0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Hüseyin Baraner’in, ‘Turizm yeniden yazılıyor’ lafı bir hayli ilgimi çekti. Bu lafların altını şöyle doldurdu turizm duayeni;

“Doğasını koruyamayan destinasyonlar, dünyada alt kültür olarak değerlendiriliyor. Kesin olan şu; doğasız turizm değersiz turizmdir. Sektörde fiyatı artık doğa tespit edecek.”

Baraner’i benim gibi 25-30 yıldır tanıyanlar, onunla dünyanın bir ucundan diğer ucuna gidenler bilir…

Bugün dediği, yarın mutlaka olur.

Misal; “Üçüncü yaş turizmi harekete geçiyor” diyorsa vardır bir bildiği…

Avrupa Komisyonu’na üçüncü yaş turizmi ile ilgili bir rapor hazırlıyormuş.

Bu raporun bir ayağının da ‘termal’ olacağını söyleyince uzun süredir uyuyan birlikte seyahat etme hücremiz harekete geçti.

Baraner ve birkaç gazeteci arkadaş, hafta içinde iki gün, ‘termal turizmde neler oluyor?’ diyerek, Antalya’dan Afyonkarahisar’a doğru yollara düştük.

Baraner, Avrupa Konseyi’ne sunacağı rapor için doneler toplarken, biz de haber yapmak için notlarımızı aldık.

Zafer Bölgesi Turistik Otelciler ve İşletmeciler Derneği (ZAFTODER) Başkanı Ali Gümüşhan ile buluştuk.

Gümüşhan aynı zamanda İkbal Thermal Otel & SPA’nın da genel müdürü…

İkbal deyince akıllara ilk gelen şüphesiz, molalarda yediğimiz enfes yemekleridir, hediyelik aldığımız sucuğudur, kaymağıdır, lokumudur…

İkbal aynı zamanda Afyonkarahisar’da termal turizmini harekete geçiren öncü otellerden biridir.

Ali Gümüşhan, termal turizm konusunda oldukça donanımlı biri…

Şehir, valisiyle, belediye başkanıyla, siyasetçileriyle, iş dünyası ile turizmcileriyle termal konusunda el ele vermiş, tek vücut olmuş…

Halk da termalin değerinin farkında…

Çünkü, turizm getirisinin yanında 25 bin ailenin evi, kışın termal suyu ile ısınıyor.

AFJET adında su birliği kurulmuş…

Başında da vali, belediye başkanı ve ticaret odası başkanı var.

90-100 derecede çıkan su, turistik tesislerin termal havuzlarında, hamamlarda şifa niyetine kullanıyor. Fazlası, halka ısıtma olarak sunuluyor.

Ali Gümüşhan, kullandıkları suyun zerresini kaybetmeden tekrar zemine reenjekte edildiğini söylüyor.

Termal su o kadar değerli ki, 1 litre suda bulunan 5 gram mineral, belli bir kür ile vücutla buluştuğunda bel ağrılarına iyi geliyor. Ameliyat sonrası rehabilitasyon için birebir diyorlar. Fizik tedaviye faydası ise zaten biliniyor.

Hem ruhen arınma, hem de medikal olarak büyük fayda sağlıyor.

Antalyalılar da termali çoktan keşfetmiş…

Çünkü, Afyonkarahisar termal otellerinin Antalyalı çok müşterisi bir hayli fazla…

Arabasına atlayan 3 saatte orada…

Termal suyun yatağı Ömergecek Havzası… Yani oteller bölgesine 2-3 kilometre uzaklıkta…

Şu an mevcutta 30 bin turistik yatak var Afyonkarahisar’da…

Gümüşhan, bunun 2025’de 50 bin yatağa çıkacağından söz ediyor.

Merkez, Sandıklı ve Gazlıköy’de 8 tane 5 yıldızlı otel faal durumda… 3 otelin inşaatı ise devam ediyor.

Afyonkarahisar bütün yolların kesiştiği stratejik bir yere sahip…

Tatil ve destinasyon yeri olarak anılmaya başlandı ama tanıtım ne kadar yeterli?..

Ali Gümüşhan dahil, termal turizm ile uğraşanların tamamı Hüseyin Baraner’in çabalarını biliyor ve takdir ediyorlar.

Yurtdışı tanıtımları konusunda bir talebi var Ali Gümüşhan’ın, o da bakanlığın termal turizm tanıtımına Ege ve Akdeniz kadar yer vermesi…

Tanıtım Vakfı kurulma çalışmaları vali beyin öncülüğünde sürüyormuş…

Vakıf kurulursa tanıtımda yeni bir atağın startı verilecek anlaşılan…

Biz sohbeti sürdürürken TÜROFED Başkanı Sururi Çorabatır, Ali Gümüşhan’ı arıyor…

O vesileyle biz de sohbet ediyoruz Çorabatır ile…

Yakında TÜROFED yönetimini toplayıp geleceklerini söylüyor Çorabatır, “Afyonkarahisar’ın turizmde arzu ettiğimiz yeni alması konusunda çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyor.

TÜROFED’in termal bölgesinde yapacağı toplantı da zaten başlı başına en güzel dayanışmalardan biri olur şüphesiz.

Termal otellerin yıllık ortalama yatak doluluk oranı yüzde 55-60 civarındaymış.

Geçtiğimiz cuma akşamı İkbal yüzde 100 doluydu.

Hafta sonları hep öyleymiş…

“Afyonkarahisar’a gelmişken, nereye gidilir?” diye sorduk Ali Gümüşhan’a bizim grupta yer alan Afyon doğumlu gazeteci arkadaşın bile bilmediği iki yeri önerdi.

Biri, Afyonkarahisar İsmail Kumartaşlı Yumurta ve Sanatları Merkezi, diğeri Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Türk Sanat Müziği Bölümü’nün koridorlarında kurulu ‘Çalgı Müzesi’…

Hani yolunuz Afyonkarahisar’a düşerde giderseniz, kesinlikle pişman olmayacağınız iki müze…

Yumurtanın müzesi mi olur diye gittim, ‘Vay be, yumurtadan neler neler yapmışlar’ diye çıktım.

Çalgı Müzesi de öyle…

Umduğumuzun çok çok ötesinde…

Çalgıda dünya yolculuğu yapmak istiyorsanız zamanınızı ayırın ve gidin…

Antalya’da yaşayan Alman Wolfgang Ott 300’e yakın müzik aleti hediye etmiş…

Toplamda 450 civarında çalgı var müzede…

Dalında dünyanın üçüncü, Avrupa’nın da birinci müzesi durumunda…

Emeği geçen, müzenin kurulmasına öncülük eden işadamı İbrahim Alimoğlu’na kocaman bir teşekkür.

Şimdi de müzeyi daha büyük bir mekana taşımak için çaba gösteriyormuş.

Emeğine sağlık…

Öğretim görevlisi ve aynı zamanda müze koordinatörü Yunus Emre Uğur’a da o kadar yoğun işi arasında bize müzeyi gezdirdiği için teşekkür ederiz.

Unutmayın…

Yumurta Müzesi ve Çalgı Müzesi…

Yolunuz Afyonkarahisar’dan geçecekse, programınızı bu iki müzeyi gezme üzerine yapın… Birini giderken, diğerini dönüşte mutlaka gezin…

Termal tesislerde tatil yapıyorsanız, bir öğleden sonranızı ayırabilirsiniz, çünkü değer…

Kaynak: http://www.gunhaber.com.tr/haber/Turizmde-kartlar-yeniden-kariliyor/498854

Resim: © günhaber