8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 

8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 

ABONE OL
20:18 - 07/03/2025 20:18
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ 
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Yarın, dünya emekçi kadınlarının gücünü ve mücadelesini kutlamak için bir fırsat. 8 Mart, sadece bir kutlama değil, her gün fedakârca çalışan, hayatı şekillendiren, toplumları ayakta tutan kadınların emeğini yücelten bir gündür. Dünya emekçi kadınları, sadece ailede, işyerinde değil, tüm toplumda güçlü duruşlarıyla, hayata kattıkları değerle birer kahramandır. Onlar, sadece bugünün değil, yarının da öncüleridir.

Kadının Gücü

Tanrı’nın en büyük icadı: Kadın. Kadın, hayatın her alanında bir devrimdir. Sevginin, anlayışın ve gücün simgesidir. Kadın, her koşulda hayata tutunur, her zorlukla savaşır ve her gün biraz daha güçlü olur. Kadının gücü, sadece doğasında değil, emeğindedir. Kadın, yaşadığı her zorluğun üstesinden gelirken, topluma katkı sağlamakla kalmaz, kendi kimliğini de yaratır.

Emekçi kadınlar, hayatın her alanında iz bırakır. Bir anne olarak, hayatı yaratır; bir işçi olarak, üretir; bir sanatçı olarak, dünyayı güzelleştirir; bir bilim insanı olarak, insanlığa ışık tutar. Kadın, toplumların gelişmesine katkı sağlar, onları daha adil, daha eşit bir hale getirir. Kadının varlığı, gücü ve emeği, toplumların onurlu geleceğini şekillendirir. Kadınların emekleri, ne kadar değerli olsa da, toplum onları genellikle görmezden gelir. Oysa her bir emekçi kadın, dünyayı daha güzel, daha yaşanabilir kılmak için mücadele etmektedir.

Yobazlık ve Bağnazlıkla Savaşan Kadınlar

Kadın, sesini yükseltince “çirkef” olur; ama sesini çıkarmadan yaşarsa, “zayıf” olur. Ne yaparsa yapsın, birileri tarafından yargılanır, aşağılanır. Toplumda, kadının varlığına dair saygı gösterilmez, kadının her adımı denetlenir. Oysa kadının gücü, ona hak ettiği saygıyı göstermekle ortaya çıkar. Kadın, sadece bir eş, anne ya da hizmetkâr değildir; o, her şeyden önce bir insandır, bir bireydir ve potansiyeli sınırsızdır.

Kadınların Mücadelesi

Kadın olmak, hala birçok yerde bir mücadeleye dönüşüyor. Emeği sömürülen, sesi kısılan, hayalleri engellenen kadınların direnci, hala devam ediyor. Ama kadın, hiçbir zaman pes etmiyor. Mücadele ettiği her adımda, sadece kendi haklarını savunmakla kalmaz, geleceğin kadınlarına da daha adil bir dünya bırakmak için savaşıyor. Kadınlar, emeğiyle, varlığıyla, gücüyle dünyanın her köşesinde hayatı şekillendiriyorlar.

Kadın açık giyinse “hafif” derler. Hafif kapansa “ikiyüzlü” derler. Sesini çıkarmasa “zayıf”, hakkını arasa “çirkef” derler. Kahkaha atsa “edepsiz”, sessiz kalsa “ezik” derler. Kadın ne yaparsa yapsın, birilerine göre hep yanlış olur. Çünkü sorun, kadında değil, onu her halükârda yargılayan kafalarda.

Toplum, kadının nasıl yaşaması gerektiğini dikte eden bir baskı mekanizmasıyla örülmüş. Mahalle baskısı, sokakları, iş yerlerini, evleri kuşatmış. Kadın ne yaparsa yapsın ya fazla ya eksik görülür. Ama asıl fazla olan, kadınların özgürlüğüne göz diken anlayıştır.

Kadınlar Günü, çiçeklerin dağıtıldığı, birkaç duyarlı mesajın atıldığı bir gün olmaktan çıkmalı artık. Eğer bir değişim olacaksa, bu değişimin temeli gerçek bir eşitlik üzerine inşa edilmeli. Erkekler ve kadınlar arasında yalnızca fiziksel değil, toplumsal ve ekonomik anlamda da bir denge kurulmadıkça, asıl kutlanması gereken bir zafer elde edilmiş sayılmayacak.

Eşitlik, kadınların sadece belirli sektörlerde çalışmasına izin verilmesiyle sağlanamaz. Politikada, akademide, sanatta, bilimde, her alanda kadınların daha fazla temsil edilmesi gerekiyor. Çünkü kadınların gücü, sadece ev içindeki rollerle sınırlandırılamaz. Bir anne olmak kadar, bir bilim insanı, bir mühendis, bir sanatçı, bir düşünür olmak da kadınlar için bir seçenek olmalıdır.

Kadınlar için yarınlar umut dolu olmalı. Bir kız çocuğunun “Büyüyünce ne olacaksın?” sorusuna, “Her şeyi yapabilirim!” diyerek cevap verebildiği bir dünya kurmalıyız. Kadınların seslerinin kısılmadığı, haklarının gasp edilmediği bir düzen inşa etmeliyiz.

Yarın, yalnızca bir gün için kadınları hatırlamak değil, bir ömür boyu eşitlik mücadelesini desteklemek gerek. Kadınların hak ettiği dünyayı kurmak için, her gün bir adım atmalıyız. İş yerlerinde, evlerde, sokaklarda, her alanda kadınların yanında durmalıyız. Çünkü kadın hakları, insan haklarıdır.

Ve işte o gün geldiğinde, yani bir kadının korkmadan, çekinmeden, eşit şartlarda yaşadığı bir dünya kurduğumuzda… İşte o zaman gerçek anlamda 8 Mart’ı kutlayabiliriz. O zamana kadar, yarın bir kutlama değil, bir mücadele günü olarak anılmalıdır.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
Tüm Yorumlar (1)
  • anonim

    çok güzel bir yazı kadının adı yok malesef

    Yanıtla
    +0
    -0


HIZLI YORUM YAP