Hessen Türk Öğretmenler Derneği’nin yemeğinde Almanya’daki eğitim sistemi, öğretmenlerin sorunları, bu alandaki son gelişmeler ve özellikle ana dil derslerinin geleceği de ele alındı.
Frankfurt ve çevresindeki Türk öğretmenlerin geleneksel Cumhuriyet Bayramı yemeğinde hem bayram kutlandı, hem de öğretmenlerin durumu, Türkçe anadil derslerinin geleceği konuşuldu.
TÖDER Hessen’in (Hessen Türk Öğretmenler Derneği) Cumhuriyet Bayramı’yla ilgili çeşitli kutlama törenleriyle çakışmaması için 29 Ekim’den farklı bir tarihte düzenlediği yemeğe, Türk Mühendis ve Mimarlar Birliği Başkanı Demir Ceylan da katıldı.
TÖDER Hessen Başkanı Zeynel Fırat, Hessen eyaletinde Türkçe anadil dersleri için başvuru ve kayıt sistemindeki değişikliğin, derse katılan öğrencilerin sayısının azalmasına neden olduğunu belirtti.
Fırat, “Önceden öğrenciler için bir kez başvuru yeterliydi. Şimdi her yıl yeniden başvurma zorunluluğu getirildi. Anadil dersleri zaten ders planlarından çıkarıldıkları, ders saatleri öğlenden sonraya alındığı, öğretmen eksikliği nedeniyle zaten zor durumdaydı. Son olarak da bu her yıl başvuru yenileme zorunluluğu nedeniyle durum daha da zorlaştı. Çoğu veli kayıt için verilen süreleri ya bilmediği ya da önemsemediği için geçiriyor. Okul müdürlerinin bir bölümü bize ‘kişisel bilgilerin korunması’ gerekçesiyle Türk kökenli öğrencilerin ve velilerinin bu derslerle ilgili bilgilendirip, bilgilendirilmediği konusunda bilgi de vermiyor. Böylece biz de öğrencileri ve velileri ayrıca bilgilendirip, derslere çağırmakta zorlanıyoruz. Örneğin bir okulda eğitim yılı başında bana gelen listede sadece 2 öğrenci görünüyordu. Biraz çabayla bu sayı daha sonra 18’e çıktı. Bu derslerin her şeye rağmen önemli ve gerekli olduğu konusunda velilerin daha etkin bir biçimde bilgilendirilmesi zorunlu” dedi.
Hessen Eğitim Bakanlığı’nın kendi bünyesinde görev yaptıktan sonra emekliye ayrılan Türkçe anadil dersleri öğretmenlerinin yerine atama yapmadığına da işaret eden Fırat, öğretmenlerin sayısının giderek azaldığını ve Türkiye’den atanan öğretmenlerin de bu alandaki açığı kapatmaya yetmediğini belirtti.
TÖDER Hessen’in üyelerinin statüsü de bu durumu yansıtıyor. Üyelerinin çok büyük bir çoğunluğu emekliye ayrılmış olan ya da önümüzdeki bir-iki yıl içinde emekliye ayrılmaya hazırlanan dernek bir süredir Almanya’da yetişmiş Türkiye kökenli öğretmenleri de bünyesine alarak geleceğe hazırlanmaya çalışıyor. Bayram yemeğine katılan öğretmenlerden Yadel Oktay-Coşkun ve Erol Terzioğlu bunlardan. Aynı zamanda Hessen Eğitim Platformu gibi kurumların başında yer alan ve bir süredir Almanya Türk Öğretmen Dernekleri Federasyonu’nun (ATÖF) eşbaşkanlığını yürüten Oktay-Coşkun, yaklaşık 20 yıldır Offenbach’taki bir okulun en başarılı sınıf öğretmenleri arasında yer alıyor. Frankfurt Goethe Üniversitesi mezunu, beş yıllık öğretmen Erol Terzioğlu ise yine Offenbach’taki bir okulda ekonomi ve beden eğitim derslerine giriyor.
