TÜRKİYE´DE SİYASİ SALDIRILAR VE DERİN TEHEDİTLER!!!

TÜRKİYE´DE SİYASİ SALDIRILAR VE DERİN TEHEDİTLER!!!

ABONE OL
18:50 - 05/05/2025 18:50
TÜRKİYE´DE SİYASİ SALDIRILAR VE DERİN TEHEDİTLER!!!
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Türkiye son yıllarda siyasi cinayetler, faili meçhul saldırılar ve toplumda infial yaratan tehditlerle sarsılıyor. Her biri ayrı bir dönemin kırılma noktası olan bu olaylar, kamuoyunda artık tesadüf olarak değerlendirilmiyor. Arka arkaya yaşanan bu gelişmelerin ardında gizli bir gücün varlığına işaret eden emareler giderek çoğalıyor.

Geçmişin karanlık dosyaları hâlâ aydınlatılamamışken, bugünün saldırıları aynı şüpheleri yeniden gündeme getiriyor. Bir dönemin başbakanı Mesut Yılmaz’a atılan yumruk, Danıştay’da hakimlerin katledilmesi, Hrant Dink ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi, hepsi farklı zamanlarda ama aynı yapının izlerini taşıyor: Devletin içindeki karanlık bir yapı, bir “gizli el”.

Son olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik gerçekleştirilen saldırı, bu zincirin yeni halkası olabilir mi? Ülke gündemine bomba gibi düşen olayda, saldırganın sadece fiziki değil, psikolojik hazırlığı da dikkat çekici. İfade tutanaklarına göre Mersin’de ikamet eden saldırgan, İstanbul Beyoğlu’nda, fahiş fiyatlı bir apart dairede kalıyor. Geçimini sağlayacak düzenli bir işi olmayan bu kişi, “yiyecek yardımı istedim” bahanesi ne kadar mantıklı.Ancak bu açıklama, hayatın olağan akışına tamamen aykırı.

Neden İstanbul? Neden Beyoğlu? Neden o apart? Ve neden tam da Özgür Özel’in yürüyerek geçeceği noktada?

Saldırının gerçekleştirildiği alanın bir tesadüf olmadığı, saldırganın güzergâhtan önceden haberdar olduğu neredeyse kesin. CHP lideri Özgür Özel’in makam aracı bu kez kapalı otoparka alınmamıştı. Özel, yaya olarak yürüyerek aracına ulaşacağı bir güzergahtan geçmek zorundaydı. Saldırganın da tam bu noktada hazır bulunması, güzergâhın sızdırılmış olabileceğine dair güçlü bir şüphe doğuruyor. İçeriden bir yardım ya da en azından ciddi bir güvenlik ihmali ihtimali oldukça yüksek.

Saldırganın üzerinde silah bulunmaması bazılarına göre bir şans. Ancak bu da başka bir soruyu beraberinde getiriyor: Ya saldırgan, bu seferlik sadece “uyarı” yapmakla görevlendirildiyse? Ya mesaj vermek, gözdağı oluşturmak öncelikli amaçsa?

Bu tür saldırıların asıl hedefi, sadece liderlerin güvenliğini tehdit etmek değil; aynı zamanda muhalefetin cesaretini kırmak, halkta korku yaratmak, siyasi tartışmaları kontrol altına almak olabilir. 1990’lardan bu yana pek çok siyasi saldırı benzer bir mantıkla gerçekleştirildi. Fail ya sustu, ya susturuldu, ya da akıl sağlığı yerinde değil raporuyla serbest bırakıldı. Sonuç? Toplum olayları unuttu, suçlular cezalandırılmadı ve yapı her defasında yeniden sahneye çıktı.

Özgür Özel’e yönelik saldırı da, Türkiye’nin yeni bir karanlık döneme sürüklenmek istendiğini düşündürüyor. Saldırının arka planı henüz tam olarak ortaya çıkarılmamış olsa da, olayın organize bir güç tarafından yönlendirildiğine dair güçlü işaretler var. Bu güç; geçmişte Mesut Yılmaz’a yumruk attıran, Danıştay’ı kana bulayan, gazeteci Hrant Dink’i hedef gösteren, misyoner Rahip Santoro’yu öldüren ve bugüne kadar hiçbir gerçek hesap vermeyen o karanlık yapı olabilir.

Sadece siyasi liderler değil, toplum da bu yapının hedefi. Bu saldırılarla seçilmiş temsilciler sindirilmek, halka korku pompalanmak isteniyor. Düşünen, sorgulayan, muhalefet eden herkes potansiyel hedef haline getiriliyor. Medya susturuluyor, gazeteciler yargılanıyor, sokakta ifade edilen her fikir, cezalandırma tehdidiyle karşı karşıya bırakılıyor.

Peki, bu yapının amacı ne? Türkiye’yi sürekli gerilim hattında tutmak, istikrarsızlık yaratmak, kritik dönemlerde yönlendirme yapmak… Özellikle seçimler yaklaşırken, siyasi liderlerin etkisizleştirilmesi, kamuoyunun manipüle edilmesi ve korku ikliminin yayılması bu yapının klasik taktikleri arasında.

Özgür Özel’in uğradığı saldırının sıradan bir olay olmadığını anlamak için çok uzaklara gitmeye gerek yok. Sadece son beş yıla bakıldığında bile, Türkiye’de siyasi liderlere ve gazetecilere yönelik sistematik baskıların arttığı net şekilde görülüyor. Bu saldırılar da bu çerçevenin bir parçası. Her olayın ardından gelen “bireysel hareket”, “akli dengesizlik”, “tesadüf” gibi açıklamalar artık ikna edici olmaktan çok uzak.

Bu saldırının perde arkasındaki gerçekler gün yüzüne çıktıkça, Türkiye’nin hangi kirli senaryolarla karşı karşıya olduğu daha net anlaşılacak. Ancak bir gerçek şimdiden açık: Bu, sadece Özgür Özel’e değil, Türkiye demokrasisine yapılan bir saldırıdır. Ve bu saldırıya karşı susmak, sıranın başkasına gelmesini beklemektir.

Türkiye artık bu yapıyla yüzleşmek zorunda. Hukuk devleti, ancak karanlık yapılarla mücadele edebilirse gerçek anlamına kavuşur. Aksi takdirde, her köşe başı bir tehdit, her siyasi çıkış bir hedef haline gelir.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP