10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü

10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü

ABONE OL
22:05 - 02/03/2022 22:05
10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

 

Diyarbakır Barosu’nun raporuna göre son 10 yılda patlamalarda ve zırhlı araçların karıştığı kazalarda 67 çocuk öldü. 162 çocuğun yaralandığı olayların büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu’da meydana geldi.

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi tarafından hazırlanan “Zırhlı araç, mayın ve çatışma- savaş atığı kaynaklı çocuk hakkı ihlalleri” başlıklı raporun ilk bölümünde, 2011 ile 2021 yılları arasında Türkiye genelinde meydana gelen zırhlı araç kazaları ele alındı.

Raporda yer alan verilere göre son 10 yılda zırhlı araçların karıştığı kazalarda 22 çocuk hayatını kaybederken, 27 çocuk yaralandı. Kazalarda 2015 yılından sonra artış görülürken, kazaların büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu’da meydana geldi. Sadece bir olay, Marmara Bölgesi’nde kayıtlara geçti. Güneydoğu’da ise Şırnak 9 ölü, 9 yaralı ile ilk sırada yer aldı.

Raporun “Mayın ve çatışma- savaş atığı kaynaklı hak ihlalleri” başlığında ise patlayıcı maddelerin yol açtığı ölüm ve yaralanma olaylarına dikkat çekildi. Rapora göre son 10 yılda meydana gelen olaylarda 45 çocuk öldü, 135 kişi yaralandı.

Raporda yer alan verilere göre en fazla olay 2016 yılında meydana geldi. 2016’da meydana gelen patlamalarda 12 çocuk öldü, 31 çocuk yaralandı. Ölümlü olayların tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde meydana gelirken, Akdeniz 5, Ege Bölgesi’nde ise 4 kişi yaralandı. Bu başlıkta da Şırnak 10 ölü, 23 yaralıyla ilk sırada yer aldı.

“Mayınlar temizlensin, zırhlı araçlar şehir içinde kullanılmasın”

Baro raporun sonuç bölümünde ise devletin Ottowa Sözleşmesi ile taahhüt ettiği mayın temizleme yükümlülüğünü yerine getirmesi çağrısı yaptı. Zırhlı araçların şehir içinde kullanılmasının yasaklanmasını isteyen Baro’nun önerilerinden bazıları şöyle;

Mayın temizlemeye ilişkin yapılacak yasal düzenlemeler ve uygulamalar, mayının bir çevre ve insan hakları ihlali sorunu olduğu kabulüyle gerçekleştirilmeli, bu sorun bir ihale ve arazi ıslahı sorununa indirgenmemelidir,
Mayın temizleme işlemleri planlı, ivedi ve kamuoyunun bilgisine ve denetime açık bir sürece yayılması gerekir,
Mayın temizleme süreci devam ederken mevcut mayınlardan dolayı oluşabilecek zararların önlenmesi için mayınlı bölgelerin işaretlenmesi ve bu bölgelerin sivil geçişine kapatılması gerekir,
Mayınlı bölgelerin fazla olduğu veya mayınlı bölgelere yakın olan özellikle kırsal bölgelerdeki okullarda çocuklara mayın ve çatışma-savaş atıklarına ilişkin risklerden korunma eğitimleri verilmelidir,
Öncelikle Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde düzenleme yapılmak suretiyle zırhlı araçların şehir içi kullanımı yasaklanmalı, bu mümkün değilse zırhlı araçların şehir içi kullanımı asgari düzeye indirilmeli ve bu durumda dahi zırhlı araçlar için belirlenmiş şehir içi yasal hız limitlerine uyulması gerekir,
Zırhlı aracı kullanan kolluk görevlilerinin bu araçları kullanmak için gerekli olan ehliyet ve lisanslara sahip olması ve buna ilişkin eğitimlerini tamamlamaları gerekir,
Mayın, çatışma-savaş atığı ve zırhlı araç nedeniyle yaralanan çocuklar için protez ve rehabilitasyon merkezleri kurulmalıdır,
Mayın, çatışma-savaş atığı ve zırhlı araçlar yüzünden yaşamını yitirmiş veya yaralanmış çocukların mağdur olduğu ceza dosyalarında fail hakkındaki soruşturma ve kovuşturma işlemlerinin etkin bir şekilde yürütülmesi ve yargının cezasızlık pratiğinden vazgeçmesi gerekir.

“Mayınlar sadece sınırlarda yok”

Mayın ve çatışma atıkları konusunda çalışmalar yapan Toplumsal Duyarlılık ve Şiddet Karşıtları Derneği Başkanı Özlem Öztürk, Türkiye’nin mayın sorununun sadece sınır bölgelerinde olmadığını söyledi. VAO Türkçe’nin sorularını değerlendiren Öztürk, iç bölgelerdeki mayın ve patlayıcıların risk oluşturduğuna dikkat çekti. Özellikle çocukların yerde buldukları cisimleri oyuncak zannettiğini vurgulayan Öztürk, “Sınırlarda mayınlar var ama sınırların iç bölgelerinde, sivillerin yaşadığı alanlarda da mayınlar bulunuyor. Yaşanan patlama olaylarına baktığımız zaman sınırlarda olmuş patlamalar da var, köy çevresinde, çobanın hayvanını otlattığı alanlarda da patlamalar meydana gelmiş. Yani sorun sadece sınırlarda bulunan mayınlarla sınırlı değil. Bu durum da sivillerin özellikle çocukların kara mayını ve patlamamış çatışma atıkları kaynaklı patlamalardan zarar görmesine neden oluyor. Özellikle çocuklar bu cisimleri oyuncak zannedip oynayabiliyorlar. Kara mayını bir canlının basması sonucu patlayarak uzuv kaybı ya da yaşam kaybı gibi ciddi sorunlar doğuyor” dedi.

Öztürk de Ottowa Sözleşmesi’ne dikkat çekerek, alınması gereken önlemleri, “Öncelikle; mayınlı bütün alanların işaretlenerek, o bölgelerde yaşayan sivil halkın bu alanlar konusunda bilgilendirilmesi gerekiyor. Mayın ve çatışma atıklarını tanıtıcı ve korunma yollarını anlatan bilgilendirici eğitimlerin yapılması sivillerin zarar görmesini engelleyecektir. Tabi ki en nihai yol bütün mayınlı alanların temizlenmesidir’’ şeklinde sıraladı.

Özlem Öztürk, ‘’Türkiye uluslararası mayın sözleşmesi diye bilinen Ottowa Sözleşmesi’ne 2003’te taraf oldu. Anlaşma 1 Mart 2004’te yürürlüğe girdi. Ottowa Sözleşmesi uyarınca 2022 yılına kadar bütün mayınların temizleneceği taahhüt edilmişti. Suriye sınırında temizleme işlemleri başladı ve Suriye savaşından sonra bu süreç sekteye uğradı. Hükümet bu konuda yapacağı çalışmalara sivil toplum kuruluşlarını dahil ederek bu sorunun üstesinden gelebilir. Sorun büyük ama, alınacak önlemler ve sivillere yönelik yapılacak çalışmalarla bu sorun kontrol altına alınabilir. Mayınların temizleme işlemi bitene kadar, sivillere yönelik yapılacak çalışmalar bu sürecin daha kontrollü ve can kaybının olmadığı bir hal almasını sağlayacak en önemli önlemdir” ifadelerini kullandı.

Öztürk, bu tarz olaylarda yaralananlar için özel bir statü belirlenmesi gerektiğini ifade ederek, mağdurlar için rehabilitasyon çalışmalarının yapılması, protez tedavisinin daha sistemli, süresiz ve tamamen ücretsiz olması gerektiğinin altını çizdi.

“Zırhlı araç kazalarında cezasızlık politikası uygulanmamalı”

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Şube Başkanı Murat Aba, ölümlü olayların çoğunun Doğu ve Güneydoğu’da meydana gelmesinin dikkat çekici olduğunu söyledi. VOA Türkçe’ye konuşan Aba, devletin mayınları temizlemesi gerektiğine, zırhlı araçlar için de özel önlemler alınması gerektiğini söyledi.

Kazalardan sonra uygulanan cezasızlık politikasından vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan Aba, “Koca cüsseli araçların kullananların deneyimli olması gerekiyor ve şehir içinde daha özenli kullanılması gerekiyor. Aslında kullanılmaması gerekiyor. Şehirler sivillerin yaşadığı, çocukların oyun alanlarının olduğu yerler. Çocuklar sokak aralarında oyun oynarlar. Bu araçlar özen gösterilmeden, hız sınırlarına uyulmadan, eğitiminin nasıl alındığı bilinmeden kullanılıyor ve bu kazalara, ölümlere ve yaralanmalara yol açıyor. Devletin hızlıca üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekiyor ve cezasız bırakılmaması gerekiyor” dedi.

Türkiye’nin mayın temizliği konusundaki uluslararası sözleşmelere uyması gerektiğini ifade eden Aba, “Mayınlarla ilgili uluslararası sözleşmeler var. Türkiye’de uymalı, uymak zorundadır. Ama Türkiye hala sınırların mayınlardan arındırmadı. Ayrıca devletin özellikle yaralanmalardan, mayınlardan dolayı uzuv kaybı olanların ortopedik olarak zararlarını karşılaması lazım. Maalesef bunda da çok güçlü bir sistem görmüyoruz” diye konuştu.

VOA tarafından geçilen 10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü haberinde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. 10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü haberi web sayfamıza otomatik olarak VOA sitesinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan 10 Yılda 67 Çocuk Patlama ve Zırhlı Araç Kazasında Öldü haberinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.