SIRRI SÜREYYA ÖNDER: MİZAHIN, BARIŞIN VE DEMOKRASİNİN VİCDANLI SESİYDİ!!!

SIRRI SÜREYYA ÖNDER: MİZAHIN, BARIŞIN VE DEMOKRASİNİN VİCDANLI SESİYDİ!!!

ABONE OL
17:59 - 03/05/2025 17:59
SIRRI SÜREYYA ÖNDER: MİZAHIN, BARIŞIN VE DEMOKRASİNİN VİCDANLI SESİYDİ!!!
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’nin siyasi, kültürel ve toplumsal hayatında iz bırakmış bir figürdür. 7 Temmuz 1962’de Adıyaman’da doğan Önder, hem edebiyatla hem de siyasetle iç içe bir yaşam sürmüştür. Babası, Adıyaman Cezaevi müdürüydü ve Önder, ailesinin etkisiyle erken yaşlarda toplumsal sorunlarla tanıştı. Lise öğrenimini Adıyaman’da tamamladıktan sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksekokulu’na girdi. 1980 askeri darbesi sonrası cezaevine girmesi, onun dünya görüşünü şekillendirdi. Cezaevindeki deneyimler, onun hem yazınsal hem de politik bakış açısını derinleştirerek, sonraki yıllarda yaptığı çalışmalara ilham verdi.

Cezaevi sonrası gazetecilik, köşe yazarlığı ve edebiyatla ilgilenen Sırrı Süreyya Önder, 2006 yılında vizyona giren ve büyük yankı uyandıran “Beynelmilel” adlı filmle sinemaya adım attı. Yönetmenlik ve senaristlik yaptığı bu film, Türkiye’nin darbe geçmişini mizahi bir dille anlatan güçlü bir yapım oldu. Film, birçok ödül kazandı ve Önder’i sinema dünyasında tanınan bir isim haline getirdi.

Siyasi kariyeri 2011 yılında bağımsız olarak İstanbul’dan seçilmesiyle başladı. Ardından Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) gibi sol görüşlü siyasi hareketlerde yer aldı. 2013-2015 yılları arasında, çözüm süreci kapsamında İmralı görüşmelerinde önemli görevler üstlendi. 2018 yılında HDP listesinden İstanbul milletvekili seçilen Önder, 2023 seçimlerinde ise Meclis Başkanvekilliği görevine getirildi. Bugün hayatını kaybetti.

Mizahın Gücüyle Konuşan Bir Siyasetçi !!!

Sırrı Süreyya Önder, mizahı sadece eğlence aracı olarak kullanmadı; o, bir toplumsal eleştiri ve direniş dili olarak gördü. Mizahi söylemleri, her zaman güçlü bir politik duruş sergileyen, derin bir entelektüel birikimin ürünüydü. Onun espirileri, toplumun farklı kesimlerinin anlayabileceği, eleştirel bir bakış açısıyla yoğrulmuştu. Önder’in sözleri, sadece güldürmekle kalmaz, bir mesaj taşır; iktidarı sorgulamak, toplumsal yapıyı eleştirmek ve halkı düşünmeye sevk etmek için bir araçtı.

Meclis gibi ciddi ve yoğun siyasi ortamlarda bile, Önder’in yaptığı espriler gündem yaratır, toplumsal olaylara dair farkındalık oluşturan bir etki yaratırdı. Onun dilindeki mizah, asla kişiselleştirici veya kırıcı değildi. Aksine, toplumun farklı görüşlerini birleştiren ve karşıt görüşlüleri bile güldürerek düşündüren bir muhalefet şekliydi.

Toplumu Kucaklayan Bir Vicdan !!!

Sırrı Süreyya Önder’in siyaset anlayışı, dar ideolojik kalıplara hapsolmuş bir yaklaşımın çok ötesindeydi. Türkiye’nin çok kültürlü yapısına duyduğu derin saygı, onun dilinde “öteki” kavramının yok olmasına neden oldu. Kürt, Türk, Alevi, Sünni, sağcı ya da solcu… Önder, her kesimin derdini dinler, onların sorunlarına duyarlı olurdu. Bu yaklaşım, özellikle barış süreci döneminde kendini gösterdi. Hem devletle hem de PKK ile yapılan görüşmelerde arabuluculuk rolü üstlendi. Her iki taraf arasında diyalog kurmayı, gerilimi azaltmayı ve empatiyi teşvik etmeyi başardı. Bu dönemde gösterdiği cesur tutum, Türkiye’nin yakın tarihindeki en kritik süreçlerden birine damgasını vurdu.

Önder’in halkla olan ilişkisi de oldukça samimiydi. Lüks ve ayrıcalıklardan uzak durarak sade bir yaşam sürdü. Halkın içinde, onlarla birlikte olmaktan keyif aldı. Mütevazı giyimi, sıradan bir insan gibi halkla iç içe yaşaması, onu birçok insan için “bizden biri” yapıyordu. Onun siyasi duruşu, halkın içinden gelen bir insanın duruşuydu; bu da onun halkla olan bağını kuvvetlendirdi.

Demokrasiye Âşık Bir Yürek !!!

Sırrı Süreyya Önder’in demokrasiye olan inancı sadece teorik bir söylem değildi. Onun için demokrasi, halkın özgürce düşüncelerini ifade edebildiği, her kesimin sesi duyulabilen bir yaşam biçimiydi. Siyasi yaşamı boyunca ifade özgürlüğünü, hukukun üstünlüğünü, adaleti savundu. İktidarın baskıcı politikalarına ve medya üzerindeki sansüre karşı cesurca sesini yükseltti.

Önder, yalnızca kendi partisinde değil, genel olarak tüm Türkiye’de, yanlış gördüğü uygulamalara karşı duruş sergiledi. Meclisteki konuşmalarında genellikle adalet, eşitlik, barış ve ifade özgürlüğü gibi evrensel değerleri savundu. Eleştiriler ve baskılar karşısında hiçbir zaman tutumundan taviz vermedi. Demokrasi onun için sadece bir seçim sistemi değil, hakların ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, toplumun her bireyinin saygıyla muamele gördüğü bir yaşam biçimiydi.

Ardında Kalanlar !!!

Sırrı Süreyya Önder’in vefatı, sadece ailesi ve yakın çevresi için değil, Türkiye’deki duyarlı insanlar için büyük bir kayıp oldu. O, yalnızca bir siyasetçi değil, bir sanatçı, bir insan hakları savunucusuydu. Ardında bıraktığı filmler, kitaplar, unutulmaz konuşmalar ve cesur duruşu, onu unutulmaz kılacak miraslardır.

Onun ardında bıraktığı en değerli miras, fikirlere sahip çıkmak, barışı savunmak ve demokrasiyi yaşatmaktır. Zor zamanlarda bile umudunu kaybetmeyen, karanlık ortamlarda bile gülümseyen, her kesimi kucaklayabilen bir kişi olarak hatırlanacaktır. Bu nedenle, Sırrı Süreyya Önder’in gidişi, yalnızca bir insanın kaybı değil, bir dönemin sonu olarak da hissedilmektedir. Ancak onun bıraktığı düşünceler, mücadeleler ve umutlar hâlâ hayat bulmaya devam edecektir.

Bir güzel adamı kaybettik, başın sağ olsun Barış ve Kardeşlik.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP