Hristiyanlığın Annesi´nin Bayramı´nda Yaşamın Ölüme Karşı Zaferi Kutlandı

Hristiyanlığın Annesi´nin Bayramı´nda Yaşamın Ölüme Karşı Zaferi Kutlandı

ABONE OL
10:44 - 16/08/2024 10:44
Hristiyanlığın Annesi´nin Bayramı´nda Yaşamın Ölüme Karşı Zaferi Kutlandı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
Kaplan
Best

Hristiyanlar için en kutsal, en önemli ve en büyük dini bayramlardan biri olan Meryem Ana Yortusu (Assumption of Mary), (Εορτή της Παναγίας) dünyanın dört bir yanında düzenlenen dini törenler ve çeşitli etkinliklerle kutlanırken, bayram ayinlerinde dünya barışı için dualar edildi.

Farklı ülkelerden Türkiye’ye gelen birçok Hristiyan da hem Hristiyanlığın annesinin 15 Ağustos ‘Göğe Yükseliş Bayramı’nı kutladı hem de İzmir’in Selçuk ilçesinde Bülbül Dağı’nda bulunan Meryem Ana Evi Kilisesi ve Mersin Tarsus’taki St. Paul Kilisesi gibi Hristiyan Kilise’nin kutsal kabul ettiği kiliselerde hacı oldu.

EKÜMENİK PATRİK BARTHOLOMEOS GÖKÇEADA’DAKİ AYİNİ YÖNETTİ

Türkiye’de bin 388 tane kültür varlığı statüsünde tescilli kilise bulunurken, bu kiliselerden bazılarında (10 civarı) ilgili ilin valiliklerinden alınan izinle ayin, dua, dini içerikli sempozyum vb. gibi etkinlikler yapılabiliyor. Ayin yapılmasına izin verilen bu kiliselerden biri de Gökçeada Tepeköy’de bulunan Agridia Kilisesi. Yüzlerce Ortodoks Hristiyan’ın Agridia Kilisesi’nde bir araya geldiği ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos yönetti. Ekümenik Patrik Bartholomeos ayinde “Biz de sesimizi yükseltiyor ve savaş çatışmalarının bir an önce sona ermesi, barış ve adaletin egemen olması için Tanrı’ya yalvarıyoruz” dedi.

MERYEM ANA EVİ’NDE HACI DA OLDULAR

Türkiye’nin çeşitli şehirlerinden ve yurtdışından İzmir’in tarih kokan ilçesi Selçuk’a gelen yüzlerce Katolik Hristiyan UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Meryem Ana Evi’nde bir araya gelerek Hz. İsa’nın annesinin ‘Göğe Yükseliş Bayramı’nı hep beraber kutladı. İzmir Başepiskoposu ve Metropoliti Martin Kmetec tarafından yönetilen ayin Türkçe ve İtalyanca icra edilirken, ayin boyunca İncil’den bölümler okundu, ilahiler söylendi, tüm dünyanın barışı ve huzuru için dualar edildi. Mum yakıp dilek dileyen inananlar, “Meryem Ana’ya Övgü Duası” edip, kutsal sudan içtiler. Ayin sonrası üzüm kutsanarak törene katılanlara ikram edildi. Birçok inanan Meryem Ana Evi’nde hacı da oldu. Törenden sonra yerli Katolik Hristiyanlar (İzmir, İstanbul, Muğla, Trabzon, Samsun, Adana, Mersin, İskenderun ve Antakya’dan otobüslerle gelen Hristiyan cemaatleri) saat 15:00’deki tesbih duası için Meryem Ana Evi’nde kalırken, yurt dışından (çoğunlukla İtalya ve Fransa) gelenler Kuşadası ve Selçuk’taki tarihi yerleri gezdiler. İzmir Başepiskoposu ve Metropoliti Martin Kmetec yönettiği ayine Alsancak Kutsal Tesbih Kilisesi rahipleri Peder Igor Barbini ve Peder Giuseppe Gandolfo, Göztepe Lourdes Kilisesi rahibi Peder Ireneus, Santa Maria Kilisesi rahibi peder Pascal ve İzmir Sansolyesi Peder Alessandro eşlik eden din adamları arasındaydı.

RAHİP STAMATİS ANASTASİOS: KİLİSEMİZİN EN ESKİ BAYRAMLARINDAN BİRİ

Yunanistan’ın Selanik şehrindeki Kordelios Belediyesi’nin en güzel kiliselerinden

Agios Georgios Kilisesi’nde gerçekleşen ‘Meryem Ana’nın Göğe Yükselmesi Yortusu’ ayininde de savaş bölgelerindeki çatışmaların son bulması, sevginin ve barışın tüm dünyaya hakim olması dileklerinde bulunuldu. Cemaatin en şık kıyafetleriyle katıldığı, mumların yakılarak, duaların edildiği Kutsal Ayin, ekmek ile şarabın kutsanması ve ayine katılanlara dağıtılmasının ardından sona erdi. Agios Georgios Kilisesi rahiplerinden Stamatis Anastasios bayram dolayısıyla yaptığı özel açıklamada İsa Mesih’in annesi Hz. Meryem’in Hristiyan alemindeki öneminden ve hayat hikayesinden bahsederek, “Meryem Ana’nın Göğe Kabulü Bayramı Kilisemizin en eski bayramlarından biri. 15 Ağustos’ta kutladığımız bu bayram, öncelikle Meryem Ana’nın ölümü ve gömülmesini, ikinci olarak da onun dirilişini ve göğe yükselişini kapsıyor” dedi.

YAKLAŞIK İKİ BUÇUK MİLYAR HRİSTİYAN BARIŞ, BİRLİK, DİRLİK İÇİN DUA ETTİ

En yaygın metropollerden en uzak şapel ve manastırlara kadar sayısız ritüel, gelenek ve görenek 15 Ağustos’ta kutlanan ‘Meryem Ana’nın Göğe Yükselmesi Yortusu’yla dünyanın bir ucundan diğer ucuna yeniden canlandırıldı. Dünyanın en büyük dininin inananı Hristiyanlar Vatikan’dan Yunanistan’a, İngiltere’den Avusturya’ya, Almanya’dan Avustralya’ya kadar düzenledikleri çeşitli etkinliklerle bir taraftan Meryem Ana’nın ölümünü anarken, diğer taraftan da yaşamın ölüme karşı zaferini kutladılar. Tüm dünyada yaklaşık iki buçuk milyar Hristiyan dünyanın her köşesindeki kiliselerde toplu olarak tüm insanlık adına iyilik, barış, birlik, dirlik, beraberlik ve kardeşçe yaşamak için dua etti, savaşların son bulmasını ve refah diledi.

GÖRKEMLİ KUTLAMALAR

Her ülkenin, mezhebin ve bölgenin kendi yorumunu kattığı kutlamalar Meryem Ana adını taşıyan kilise veya manastırı olan yerleşim yerlerinde genellikle toplu şenlikler, festivaller, renkli sokak alayları, havai fişekler, hacı olmak isteyenlerin uzun yürüyüşleri, kiliselerde düzenlenen dini törenler, adak kurbanların kesilmesi, kazanlarda pişirilen keşkeklerin ve mangallarda çevrilen kurban etlerinin kiliseye gelen kalabalığa ikram edilmesi, kurulan uzun ziyafet sofraları ve üzümlerin kutsanması şeklinde Meryem Ana’ya yapılan görkemli kutlamalarla gerçekleştirildi.

14 GÜNLÜK SIKI ORUÇ

Hz. Meryem’in Göğe Alınışı Yortusu ilk kez Bizans Ortodoks Kiliselerinde daha sonra Katolik Kilisesi tarafından kutlanmaya başlanan “Yazın Paskalyası” olarak da anılan bir bayram. Hristiyanlar, özellikle Ortodokslar, Kilise tarafından Meryem Ana’ya adanan Ağustos ayının ilk gününden göğe yükseldiğine inandıkları 15 Ağustos’a dek hafta içleri sıkı bir oruç tutarlar. 14 Ağustos’ta sona eren oruç dönemi boyunca sadece hayvansal olmayan gıdalar tüketilirken, hafta sonları şarap ve yağa izin verilir. Ayrıca 6 Ağustos’ta kutlanan İsa’nın Görünüm Değişmesi, Başkalaşım (Metamorfoz) yortusunda da balık yenmesine izin verilir. 14 günlük oruç boyunca hiçbir kan akıtılmaz, hayvansal gıda yenmez, diğer bayram oruçlarından farklı olarak zeytinyağı dahi tüketilmez. Oruç, Meryem Ana’nın dünyevi ölümünü ve cennete yükselişini anmak amacıyla tutulur. Bu dönem, manevi hazırlık, tövbe, dua ve ruhsal arınma için bir fırsat olarak görülür.

