Emperyalizmin, Mustafa Kemal’e öfkesinin nedeninin sadece Çanakkale’de hem karada hem denizde
Üstün olmasına rağmen yenilip kös kös İngiltereye boynu bükük dönüşü değildir.
O Mustafa Kemal ki, 1. Dünya Savaşına katılmamasını doğrudan Vahidetti’nin Almanya seyahatinde önermesine rağmen:
Enver’in ve Damat Ferid’in kaybedilen toprakları yeniden kazanacağı hayaliyle bırakın kaybedilen toprakları almak, eldeki topraklarıda kaybetmekle kalmadılar:
Türkleri, Trakya’dan, Anadolu’dan bile sürüp Uzakdoğuya sürme kararı alarak:Trakya’yı ve Egeyi Yunanistan’a Karadeniz Bölgesini Pontus Rum Devleti yapmayı
Kars-Ardahan ve yöresinde bir Ermenistan kurmayı
Güneydoğu Anadolu’da Urfa-Mardin-Antep’e Kürdistan kurmayı Saray’a kabul ettirmişken
Çanakkale’de destan yazan ordunun komutanı Mustafa Kemal
Samsun’dan, Erzurumdan, Sivastan Anadolu ve Trakya Halkına Ya istiklal ya Ölüm! Çağrısına
Karadenizin yurtsever Uşağı mavzerini sırtlayıp
Mardin’de, Antep’te, Maraş’ta, Urfa’da Kürt Cemal, Varto’da Hüso el ele verdiğinde:
‘’Bir bilsen Urfa’da kurşun atanı
Minareden, sevgi dalından
Bir bilsen ölüme nasıl gülerdi!’’ (*1) Destanını yazdırdılar.
Kars’ta, Ardahan’da tehcirde komşu Mehmet’in, Muhtar Abbas’ın evinde korumaya alınan Artin, Agop gibi niceleri gönüllü olarak Kuvay-i Milliye saflarında ölüme nasıl gülerek gittiklerini yazdı tarihçiler.
O devrin Emperyalizmin Patronu İngiliz’in parası ve silahı yanında İzmir’i, Afyon’u, Çanakkale’yi ganimet vaadiyle cepheye sürdüğü Yunan Ordusuna işgal ettirdi.
Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Ermenisiyle birlikte 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlatılan Kurtuluş Savaşını 9 Eylül 1922 de İşgal güçlerini denize dökerek Kutsal İsyanı zaferle noktaladı.
Lozan Antlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyeti, bağımsız bir ülke olarak tanındı.
Padişah İngilizlere sığınarak halkına hesap vermeden ülkeden kaçtıktan sonra Hilafet kaldırıldı.
Misak-ı Milli sınırları içinde bulunan ve Musul-Kerkük ve Hatay’ın Türkiye’nin egemenliğine geçmemesi için İngiltere ve Fransa’nın desteği ile burada bir Kürt Devleti kurdurmak için Nakşi Tarikatının şeyhlerinden Şeyh Said’i destekleyerek 1925 yılında ‘’Şeyh Said’’ isyanını başlattı.
Şeyh Said, ‘’Mustafa Kemal’in hilafeti kaldırması ile dinden çıkmıştır! Bu düşüncenin taraftarlarının katli vaciptir!’’ Diyerek Aşiret Reisleriyle isyan hareketini başlattı.
Hükümet kuvvetlerine destek veren birçok aşiret isyanın bastırılmasında önemli görevler üstlendi.
Son dönemlerde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin başlattığı ‘’Abdullah Öcalan’a Özgürlük’’ girişimi aslında Erdoğan’ın ilk seçimde iktidarı kaybedeceği korkusu nedeniyle başlatıldı.
