller neler?
Uzun metraj sinema filmlerinde üç ödülümüz var. En iyi film, en iyi kadın oyuncu ve en iyi erkek oyuncu. Üç ödül kısa film dalında var. Seyirci ödülümüz var. Bir de Türkiye’nin TRT TV’sini kuran saygın yayımcı Mahmut Tali Öngören adına verdiğimiz Öngören ödülü var. Bu ödüller yarışma dallarındaki ödüller.
Bir de 2004 yılından beri verdiğimiz Yaşam Boyu Onur Ödülü var ki, bu da kendi ülkesinin sinemasını ya da kültürünü tanıtmada ya da geliştirmesinde katkıda bulunmuş çok değerli sanat insanlarına veriyoruz. Hem Almanya’dan hem de Türkiye’den çok saygın sanatçılarımız bu ödülü aldılar.

Türk sanatçılardan kimler onur ödülü aldı?
Liste o kadar uzun ki, hangi birisiyle başlasak, hangisini saymasak. En iyisi internet sayfasına girip www.fftd.net incelemek. Ama şu kesin gerek Türkiye’nin gerekse Almanya’nın who is who listesinde birçok insan burada ödül aldılar.
Örneğin gecen yıl sinema filmleri yarışmasında en iyi oyuncu ödülünü Şener Şen aldı ve Nürnberg’e geldi, ödül konuşmasında önümüzdeki yıllar için Nürnberg’in umut veren genç oyuncu ödüle adayım dedi.
Burada 90’li yıllarda Fatih Akın kariyerinin ilk ödülünü ilk kısa filmiyle aldı.
Ama sizin sorunuz onur ödülleriyle ilgiliydi. Türkiye’nin onuru listesi dediğimizde o listenin en az yarısı burada onur ödülü aldı:
Dört yapraklı yoncadan mı başlayalım: Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit, Fatma Girik ve bu yıl Filiz Akın. Erkek oyuncularda Kadir İnanır, Şener Şen, Tarık Akan, Halil Ergün, Tuncel Kurtiz ve bu yıl Ediz Hun. Yönetmenlerde Zülfü Livaneli, Ferzan Özpetek ve Yavuz Turgul. Türkiye’de özel bir yeri olan Ara Güler ve İstanbul Film Festivali’yle Türkiye kültürünü Dünya’ya tanıtan Hülya Uçansu.
Bu listeye benzer bir liste de Alman sanatçılar tarafında da var ki, inanılmaz.
Ve güzel olan, Nürnberg’e gelen her sanatçımız Türk ya da Alman, çok güzel diyaloglara giriyorlar, festivalin bir dostu olarak geri dönüyorlar, hatta festivale çalışmak için tekrar geliyorlar. Örneğin Kadir İnanır bu yıl jüri başkanı olarak bize çalışacak. Zülfü Livaneli bizi kırmadı, bir panele geliyor.

Türk sinemasının, özellikle Yeşil Çam’ın efsane yıldızlarını ağırladınız. Neler söyleyeceksiniz?
İstisnasız olarak çok efendi ya da çok hanımefendi insanlar. Yıldız olmanın ötesinde çok hümanistler ve çok çağdaşlar. Dünya’ya açıklar. Kozmopolit insanlar. Milliyetçilik gibi başka ulusları kültürleri küçük görme gibi hiçbir eğilimleri yok. Sanatçılar ve insanlar arası diyalogdaki önemimin farkındalar. O nedenle, geldikleri zaman hem Alman meslektaşlarıyla çok iyi diyaloglar kuruyorlar hem de Alman seyircilerimizi de büyülüyorlar. Zaten bizim Türk seyircimizle ilişkileri muhteşem oluyor. Sanki Yeşilçam büyük bir okulmuş, hepsi birlikte mezun olmuşlar gibi. Bu Yeşilçam’ın sayesinde mi yoksa 60’li ve 70’li yılların İstanbul kültür anlayasından ileri geliyor, tam kestiremiyorum. Ama hepsi istisnasız topluma yön veren örnek insanlar.

Her yıl, kaç konuk ağırlıyorsunuz?
Her yıl sanatçısıyla, kültür insanıyla gazetecisiyle bir 50 konuğumuz oluyor.


Sponsorlarınız var mı, destek görüyor musunuz?
Son yıllarda çok sıkıntılıyız bu konuda. Nürnberg Belediyesi, Bavyera Hükümeti ve Almanya Hükümeti desteklerini artarak sürdürüyorlar. Türkiye iki üç yıldır maddi desteğini kesti, destek alamıyoruz.
Nürnberg ve çevresinde yaşayan sanat severler Festival Dostları grubu olarak destek veriyorlar. Çok samimi destekleyenler bunlar. Bir de festivalin yıllardan beri destekçisi ve sponsor SIGOS şirketi var.
Ama belki de en önemli sponsor, festivale çalışmış ve çalışmaya devam gönüllüler ordusu. Onlar olmadan bu festivali bu şekilde yapamayız ve yarattığımız dostane, ailevi ortamı da yaratamayız. Sağ olsunlar, var olsunlar. Her şey maddiyatla olmuyor.
Bir de tabii medyanın festivale karşı çok duyarlı davranıp, birbirinden güzel haberler yapması ve festivalin ruhunu Türkiye’ye ve Almanya’ya taşıması çok önemli destek oluyor. Der Spiegel’de ya da New York Times’ta da yer almış olsa da, bu festivalin haberleri, ilk yılından beri bizim çalışmalarımıza her zaman itinalı bir şekilde yer veren siz ve gazetenize çok teşekkür ederiz.

Festival sadece filmlerle sınırlı kalmıyor, başka ne gibi etkinlikler var
Festival söyleşileri çok önemli oluyor, filmlerden sonra sanatçılarla yapılan söyleşiler çok önemseniyor. Bu yıl Kadir İnanır ve Mario Adorf buluşması var. Zülfü Livaneli ve Dr. Ulrich Maly söyleşisi var. Ediz Hun ile özel bir aksamımız var.
Fuat Saka festival kapanışında grubuyla bir konser verecek. Okumalar var programda. Festival merkezinde hemen her aksam müziksel buluşmalar var, film gösterimleri sonrası. Kaynak yaratabilirsek, fotoğraf sergileri de düzenliyoruz, örneğin Ara Güler’den ya da Nuri Bilge Ceylan’dan olduğu gibi.

ha-ber.com/Taner Tüzün/Nürnberg
 

Inal

    Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.