ORUÇ BOYUNCA MERYEM ANA İKONALARI ÖNÜNDE KANDİLLER YANDI, DUALAR EDİLDİ

Meryem Ana’ya duyulan saygı ve sevgi ile ilgili tutulan orucun ilk günü 1 Ağustos’ta Ortodoks kiliselerde su ile takdis ayini düzenlenir. 14 gün boyunca Meryem Ana ikonaları önünde kandiller yanar, dualar edilir. 14 günün sonunda bayram ayininde alınan komünyonun ardından bayram günüyle beraber oruçlar bayram sofralarında açılır ve kandiller son defa yanar. Bayram gününde ise Meryem Ana’nın sonsuz uykuya yatışı ve ebediyete intikal edişi, yani ölümü anılır. Çünkü Ortodoks inancına göre insan ancak ölümden sonra kutsala erer ve ebediyete intikal eder. Ölümün hüznü ardından gelen bu kutlu son gibi bayram günü de 14 günlük bir perhiz döneminin ardından gelir.

RESMİ TATİL VE İSİM GÜNÜ

Meryem Ana’nın ölümünün anıldığı ve göğe yükselişinin kutlandığı 15 Ağustos Meryem Ana Yortusu birçok ülkede (..Yunanistan, İtalya, İspanya…) resmi tatil günü olmakla beraber, bu özel gün aynı zamanda Meryem Ana’ya adanan kiliselerin ve ismi Meryem (Maria, Mary, Despina, Margetina, Marinella, Marietta …) olan kişilerin isim günü olarak kutlanıyor. Türkiye’de Meryem Ana adına adanmış birçok dini yapı bulunurken, sadece Gökçeada’daki 5 büyük kilise ile 35 şapel Meryem Ana’ya adanık. Her yıl 15 Ağustos’ta veya ona yakın pazar günü kutlanan Bakire Azize Meryem Ana’nın Göğe Alınması Bayramı, Hz. İsa ve ona inananların ölümden sonra Tanrı’yla birlikte göğe alınacakları ve sonsuz yaşama kavuşacakları inancının da göstergesi ve örneği olarak kabul ediliyor.

ÖLÜM YASI DEĞİL, ANNENİN OĞLUNA KAVUŞMASI BAYRAMI

Kilise geleneğine göre Meryem Ana, öldükten sonra İsa Mesih annesinin bedeninin çürümesini istemez ve yeryüzüne inerek onu göğe yükseltir. Bu nedenle Meryem Ana’nın ölüm yıldönümü, bir anma, yas töreni olarak değil, oğluna kavuşması ve göğe yükselmesi nedeniyle bayram olarak kutlanıyor.

TÜRKİYE’DEKİ KİLİSELERDEN DE DÜNYA BARIŞI İÇİN DUALAR YÜKSELDİ

Meryem Ana Yortusu Türkiye’de de Kültür ve Turizm Bakanlığı kataloğunda yer alan ve İç İşleri Bakanlığı’nın izin verdiği kiliselerde düzenlenen dini törenlerle kutlanırken, ayinlerde tüm insanlık alemine barış ve esenlik için dualar edildi, İncil’den bölümler okunarak, ilahiler söylendi. Kiliselerdeki birlik, dirlik, huzur ve barış dualarının edilip, dilek mumlarının yakıldığı kutsal ayin sonunda cemaat üyeleri birbirlerinin bayramlarını kutladı. Kutlamalara Türkiye’de yaşayan Hristiyanlar, bölgede bulunan turistler ve bu özel günü Türkiye’deki tarihi kiliselerde kutlamak için Yunanistan başta olmak üzere çeşitli Avrupa ülkelerinden gelen inananlar katıldı.

HRİSTİYANLAR TÜRKİYE’DE HEM MERYEM ANA YORTUSU’NU KUTLADI HEM DE HACI OLDU

Meryem Ana Bayramı’nı kutlamak için çeşitli ülkelerden Türkiye’ye gelen Hristiyanlar, ülkemizde Hristiyan Kilise tarafından kutsal kabul edilen kiliselerde hacı da oldular. İslamiyet’te hac yeri sadece Mekke’deki Kabe olarak kabul edilirken, Hristiyanlık’ta tek bir hac mekanı bulunmuyor. Hristiyan Kilisesi tarafından kutsal kabul edilen kiliseler, inananlarca hac yeri olarak ziyaret ediliyor. Hristiyanların Orta Çağ boyunca en önemli hac mekanlarından ilk üçü Kudüs, Roma ve Santiago de Compostela olurken, Türkiye’deki hac güzergahları ise ülkemizin yedi bölgesinin altısında mevcut. Selçuk’taki Meryem Ana Evi, Demre’deki Aziz Nikolaos Kilisesi ve Antakya’daki St. Pierre Kilisesi Hristiyanların ülkemizdeki hac mekanlarından bazıları.

