Dünyamız, silahlanma yarışının hızlandığı, etnik ve mezhepsel çatışmaların körüklendiği, vekâlet savaşlarının yürütüldüğü, bölgemizde kanlı çatışmaların sürdüğü ve ulus devletlerin hedef alındığı zor bir dönemden geçiyor. Yeni ABD Başkanı Trump ve kadrosunun planları ülkemiz ve bölgemiz açısından son derece endişe vericidir. Ülkemizin üniter, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti yapısını güçlendirmek, Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” ilkesini uygulamak bizi esenliğe götürecektir.
Avrupa’da ırkçılık ve yabancı düşmanlığı giderek artmaktadır. Bu zor dönemde mevcut haklarımızı korumak ve yeni kazanımlar elde etmek için tüm kuruluşlarımız güçbirliği yapmalı; çocuklarımızın ve gençlerimizin eğitimine önem vermeli, dilimizi ve kültürümüzü yaşatmak, Türkçe derslerine katılımı artırmak için çaba göstermelidir.
Kuzey Ren Vestfalya- Seçim Hakkı Girişimi ve göçmen örgütleri olarak uzun yıllar verilen mücadele sonucu elde ettiğimiz çifte vatandaşlık hakkı 2024’ün en önemli olayıdır. Yeni yasa ile daha önceleri Alman vatandaşı olan 800 bin yurttaşımız tekrar Türk vatandaşlığına, diğer yurttaşlarımız da kendi vatandaşlığını koruyarak Alman vatandaşlığına geçme hakkı kazanmıştır. Yurttaşlarımız bu haktan yararlanmak için bir an önce harekete geçmelidir.
23 Şubat 2025’te yapılacak olan Federal Meclis seçimlerinde Alman pasaportu taşıyan yurttaşlarımız mutlaka sandığa gitmeli, demokratik partilere oy vererek ırkçı partilerin önünü kesmelidir. Irkçılığa ve yabancı düşmanlığına karşı yapılan tüm eylemlere destek olmak hepimizin görevidir.
Almanya’daki Türk toplumu ne yazık ki dağınık bir görüntü vermektedir. Derneklerimiz yer ve kira sorunu yaşamakta, farklı yerlerde etkinlik yürüten kuruluşlar arasında kopukluk sürmektedir. Devletimiz, ilk adımda Türklerin yoğun olarak yaşadığı en az 30 kentte Halk Eğitim Merkezleri açmalı; buralara sosyal danışman ve eğitimciler atamalıdır. Bu merkezlerde müzik, tiyatro, folklor, resim, yapay zeka, iletişim, ev ödevlerine yardım kursları, veli eğitimi verilmeli, kültür-sanat etkinlikleri düzenlenmeli, dini ve milli bayramlarımız kutlanmalıdır.
İçinde çok amaçlı odaları, büyük salonu ve kafesi olan bu merkezler özerk bir yapıya sahip olmalı, tüm derneklerin yararlandığı, Türk ve Alman toplumunun kaynaştığı yerler olmalıdır. Ancak bu şekilde insanlarımızı kaynaştırmak, bilinçli, eğitimli, haklarına sahip çıkan dinamik bir Türk toplumu yaratmak; Türk diline, kültürüne, ekonomisine ve turizmine katkı sağlamak mümkündür. Başta Berlin Büyükelçimiz Sayın Ahmet Başar Şen olmak üzere tüm başkonsoloslarımızı, derneklerimizi, yurttaşlarımızı ve işadamlarımızı göreve çağırıyoruz.
EKONOMİ
13 saat önceALMANYA
14 saat önceABD
14 saat önceGÜNCEL
14 saat önceGÜNCEL
14 saat önceEKONOMİ
15 saat önceGÜNCEL
17 saat önce
Bahattin ogretmenin fikrini destekliyorum. Ancak bu yolda, insanlarimizi bir cati altinda toplayip, hic kimseye muhtac etmeden, topsumsal ihtiyaclarinin karsilanmasiyla birlik ve baris saglanir. Boyle bir kurulusa olan ihtiyac cok acil.