Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalayan Osmanlı Devleti, yenilgiyi kabul etti. Anlaşma koşulları çok ağırdı. Bu ağır koşullara bağlı olarak İtilaf Devletleri ilk olarak İstanbul’u işgal ettiler 13 Kasım 1918’de. Sonrasında yurt topraklarının değişik yerleri düşman çizmesi altında kaldı. Her işgalde olduğu gibi insan kırımları, kadınlara tecavüzler, yerleşim yerlerini yakıp yıkmalar, tarihsel ve kültürel varlıklara karşı acımasız yok etmeler başladı.
Bir anda ülkemiz yangın yerine döndü. Yurttaşlarımızın can ve mal güvenliği kalmamıştı. İnsanlar, kendi derdine düşmüştü. Osmanlının başkenti düşman çizmesi altındaydı. 465 yıldır Türk kenti olan İstanbul, ilk kez işgal edilmişti. Bu durumu kabullenmek bir Türk için olanaksızdı. Suriye cephesinden dönen Mustafa Kemal ve yaveri Cevat Abbas (Gürer), düşman savaş gemileri, İstanbul’u işgal için Boğaz’a girdiklerinde Haydarpaşa İstasyonunda Adana treninden inmişlerdi.
“İstanbul’a geldiğimiz günü hiç unutmam. Şehrin çok hazin bir hali vardı. İstanbul düşman donanmalarının limana girmeleri felaketinin matemini tutuyor, bu büyük matemine Atatürk’ü de ortak ediyordu.
Atatürk’le ben askeri sevkiyatın bir köhne motoru ile denizin ortasına yaslanan bu çelik ormanının içinden geçiyorduk.
Atatürk’ün zarif dudaklarından ‘Geldikleri gibi giderler’ cümlesini işittiğim zaman, mütarekenin doğurduğu derin ve elemli ümitsizliği derhal unutmuştum.
Cevabımda aceleci davrandım. ‘Size nasip olacak, siz bunları kovarsınız Paşam’ dedim.
Gülümsedi, aziz başının içinde şekillenmeye başlayan vatan kurtarma planlarını bir an için yeniden geçiriyor gibi daldı. Sonra ‘Bakalım’ dedi.
Bütün haşmet ve azametleri ile İstanbul limanını dolduran bu zırhlılar bir gün hakikaten o büyük adamın emriyle güzel İstanbul’umuzu terk ettiler. (Atatürk’ün Yaveri Cevat Abbas Gürer Cepheden Meclise Büyük Önder ile 24 Yıl, Derleyen: Turgut Gürer, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 3. Basım: Nisan 2018, İstanbul, s. 226)”
İstanbul Boğazı’ndaki düşman gemilerini gören Atatürk’ün ilk andaki tepkisi çok önemli. Yıllar sonra dediğini yapan bir yüce komutandır o. Her türlü güçlüğe karşı gelerek Kurtuluş Savaşı’nı örgütledi. Gücünü, ulusundan aldı. Yaşamı boyunca hep halkına dayandı, emperyalistlere meydan okudu. İleriyi görmesi, sabrı, ulusu için üstün özverileriyle bir ulusun kurtuluşunu sağladı.
Ulus, Atatürk önderliğinde ayağa kalkınca Boğaz’a demirleyen düşman gemileri geldikleri gibi gittiler. Önder, dediğini yapan kişidir. Atatürk dediklerini yaptığı için Büyük Önder’dir.
Adil Hacıömeroğlu
ALMANYA
1 saat önceABD
1 saat önceABD
1 saat önceGÜNCEL
1 saat önceABD
1 saat önceDÜNYA
1 saat önceASYA
1 saat önce