TÜRKİYE’DEKİ HAC VE İNANÇ MEKANLARI

Ege, Karadeniz, Marmara, Doğu Akdeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde birçok mekan inanç turizmi çerçevesinde Hristiyan turistler tarafından ziyaret ediliyor. Bunlar; İzmir/Selçuk’ta Meryem Ana Evi ile St. Jean Anıt Müzesi (Kilisesi), Trabzon/Maçka’da Sümela Manastırı, Antakya’da St. Pierre Anıt Müzesi, Antalya ili Demre Beldesi’ndeki Noel Baba Müzesi (St. Nikolaos Kilisesi), Mersin ili Tarsus İlçesindeki St. Paul Anıt Müzesi (Kilisesi) ile Mersin’in Silifke ilçesinde bulunan Yeraltı Kilisesi (Azize Thekla),

Isparta İli Yalvaç İlçesi Pisidia Antiocheia Örenyeri’ndeki St. Paul Kilise kalıntılarının bulunduğu alan, Manisa ilindeki Sardes Örenyeri ile Denizli ili Laodikya Örenyeri’ndeki kilise kalıntılarının bulunduğu alanlar, Van Akdamar Anıt Müzesi (Kilisesi), Hatay’da St. Pierre Kilisesi, Yedi Kilise, Bursa/İznik’te Ayasofya Camii, Ağrı Dağı Milli Parkı, Nevşehir’de Göreme Açık Hava Müzesi ve Mustafapaşa’da Konstantin ve Helena Kilisesi, İstanbul’da Ayasofya Kilisesi (günümüzde cami oldu) ile Büyükada Aya Yorgi Manastırı. Bu kutsal yerler Hristiyanlar için önemli dini mekanlar olmalarından dolayı yılın her döneminde ziyaretçi akınına uğruyor. Bu dini mekanlardan bazısı aynı zamanda hac mekanı, bazısında da ayin ve çeşitli etkinlikler yapılabiliyor.

ANADOLU, BİRİNCİ YÜZYILIN İKİNCİ YARISINDA HRİSTİYAN İNANCININ BEŞİĞİ

Binlerce yıldır farklı medeniyetlerin ve dinlerin buluşma noktası olan Anadolu toprakları tarihten günümüze inanç ve kültür yansıması olarak Hristiyan inancı için kutsal topraklardan biri sayılıyor. Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde havariler ve Hz. İsa’ya inanan birçok önemli din lideri, eren ve aziz Anadolu’yu güvenli topraklar olarak görmüş, birinci yüzyılın ikinci yarısında Anadolu, Hristiyan inancının merkezi, beşiği haline gelmiş. Hristiyanlara ilk olarak Antakya’da (antik Antiochia) “Hristiyan” denilmiş.

İNCİL’DE VAHİY GÖNDERİLEN 7 KİLİSENİN 3’Ü İZMİR, DİĞER 3’Ü MANİSA, BİR TANESİ DE DENİZLİ’DE

Hristiyanlığı Yahudi topraklarının dışına yaymaya çalışan ve bu çabalarının sonucu olarak günümüz Avrupası’nın Hristiyanlaşmasını sağlayan ve Hristiyanların “olmasaydı olmazdık” dediği Tarsuslu Havari Paulus, yaşamının son yirmi – otuz yılını Ephesus’ta geçiren Havari Yuhanna, Katolik Kilisesi’ne göre ilk Papa olan Elçi Petrus, Kıbrıs’ta kiliselerin kurucusu olarak bilinen Barnabas İncili’ni yazan Kıbrıslı Yahudi kökenli Aziz Barnabas ile adı Yeni Ahit’te geçen ve misyon faaliyetlerine katılan Silas gibi Hristiyanlığın yayılmasında etkisi olan önemli isimler Anadolu topraklarında Antakya’dan Mersin’e, Antalya’dan İzmir’e, Efes’ten Bergama’ya, Manisa’dan Denizli’ye, Eskişehir’den Bursa’ya, Kapadokya’dan Trabzon’a dek rotaları boyunca birçok yerde çalışmalar yapmış ve kiliseler kurmuşlardı. İzmir’deki ‘Smyrna’, ‘Efes’ ve ‘Bergama’, Denizli’deki ‘Laodikya’, Manisa Salihli’deki ‘Sardes’, Alaşehir’deki ‘Filedelfiya’ ve Akhisar’daki ‘Thiatira’ adlı kiliseler İncil’de vahiy gönderilen 7 kilise olarak kabul edildiğinden Hristiyanlık tarihi açısından oldukça önemliler.