Bir daha ki seçimde Erdoğan’ın ömür boyu Başkan kalması için ‘’Kürt Sorununu Çözme’’ görevini üstlenen Devlet Bahçeli daha akademisyenken Ülkücü Hareket içindeki rakibi Muhsin Yazıcığlu’nu
Saf dışı bırakmak için planlandığı ortaya çıkmıştı.(**2)
Abdullah Öcalan’ın MİT Ajanı olduğunu bulan Uğur Mumcu bu gerçek ortaya çıkmasın diye öldürüldü!
Yine aynı Devlet Bahçeli devreye sokularak ‘’Abdullah Öcalan’a Özgürlük ‘’ verilmekten öte Mecliste DEM kürsüsünden konuşmaya davet edilmesi insanın aklına:
‘’Bayram değil, seyran değil Eniştem beni niye öptü!’’ Sözü akla geliyor.
Ama bu insanı aptal yerine koyma girişimi Türkiye’nin gündemini değiştirdi!
Bu bir delinin kuyuya taş atması olayı değildir.
Bütün TV Kanallarının tek konusu Bahçeli-Öcalan aşkı olurken vatandaşların, emekelinin,çalışanın açlık ve sefalat içinde olması bile -nerdeyse-onlar tarafından bile unutulmuş gibi.
İşin aslı: Öcalan’ı ortaya atarak DEM Partisinin oylarıyla ANAYASA değiştirilerek Erdoğanın ölünceye kadar başkan olması yanında
DEM içinde Şeyh Sait Müritlerince Özerk Bir Kürdistan ön şartı gelirse ne olacak?
Türkiye Partisi olma bedelini tutsaklıkla ödeyen Demirtaş, geçen seçimde Teröristbaşı Öcalan’ın Kürt vatandaşlaraAKP’ye oy vermesini öneren mektubunu Devlet Bahçeli TV’lerde okurken yarım kalmış tarihi görevini tekrarlarken,
Kırmızı bültenle aranan Apo’nun kardeşi Osman Öcalan, Devlet Televizyonu TRT’den AKP’ye oy verilmesi istetildi!
O dönemin HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş: ‘’Erdoğan seni başkan yaptırmaycağız!’’Diye o onurlu tavrını koyunca ilk fırsatta tutsak edilerek dik durşunun bedelini 2016 yılndan beri tutuklu olarak ödemektedir..
Özellikle Batıdaki Kürt kökenli vatandaşlar AKP-MHP yerine CHP’yi destekleyerek son seçimlerde Türkiye Partisi olma kararlılığını göstermiştir.
Bahçeli’nin tarihsel görevini Erdoğan’ın desteğinde sürdüredursun, yine CHP’den Milletvekili seçilemeyen mezada düşmüş sözde gazeteciler ve Apoletsiz sözde paşa, TV ekranlarında Yine CHP’ye nefret söylemlerini kusacaklar!
Ama CHP yönetimi -içlerindeki ucuz siyasetçilerin Provokasyonlarına rağmen, Kuruluşunu ve Kurtuluşunu sağladıkları Laik Türkiye Cumhuriyetine sahip çıkacaklardır!
Halkımız, Denize düşmeden yılana sarılanların gafletine, ihanetine rağmen
Laik Cumhuriyete sahip çıkacaklardır!
YILDIZ AKALIN
(*1) Ahmet Arif: Hasretinden Prangalar Eskittim!
(**2) Bu konuda ‘’Umudumuz PKK ve Bahçeli yazımda daha geniş belgeleriyle yazmıştım.
Ayrıca aynı yazımda Öcalan’ın MİT ajanı olduğunu ve Uğur Mumcu’nun bu gerçeği öğrendiği için
(***3) Demirtaş: Biz pazarlık hareketi değiliz. Asla ve asla AKP ile kirli bir işbirliği ve pazarlık olmadı olmayacak!’’ Demişti.
ALMANYA
8 saat önceGÜNCEL
9 saat önceAVRUPA
9 saat önceGÜNCEL
9 saat önceAVRUPA
9 saat önceEKONOMİ
9 saat önceALMANYA
9 saat önce