İSTANBUL’DA DEPREM

İSTANBUL’DA DEPREM

ABONE OL
00:39 - 27/04/2025 00:39
İSTANBUL’DA DEPREM
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nın heyecanı, gururu içindeydim. Bu güzel günü yaşarken bir de 23 Nisan yazısı yazayım, dedim. Masaya oturdum bilgisayarımla. Haberleri de izliyorum bu arada. Silivri merkezli 3,9 şiddetinde bir depremin olduğu söylendi. “Olağandır.” dedim kendi kendime. Başladım yazmaya. Tam da yazıyı yarılamışken ev sarsılmaya başladı. Sarsılma başladığı an, cep telefonuma deprem uyarısı geldi. Saat, 12.49’du…

Deprem başlar başlamaz masadan kalktım. Kendimce güvenli bir yerde bekledim sarsıntıların bitmesini. Doğaldır ki ev giysileriyle oturmaktaydım masada. Sarsıntı bitti ve hemen üstümü değiştirdim. Sırt çantamı yanıma alıp oturdum yazımı bitireyim diye.

Sarsıntılar sürerken eşimi aradım, ancak konuşamadık. Çünkü o, okulunun bahçesinde 23 Nisan törenini sunuyordu. Oğlumu ve diğer yakınlarımı aradım. Ne yazık ki ulaşamadım hiçbirine. Çünkü telefon hatları kilitlendi sanırım yoğunluktan.

Televizyon açık… Bir yandan haberleri izliyorum. Çok geçmeden depremin şiddetinin 6,2 olduğu açıklandı. Ardından peş peşe depremler oldu. Yazımın son bölümünü yazmak üzereydim. Dışarı çıkmaya karar verdim. Yazımı akşam eve dönünce tamamladım.

Akşama dek dışardaydık, yani sahilde. Özellikle sahil tıklım tıklım insan dolu… Herkes daha büyük deprem olacak diye evden kaçmıştı. Oysa beklenen büyük deprem olursa tsunami tehlikesi var. Anadolu yakasının Marmara kıyıları neredeyse tamamen dolgu. Hem tsunami tehlikesi hem de dolgu alanında olması nedeniyle yıkıcı bir deprem anında can güvenliğinin olmayacağı bir yer. Niçin mi kıyılara sığındı halk? Çünkü mahallelerde deprem toplanma alanı yok! Kent, bir karış yeşil alan bırakmamacasına beton yapılara teslim edilmiş. Kent oluşturulurken her şey düşünülmüş, bir tek insan düşünülmemiş. Demek ki yaklaşık yirmi milyon insanın yaşadığı İstanbul’da, deprem sırasında halkın sığınacağı doğru düzgün bir yer yok neredeyse.

Çoğu kişinin deprem çantası bulunmamakta. Çöken bir yapının yıkıntısı altında kalan bir yurttaşın yaşama tutunma olasılığı bu nedenle azalmakta.

Deprem sonrasında çoğu kişi, taşıtlarına binerek yola çıktı. Bu nedenle yollar tıkandı. Deprem sonrası kurtulan kişilerin nasıl davranacağı ne yazık ki bilinmemekte. Olmadı, ama diyelim ki deprem daha yıkıcıydı. Bazı yapıların yıkıldığını, birçok insanın yıkıntılar altında kaldığını düşünelim. Yıkıntılar altında kalanları oradan çıkarmak için yetişecek kurtarma ekipleri hangi yoldan gelecek? Yardım bekleyenlere nasıl ulaşacak yardım ekipleri?

Kurtarma ekipleri yıkıntılara ulaştı diyelim. Yıkıntılar altından yaralı kurtarılan yurttaşlarımız en yakın sağlık kuruluşuna hangi yollardan ulaştırılacak?

Deprem sırasında farklı bölgelerde, çok sayıda yangının çıktığını varsayalım. Bunları söndürecek yangın söndürücüler nasıl ulaşacak buralara?

İşin en şaşırtıcı, acıklı, gülünç yanı ise yollara düşen İstanbullulardan bazılarının Silivri’deki yazlıklarına gitmeleri. Oysa depremin merkezi Silivri… İnsanlar ne yapacağını, nereye gideceğini bilmemekteler. Kafası kesik tavuk gibi çırpınmaktalar.

23 Nisan günü olan İstanbul depremi gösterdi ki hükümet de belediyeler de yurttaşlar da bir felakete hazır değil. Hükümet ve belediyeler yalnızca göz boyayıcı boş sözler üretmekte. Köktenci çözüm yok! Aslında bu gerçeği her yurttaşımız da bilmekte. Bildiği içindir ki kendince kurtuluş yolu aramakta.

Büyük bir İstanbul depreminin ülkemiz için ulusal güvenlik sorununa yol açacağını devletimizi yönetenler de bilmekte. Bu gerçeğin ışığında davranmalı. Depreme hazırlığın savsaklanacak yanı yok! Bu nedenle hangi görevde olursa olsun herkes sorumluluğunu bilip ona göre davranmalı.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP