Yazılan ve konuşulan her konuda işlenen bir anafikir vardır.

Öğretmen olarak çalıştığım yıllarda öğrencilerimle işlediğim okuma parçalarında işlenen anafikri bulmalarını isterdim öğrencilerimden. İşlenen konuyu anlayıp anlamadıklarını saptayabilmek için.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel‘e, yaşamını yitiren DEM PARTİ milletvekili Sırrı Süreyya Önder için AKM – ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ’nde düzenlenen tören sonrası salondan çıkarken, adı Selçuk Tengioğlu olan, kendi deyimiyle, bir Osmanlı Çocuğu yumruklu saldırı da bulundu.

Ben; bu saldırının anafikrinin TELEF sözcüğü olduğu kanısındaydım.

Neden o kanıdayım geçmeden önce bu Osmanlı Çocuğu’nun üç evladından ikisini, uykuda tabancayla vurduğu, onunla yetinmeyerek öldürdüğü çocuklarını bıçakla delik deşik ettiği, üçüncü çocuğun katledilmekten kaçıp kurtulduğu, hırsızlık da içinde çok çeşitli suç kaydının olduğu, yaşam boyu, yargı deyimiyle müebbet, hapse mahkûm bu katil, bu hırsız, nasıl olmuş da, 17 yıl yattıktan sonra, yaşam boyu içerde olması gerekirken dışarıda ve aramızda dolaşır, yanıtı yok bende.

Şimdi; gelelim telefe…

Bu sözcüğe yabancı değilsinizdir diye düşünüyorum.

AKP Genel Başkanı ve Cumhura Başkan bu sözcüğü partisinin gurup toplantısında almıştı ağzına.

„Bakalım, cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset yolunda TELEF OLUP gidecek?“ demişti.

TELEF ve TELEF ETMEKsözcüklerini Dil Derneği, Türkçe Sözlük adlı sözlüğünde şöyle açıklıyor:

TELEF: 1. Yok etme, öldürme, 2. Boş yere harcama, yıpratma

TELEF ETMEK: Öldürmek, mahvetmek

Ülkeyi KHK – Kanun Hükmünde Kararnamelerle yöneten bir partinin genel başkanı, halkın cumhurbaşkanıysan ve ağzına bu lafı alıyorsan birilerine görev emri veriyorsun demektir.

Başka bir yoruma gerek kalmaz.

Görev emrini alanlar, sabıka kaydı kabarık, suç işlemek konusunda gözünü budaktan esirgemeyen, büyük olasılıkla maddî sıkıntılar içinde olan bir katili, bir hırsızı bulurlar ve o görev emrini yerine getirirler.

Sonra da; o görev emrini veren, emri alanlar, görevi yerine getirecek katili ve hırsızı bulanlar sıraya girerler ve ardı ardına iyi dileklerini iletirler, suçlunun hak ettiğini alacağından dem vururlar.

Biz; buna Timsahın Göz Yaşları ya da Tel Dolapta Yalancı Dolma diyoruz.

1 700 yıl öncesine dayanan söylenceye göre timsahlar avlarını yerlerken göz yaşları dökerler, sahte bir suçluluk, bir üzüntü gösterirlermiş.

Hiç de içten olmayan, doğruluğu tartışmalı, üzgünmüş gibi görünmeler için kullanılır bu Timsahın Göz Yaşları sözü.

Hiç et kullanılmadan yapılan dolmalara ya da yaprak sarmalarına yalancı dolma, yalan açıklamalara da Tel Dolapta Yalancı Dolma diyoruz.

Şimdi o timsahlar ne denli göz yaşı dökerlerse döksünler, tümü tel dolaptaki yalancı dolmadır.

Geçtiğimiz yıllarda, CHP’nin bir önceki genel başkanına da bir inek hırsızı yumruklu saldırıda bulunmuş, o inek hırsızının genel başkana yumruk atan elini öpme yarışına girmişlerdi bir ırkçı partinin genç kurtları…

O saldırı ne kadar planlı bir saldırıysa, bu saldırı da o kadar planlıdır.

Plan yapılmış, saldırgan bulunmuş, saldırı gerçekleştirilmiştir.

İlk saldırıda genel başkanın sığındığı evi ateşe verme, yakma çığlıkları atanları ve bunun bir kadın olduğunu anımsamayanınız var mı?

Bu saldırıda da plan; yumruk atmayla sınırlı olarak yapılmış.

Bu saldırıda bir koruma, bir güvenlik sorunu yaşandığı da gözlerden kaçmadı.

Oraya kadar gelen, genel başkana yumruk atabileceği yakınlığa değin sokulan bu saldırganın belinde silahı, elinde bıçağı da olabilirdi plan öyle yapılsaydı.

CHP Genel Başkanının görevlerini gereği gibi yapmayan Yakın Koruma Görevlileri, amasız, fakatsız görevden alınmalıdır.

Bu saldırının yumrukla sınırlı kalması işin iyi yanıdır.

İşin kötü yanını yaşamayacağımızın hiçbir garantisi de yok!

Her şeye hazırlıklı olmak bir zorunluluktur.

Son söz anafikri yinelemek olsun!

TELEF!…