Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı

Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı

ABONE OL
22:36 - 12/04/2022 22:36
Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Anayasa Mahkemesi’ne yasal düzenlemeler bakımından başvuruda bulunma hakkına sahip ana muhalefet partisi CHP, 7393 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un dört maddesiyle ilgili acilen yürütmeyi durdurma talebiyle birlikte iptal edilmeleri için başvuruda bulundu. İktidar cephesindeki Cumhur İttifakı olarak AKP ile MHP’nin ortaklaşa hazırladığı ve TBMM Genel Kurulu’nda oy çokluğuyla yasalaştırdığı yeni seçim mevzuatı düzenlemesi bugün itibariyle artık Anayasa Mahkemesi gündeminde.

Önümüzdeki dönemde Anayasa Mahkemesi’nin ele alacağı seçim mevzuatı, ittifaklar kurulması, “TBMM’de grup kurulması” ile seçimlere katılma yeterliliği sağlanamayacak olması ve ittifak içerisindeki partilere verilmiş artık oyun adeta çöpe gideceği boyutlarıyla tartışmalı. Ancak CHP, seçim kurullarını düzenleyen 5 ve 6’ncı maddeler, Cumhurbaşkanı’nı propaganda yasakları dışında bırakan 11’nci madde ve seçim kurullarında kıdemli hakimleri devre dışı bırakabilecek şekilde üç ay içerisinde yenilenme yapılmasını öngören 12’nci madde aleyhine davacı oldu. Böylece 14 maddelik değişikliklere ilişkin kanuni düzenlemedeki dört maddeyle ilgili Anayasa Mahkemesi’nce anayasaya aykırılık yönünde değerlendirme yapılacak.

CHP’nin sunduğu dilekçede, yeni kanuni düzenleme için “5, 6, 11 ve 12’nci maddeleriyle 298 sayılı Kanun’da yapılan değişiklikler (il ve ilçe seçim kurullarında görev alan hakimlerin kıdem esası yerine ad çekme usulüyle belirlenmesi ve mevcut kurulların üç ay içinde getirilen değişikliğe istinaden yeniden teşekkül ettirilmesi ile Cumhurbaşkanı için öngörülen propaganda yasaklarında hukuki boşluk oluşturulması) başta demokratik hukuk devleti ve seçim güvenliği ilkeleri olmak üzere; Anayasa’nın 2, 5, 11, 13, 14, 17, 36, 37, 67, 68, 79, 138’inci maddelerine aykırı olması sebebiyle; telafisi imkansız zararlar ortaya çıkacağı için, iptal davası sonuçlanıncaya kadar ivedilikle yürürlüklerinin durdurulmasına ve iptallerine karar verilmesi talep edilmektedir” denildi.

Seçim barajını düşürmede itiraz olmadı

Muhalefet cephesi, bu yeni düzenlemede, sadece TBMM’de temsil hakkı kazanılması bakımından ülke genelindeki seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesini olumlu buldu. Muhalefet cephesindeki altı siyasi parti (CHP, İyi Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi), 28 Şubat’ta imza atılan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakatı” ile seçim barajı için yüzde 3’e düşürülmesi hedefini açıklamıştı. HDP ise, seçim barajı tümüyle kalkmalı (yüzde 0 olmalı) yönünde yasa teklifi sunmuştu. Dolayısıyla muhalefet partileri, iktidarca yapılan yeni seçim düzenlemesinde yüzde 7 seçim barajına itiraz etmedi.