PATMOS, MİDİLLİ, SİMİ ve TİNOS ADALARINDAKİ KUTSAL KİLİSELERDE HACI OLDULAR

Hristiyanlar Türkiye’deki kiliseler dışında Kudüs ve Vatikan başta olmak üzere St.John’un Yuhanna İncili’ni yazdığı Patmos Adası’ndaki Apokalypsis Mağarası ve Kilisesi’nde, Midilli Adası’ndaki Agiasos köyündeki Panagia Kilisesi ile Mantamados’da bulunan Taxiarchis Manastırı’nda, Simi Adası’ndaki Panormiti Manastırı’ndaki Başmelek Taksiharki Mikhail Kilisesi ve Tinos Adası’ndaki Evangelistria, Megalohari Kilisesi gibi Hristiyan Kilise’nin kutsal kabul ettiği kiliselerde hem bayramı kutladılar hem de hacı oldular. Bu kiliseler Yunanistan’ın önemli hac mekanlarından bazıları.

İNCİL İLE KUR-AN’DA ÖNEMLİ VE KUTSAL BİR VARLIK OLARAK KABUL EDİLİYOR

İsa Mesih’in annesi olarak kilise tarihinde önemli bir yere sahip olan Hz. Meryem, İncil ile Kur-an’da önemli ve kutsal bir varlık olarak kabul ediliyor. Hatta Ortodoks Kiliselerinde “Mater Deu” yani “Tanrı annesi” veya “Teotokos” yani Tanrı’yı taşıyan” olarak hitap ediliyor. Annelik sıfatıyla “Meryem Ana” olarak zikrediliyor. Kilise’nin başı olan İsa’nın annesi olduğundan Kilise’nin de annesi kabul ediliyor. Meryem Ana, lekesiz, günahsız ve ebediyen bakire olma özelliğine sahip olarak görülüyor. Bu özelliklerinden dolayı genel olarak Hıristiyanlar, O’nun doğumundan ölümüne kadar hayatına dair birçok olayı, “bayram” niteliğinde kutluyor. 15 Ağustos’ta kutlanan Meryem Ana’nın ölümü ve göğe yükselmesi de bunlardan biri. Meryem Ana’nın ölümü, “Koimesis” adıyla, hem Hıristiyan kutsal mekanlarına isim olurken hem de bu mekanlardaki ikonalar içerisinde yer alıyor.

Katolik Kilisesi ise, Meryem Ana’nın “dünyevi yaşamını tamamladıktan sonra bedeni ve ruhuyla göksel yüceliğe kabul edildiğini” öğretir.

İNANCI OLAN HERKESE İYİLİK DAVALARINDA YARDIMCI

Hristiyanlar Hz. Meryem’in öyküsünün Göğe Alınışı’yla sona ermediğine, Cennet’e girdikten sonra Kilise’nin yaşamı için Oğlu’nun aktif olarak hizmetinde kaldığına inanıyorlar. Ayrıca Hz. Meryem’in, kötü güçlerden koruma, en ağır hastalıklar tedavi etme, tedavisi olmayan hastaları ayağa kaldırma gücü olduğuna inanılırken, aile ocağı ve doğumla ilişkilendiriliyor. Meryem Ana’nın anneleri ve çocukları koruduğuna, çocuğu olmayan kadınlara da yavrular verdiğine inanılıyor. Meryem Ana’nın Tanrı ile buluşmasının kutlandığı 15 Ağustos’ta da birçok kişi, uzun süre bekledikleri çocuk için dua etmek üzere Meryem Ana’nın ölümünün anıldığı günün arifesinde kiliselerde veya manastırlarda geceyi geçiriyor. Seven ve affeden gerçek bir anne gibi günahsız ve merhametli Meryem Ana’nın, herkese desteğini verdiğine ve inancı olan herkese iyilik davalarında yardımcı olduğuna inanılıyor.