Yemeğe katılan öğretmenlerden Esen Coşar ve Gonca Aydın da Türkiye’deki eğitimlerini Almanya’dakiyle denkleştirme olanağı sağlayan programı değerlendirerek, mesleklerini sürdürenlerden. Onlar da Oktay-Coşkun ve Terzioğlu gibi sadece Türkiye kökenli göçmen ailelerin çocuklarına değil, tüm öğrencilere ders veriyorlar.
Offenbach’taki bir okulda halen biyoloji öğretmeni olarak çalışan ve önümüzdeki dönemde de şimdi “ikinci öğretmen” olarak girdiği matematik derslerini aslen üstlenmeye hazırlanan Esen Coşan, Almanya’ya gelmeden önce Türkiye’de 22 yıl Almanca eğitim veren bir özel okulda fen bilgisi öğretmenliği yapmış. Siemens Türkiye’de mühendis olarak çalışan eşinin Almanya’ya atanması üzerine buraya geldiklerini belirten Coşan, yeni okulunda önce boş derslere giren “yedek öğretmen” olarak çalışmış, bu arada Hessen’deki yabancı öğretmenler için başlatılan programa baş vurarak, Almanya eğitim sistemi eğitim için “biyoloji öğretmeni” statüsünü de başarıyla onaylatmış. Buna paralel olarak başladığı matematik öğretmenliği eğitimini tamamlamak üzere olan Coşan, önümüzdeki dönemde okuldaki diğer öğretmenler gibi iki dersin asli öğretmeni olarak mesleğini sürdürmeye hazırlanıyor.
Türkiye’de ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra yüksek lisans için Almanya’ya gelen Gonca Aydın’ın öğretmenlik macerası ise biraz daha farklı. 2008 yılından bu yana biri “Katolik kız lisesi” statüsünde olan iki ayrı okulda “İslam din dersi” öğretmeni olarak çalışan Aydın, “siyaset ve etik” derslerinin asli öğretmenliğini üstlenmek hedefiyle Giessen Üniversitesi’nde siyasal bilimler eğitimini sürdürüyor.
Gürsel Köksal/Frankfurt
EKONOMİ
8 saat önceDÜNYA
8 saat önceASYA
8 saat önceABD
8 saat önceEKONOMİ
8 saat önceDÜNYA
8 saat önceAVRUPA
8 saat önce
Londra’da ki okullarda calisan turk ogretmenlerle hic irtibatim olmadi. Ingiltere’de, devlet farkliligi tehlike olarak gormuyor. Her turlu okulda okumak ve ogretmen olarak calismak kolay. Ha-ber.com dan okuduklarimla edindigim izlenime gore Almanya’da cocuk velisi olmak, okulda okuyan ogrenci olmak ve ogretmen olmak buyuk sorunlar icinde olmak demek. Alman Egitim sisteminin algisi ve calisma yontemi cok farkli anlasilan. Ama Almanya’da ki Turk Toplumunun en buyuk sorunu Almanya’daki dernek yoneticilerinin ve ogretmelerin kendi siyasi goruslerini ve siyasi dernek faaliyetlerini ogretmenlik goreviyle birbirine karistiriyorlar olmasi galiba. Dernek yoneticilerinin cogu bu konuda egitilmis insanlar degiller. Toplumu bolup kusturuyorlar. Siyasi faaliyetin nerde yapilip nerede yapilmamasini olcemiyorlar. Bir aile cogugunun Turkce dersine devam etmesine ilgi gostermiyorsa bu toplumdaki yaranin derinligini gosteriyor anladigim kadariyla. Derneler icin bir sey soylemeye gerek yok sanirim. Durum cok aci.Butun ogretmelerin siyasi faaliyetlerini kendi ozel hayatlarinda yasayip toplum icinde ogretmenlik sayginligini kazanip toplumu birlestiren insanlar olarak yasamalarini dileriz. Bu ozellikle din gorevlileri icin de gecerli. “Bana bir harf ogretenin kolesi olurum.” Hayatte on onemli olan sey, kimden ne ogrenecegimizi ve kime ne ogretecegimizi iyi hesaplamak. Evlatlarimizi ve toplumumuzu yarinlar icin iyi hazirliyalim. Esenlikler dilerim. Selamlarimla,