İttifak hükümleri rahatsızlık yarattı

Muhalefet, özellikle hali hazırda kamuoyu araştırmalarında oy oranı yüzde 7’inin de altında olan partiler ile ittifak kurulması noktasında tartışma yaratacak nitelikteki hükümlerden ise rahatsız olmuştu. 24 Haziran 2018’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimi ve Genel Seçimler öncesinde iktidardaki AKP-MHP’nin hayata geçirdiği ittifak düzenlemesinde, hazırladığı yeni düzenlemeyle değişikliklere gitti. Bunun üzerine altı liderin akşam yemeğinde buluşmasının ardından 28 Mart tarihli yapılan ortak açıklamada, “Öncelikle Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş sürecinin yol haritası kapsamında bir çalışma grubu oluşturulduğu” bilgisi verilerek, “Birlikteliğimizi bozmayı amaçlayan seçim kanunu teklifi üzerinde görüş alışverişinde bulunduk. Milletimizin bilmesini isteriz ki, demokratik ilkelere dayanan birlikteliğimiz bu gibi siyasi mühendislik çabalarından etkilenmeyecektir. İş birliğimizi uyum içinde sürdürmeye kararlıyız. Öte yandan hangi şartlarda olursa olsun, milli iradeyi parlamentoya tam olarak yansıtmak üzere seçim güvenliğini sağlamak amacıyla bir çalışma daha grubu oluşturduk” denilmişti. Böylece CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ile DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, ortak açıklamayla seçim mevzuatı kaynaklı ittifak boyutlu tartışmayı sürdürmeyecekleri mesajını verdi.

Ancak CHP, bugünkü başvurusuyla öncesinde Grup Başkanvekili Özgür Özel’in açıkladığı üzere ittifak hükümlerini Anayasa Mahkemesi’ne taşımayı tercih etmedi.

Asıl mesele “seçim güvenliği” olarak yorumlandı

Yeni seçim mevzuatıyla ilgili muhalefet cephesi, asıl sorun başlığını “sandık güvenliği” boyutuyla değerlendirdi. Bu kapsamda altı liderce altı siyasi parti arasında çalışma grubu kurulması kararlaştırılmasına karşın bunun yeterliliği tartışma yarattı. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, VOA Türkçe’ye açıklamasında, altılı ittifak yapısında yer almak istemediklerini vurgulayarak ancak seçim güvenliği sağlanabilmesi için HDP’nin de bu işbirliğinde yer alması gerektiğine işaret etti. Sancar, “Özelikle son beş yıldaki seçimlerde yaşadığımız tecrübeler ışığında görüyoruz ki iktidar, seçim güvenliğini zedeleyecek manipülasyonları devreye sokacak bir yaklaşım içinde olacaktır. Biz bütün partilerle ve bu alanda faaliyet gösteren demokrasi güçleriyle ortak hareket etmenin gerekli olduğunu ifade ediyoruz. Belki de en kolay uzlaşılması gereken konu budur. Seçim güvenliğini zaman kaybetmeden konuşmaya ve tedbirleri ortak bir şekilde almaya ihtiyaç var. Bu hususun, altı partinin gerçekleştirdiği toplantı sersisinin ikincisinde vurgulanmış olmasını gecikmiş bir adım olarak görüyoruz. Çünkü görünen o ki bu konunun aciliyetinin farkına, yeni seçim kanunu teklifi gündeme geldiğinde varıldı” eleştirisini getirdi.

CHP başta olmak üzere muhalefet cephesinde, seçim mevzuatında bugüne değin her seçim bölgesinde (iller ve ilçeler) kıdemli hakimlerden oluşmakta olan seçim kurullarıyla ilgili değişiklikler tepkiyle karşılandı. Bu yeni mevzuatta 5’nci maddedeki “İl seçim kurulu bir başkan ve iki asıl üye ile iki yedek üyeden oluşur. İl seçim kurulu başkanı ve asıl üyeleri ile yedek üyeleri, iki yılda bir Ocak ayının son haftasında, il merkezinde görev yapan, kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş hakimler arasından, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca ad çekme suretiyle tespit edilir. Ad çekmede ilk çıkan hakim başkan, sonraki iki hakim asıl ve son çıkan iki hakim yedek üye olarak belirlenir. Ad çekmeye katılacak hakim sayısının beşten az olması durumunda, bu hakimler arasında ad çekme işlemi yapıldıktan sonra eksik kalan asıl ve yedek üyeler en kıdemli hakimden başlayarak belirlenir. Ad çekmeye katılacak hakimin bulunmaması durumunda ise başkan ve asıl üyeler ile yedek üyeler en kıdemli hakimden başlayarak belirlenir. Bu suretle kurulan il seçim kurulu iki yıl süre ile görev yapar” düzenlemesi tepki yarattı. Bu madde, “seçim denetim sürecine müdahale” olarak yorumlandı.

