GENÇLERİMİZ

ABONE OL
11:53 - 23/10/2020 11:53
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Cumhuriyetimizin 90. kuruluş yılını kutlayalı iki hafta oldu.

Dün de Büyük Atatürk’ün sonsuzluğa uğurlanışının 75. yılıydı.

Türkiye’nin yurtseverleri iki haftadır bir duygu seli içinde, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk’e olan sarsılmaz sevgi ve bağlılığını en yüksek sesiyle tüm dünyaya duyurmakta.

Dünkü 10 Kasım’da Ankara’da yüzbinler büyük bir coşkuyla Anıtkabir’e aktı.
Resmi ziyaretçi sayısı 1 milyon 89 bin 615!

Böylece bir rekor kırılmış oldu.

Bugüne kadar görülmeyen bir kalabalık, genç, yaşlı, çocuk, Atatürk’ün kişiliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Cumhuriyet devrimlerine bağlılığını büyük bir kararlılıkla sergiledi.

Bugünlerde Türkiye’de en çok konuşulan konu ise gençlerimiz.

Yani Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği gençlerimiz.

Onların güçlükle barınmak için bulabildikleri evlerde birlikte kalışları ve kahvehanelerde kızlı-erkekli oturmaları her yeni tartışmayla ayrışmamıza vesile olan gündemimizin birinci maddesi bugünlerde.

Son haberlere göre polis evlere baskın falan yapmaya başladı.

Şindiye kadar görmediğimiz, yaşamadığımız şeyler oluyor güzel vatanımızda.

Dün Kızılay’a giden bir dolmuşta o gençlerden birkaçının aralarındaki söyleşiye kulak misafiri oldum.

Üniversite sınavına hazırlandıkları anlaşılıyordu.

Hangi üniversiteyi tercih edeceklerini tartışıyorlardı.

Hangi üniversiteyi seçme ölçütleri ise beni şaşırttı.

Dar gelirli oldukları anlaşılan bu çocuklarımız için hangi üniversitenin kantininde verilen öğle yemeğinin kaç para olduğu önemli idi.

Ankara’daki bir üniversitede yemek ücreti sadece 1,50 TL olduğu için o üniversiteyi seçmek zorunda kalacağını söyledi biri.

Diğeri istese de babasının ona vereceği harçlıkla daha fazla bir ücreti ödeyemeyeceğini söylüyordu.

Çok düşündürücü bulduğum bu söyleşi gençlerin ellerindeki Türk bayraklarını dalgalandırarak Anıtkabir’e gitmek üzere dolmuştan inmeleri ile son buldu.

Şimdi sormak gerekiyor: Kıyamet kadar sorunla boğuşan, yokluklar içinde okumaya çalışan, mezuniyetten sonra da büyük olasılıkla işsiz kalacak olan bu Türk çocuklarına savaş açmanın anlamı nedir?

Ben bu sorunun yanıtını biliyorum.

Ama uzaktan duyulan davulun sesinin yakından o kadar gür gelmediğini yurtdışındaki sevgili vatandaşlarımızın da sorgulaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

Bir düşünseniz iyi olur.

Dr. O. Can Ünver

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.