ZAMBAKLA TASVİR EDİLİYOR

Hz. Meryem’in Göğe Kabulü, Meryem Ana’nın göksel doğum günü (Hz. Meryem’in Cennete kabul edildiği gün) olduğu için birçok Hristiyan, özellikle Katolikler ve Ortodokslar ile birçok Lüteriyen ve Anglikan için önemli. Hz. Meryem’in Göğe Kabulü Fleur-de-Iys (zambak) Madonna’da sembolize ediliyor. Her zaman doğurganlığın ve saflığın simgesi olan zambak, Hristiyanlık’ta, özellikle Katolik mezhebinde ‘Lekesiz Doğum’u simgeliyor. Meryem Ana’nın Ölümü konusunda Ortodoks ve Katolik Kiliseleri arasında doktrinsel farklılıklar olmakla beraber, mezhepler arasında gelenek ve inanç konularında da bazı ayrılıklar söz konusu.

TIPKI OĞLU GİBİ GÖĞE YÜKSELİR

Hz. Meryem’in göğe yükselmesi hikayesi: Hz. Meryem ölümünden üç gün önce dua ederken yanına başmelek Cebrail (Gabriel) gelir ve ruhunun göğe yükseleceğini bildirir. Ölmeden önce oğlu İsa’nın bütün öğrencilerini bir daha görmek ister. Havarilerden Thomas hariç hepsi Meryem Ana’nın ölüm döşeği etrafına toplanır. Geciken Havari Thomas, üç gün sonra naaşı ziyaret etmek istediğinde bırakılmış olduğu mağarada sadece kefenini bulur. Meryem Ana da aynen oğlu Tanrı İsa gibi ölümünün üçüncü gününde dirilerek, göğe yükselir.

KENDİSİNE ÖLÜMÜ BİLDİREN BAŞMELEK, OĞLUNUN DOĞACIĞINI DA MÜJDELEMİŞTİ

Hristiyan inanışına göre Başmelek Cebrail’in Hz. Meryem’e bu ilk ziyareti değildi. Hz. Meryem, Kutsal Ruh tarafından kendisine İsa’nın Annesi olacağını bildiren baş melek Cebrail tarafından henüz genç bir kızken de ziyaret edilir. Başmelek kendisine “Selam, ey Tanrı’nın lütfuna erişen kız! Rab seninledir” diye seslenir ve bakire olan genç kıza hamile kalacağını, bir oğlan doğuracağını, bunun Tanrı’nın Oğlu olacağını ve ismini İsa koyacaklarını söyler. Genç bakire Meryem buna şaşırır ama korkmaz, karşı da gelmez aksine itaat eder.

KUR-AN’DA ADI DOĞRUDAN TELAFFUZ EDİLEN TEK KADIN

Hz. Meryem, yaşamı zorluklar içinde geçen, oğlunun çarmıha gerilmesine, ölümüne, ardından da dirilişine şahit olan, oğlunun göğe yükselmesiyle onurlanan ancak evladını genç yaşta yitirmenin acısını son nefesine dek yüreğinde hisseden, yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalan güçlü bir kadın ve acılı bir anne. Hristiyanlık’ta ilk konsillerden itibaren yüceltilen ve değer verilen Hz. Meryem, kutsallık ve cennetle de ilişkilendirilerek, annelik ve korumanın yanı sıra sevgiyi sembolize ediyor. Kur’an’da adı doğrudan telaffuz edilen tek kadın olan Hz. Meryem’ın ismi kitaptaki 19. Sure’de de ‘Meryem Suresi’ olarak geçiyor. Hristiyanlık’ta da İncil’de birçok yerde mucizelerinden bahsedilerek İsa’nın doğumundan sonra onun büyümesine ve yetişmesine yardımcı olan sevgi dolu bir anne olarak tasvir ediliyor. Adına birçok kilise, katedral ve tapınak adanan, ikonaları kiliselerin duvarlarını süsleyen oğlu İsa gibi göğe yükseldiğine inanılan Hristiyanlık inancında önemli ve kutsal bir yere sahip Meryem Ana adına “Göğe Yükselmesi Yortusu” gibi özel anma ve kutlama günleri düzenleniyor. “Göğe Yükselmesi Yortusu”nda Hz. Meryem öldüğünde, ölüm üzerine doğal fiziksel çürüme sürecinden geçmek yerine, bedeninin ruhuyla yeniden bir araya gelmek üzere cennete “varsayıldığı” inancı anılıp, kutlanıyor.

Fulya OMAÇ / İzmir

Inal

En az 10 karakter gerekli
Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.


HIZLI YORUM YAP