KİMSENİN ÇIRASI TANA KADAR YANMAZ

KİMSENİN ÇIRASI TANA KADAR YANMAZ

ABONE OL
17:23 - 04/05/2025 17:23
KİMSENİN ÇIRASI TANA KADAR YANMAZ
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Atasözlerimizin neredeyse hepsi bizlere ders verir. Yanlış yapmamamız için bizi uyarır atalarımız yüzyıllar öncesinden. Çoğu kişi, bu uyarılara kulak asmaz. Oysa atasözleri, atalarımızın uzun deneyimler, gözlemler sonunda söyledikleri sözler.

İnsanoğlu, deneyimlerini kendisinin ve toplumun yaşamından çıkarır. Deneyimler; kişinin yaşadıklarından, tanığı olduğu olaylardan çıkardığı dersler değil mi?

Kişi, dünyaya geldiği andan başlayarak çevresini, olayları, nesneleri, doğa olaylarını gözlemler. Bu gözlemlerinden deneyimler edinir. Onlardan dersler çıkarıp düşünceler oluşturur. Gözlemler, kişiyi olgunlaştırıp bilinçlendirir. Çoğu zaman ona doğruyla yanlışı ayrımsamasını sağlar. Aslında doğa, insanın en büyük öğretmeni.

Halk, gerçekçidir. Algısal değil, olgusal düşünür. Çünkü içinde yaşadığı doğa gerçektir. Neredeyse her gün tarımsal ve hayvansal üretimin içinde olan kişi, gerçekçi olmak zorunda. İçinde bulunduğu koşullara göre davranma zorunluluğu var. O, olumsuz koşulları olumlu yönde değiştirmeye uğraşır. Yeni üretim yöntemlerini geliştirir gerçekçi bir bakış ve düşünüşle. Doğadan öğrendikleriyle doğaya egemen olmaya çalışır.

Halk, doğadan alıp doğaya vermesini bilir. Doğayı çoraklaştırdığında kendisinin de yok olacağının ayırdındadır. Doğa, onun anası. İnsan; anasını yok etmez, ona koruyup saygı duyar.

“Kimsenin çırası tana kadar yanmaz.” atasözü, “Hiç kimsenin parlak yaşamı sürekli olmaz. (Atasözleri Sözlüğü, Ömer Asım Aksoy, İnkılap Yayınevi)” anlamında. Bir kişi, yaşamı boyunca parlak bir yaşam yaşayamaz. Yaşam dediğimiz şey inişli çıkışlı bir yol. Olumlu ve olumsuzluklarla dolu bir yaşam süreriz. Burada önemli olan, olumsuzluklar karşısında teslim olup bıkkınlık göstermemek, vazgeçmemek. Olumsuzlukları olumluya dönüştürmek için savaşım vermeli.

Acı ile tatlı, güzel ile çirkin, üzüntü ile mutluluk, iyilikle sayrılık hep yan yanadır yaşamımızda tıpkı gece gündüz, yaz kış gibi. Yaşam, karşıtlıklar üzerine kurulu. Halkımız bu gerçeği; gözlemleri, deneyimleriyle bilir ve buna göre düşünüp davranır. Karşıtların zamanla birbirine dönüşebileceği gerçeğini de usundan çıkarmaz. Bu diyalektik düşünüş, onu olumsuzlukları yaşadığında savaşımdan koparmaz. Bu yalın gerçeğin ışığında hep umutlu olur. Umudunu hep canlı tuttuğu için de “Kara gün kararıp kalmaz.” atasözünü kılavuz edinir kendine.

Umut, kişiyi de toplumu da ayakta tutar. Onu üretici, savaşımcı yapar. Çıramızın tan vaktine kadar yanmayacağını düşünerek davranmalı. Çıra yanarken onun ışığından gereği gibi yararlanmalı. Bir zaman gelip sönen çıranın ışığına çok fazla gereksinim duyacağımızı usumuzdan çıkarmamalı. Çıradır yanar da söner de.

Adil Hacıömeroğlu

Inal

    En az 10 karakter gerekli
    Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


    HIZLI YORUM YAP