Muhalefet, AKP ile MHP’nin, bu düzenlemeyle Yüksek Seçim Kurulu’nun bilgisi dahilinde hali hazırda mevcut yasa uyarınca Ocak 2022’de oluşturulmuş seçim kurullarını lağvetmeyi amaçladığını belirterek, bunun da Anayasa’ya aykırı olduğu görüşünde. Bu yasa yürürlüğe girdiği için üç ay içinde yeniden seçim kurulları oluşturulacak. Bu nedenle CHP, bugünkü başvurusuyla seçim kurullarıyla ilgili 5 ve 6’ncı maddelerin iptalinin yanı sıra ivedilikle yürütmesinin durdurulmasını istedi.

Anayasa hukukçusu ve CHP milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu da, AKP ve MHP’nin getirdiği bu düzenlemelerin kamu yararı veya seçim güvenliğini sağlamak bir yana, seçim hukukunun genel ilkelerine, demokratik hukuk devletinin gereklerine, Anayasa’nın amir hükümlerine aykırı olduğu düzenlemeler olduğu görüşünü ifade etti.

“Başbakan yerine Cumhurbaşkanı eklenmemesi” itirazı

AKP ile MHP’nin hazırladığı seçim mevzuatında seçim sürecinde propaganda yasakları bölümündeki “Başbakan” ifadesi seçim mevzuatından çıkarılırken yerine “Cumhurbaşkanı” ifadesi eklenmedi. Böylece Cumhurbaşkanı (mevcut durumda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan), propaganda yasaklarına uymak zorunda kalmayacak.

Muhalefet, 24 Haziran 2018’de Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiği için eskiden “Başbakan” yazılı tüm kanuni düzenlemelerde yerine “Cumhurbaşkanı” ifadesi değişikliği yapılmasına karşın, seçim mevzuatında bunun yapılmamasına tepkili. Özellikle eskiden sadece “devletin başı” iken bugünkü Cumhurbaşkanı’nın hem Yürütme’nin başı olması hem de partili olması nedeniyle muhalefet, bakanlar gibi Cumhurbaşkanı için de seçim yasakları uygulanması gerektiği görüşünde. Bu nedenle Prof. Dr. Kaboğlu’nun, “Yürütme olan Partili Cumhurbaşkanı’nın seçim yasağından muaf tutulması bir tuzak, hatta bu teklife konulmuş bomba. Bu madde, ‘Kişi-Parti-Devlet’ birleşmesinin kanıtı ve sandığa vurulan kilit” olarak yorumladığı madde için de CHP iptal edilmesini talep etti.

Şimdi Anayasa Mahkemesi, önümüzdeki dönemde gelecek seçimler ile süreçleri etkileyecek olan kanuni düzenlemeye ilişkin karar verecek. Öncelikle usul yönünden CHP’nin başvurusunu değerlendirecek olan Yüksek Mahkeme, usul boyutuyla dava başvurusunu kabul etmesi durumunda ilgili hükümleri esas yönünden yani anayasaya aykırılık boyutuyla inceleyecek.

İlgili düzenlemeye şu linkten ulaşılabilir: https://www5.tbmm.gov.tr/kanunlar/k7393.html

VOA tarafından geçilen Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı haberinde ha-ber.com editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi yoktur. Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı haberi web sayfamıza otomatik olarak VOA sitesinden geldiği şekliyle yer almaktadır. Bu alanda yer alan Seçim Güvenliği ve Propaganda Süreci Yargıya Taşındı haberinin hukuki muhatabı haberi geçen web siteleri ve ajanslardır.

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.